Onun da hayat dolu olduğunu bilen biliyordu. O da yaşıyordu. O da gülüyor, ağlıyordu... pinetree...Bill satranç takımı dizdi. Normal taşlar yerine bill'in taşları vardı. Eline aldığı taşı inceledi. Çam ağacı...
Sonra tekrar satranç'a diğer taşlara baktı.
Ford geldiğinde gözlüğü vardı.
Stan görüldüğünde şapkası vardı.
Mabel kazağı kendi yapmıştı.
Robby zaten hep o ceketi giyiyordu.
Gideon da görüldüğünde onun da o işareti vardı.
Wendy ailecek soğuk ve sertti.
Mcdannct ise günlüğe devam etmişti.Soos bile hep o soru işaretinin istemiş ve almıştı.
Pasifica ise geçmişten beri kendini üstün sanan bir aileden gelen biriydi. Ama lama?
Lamalar güney Amerika bulunan ve gevişgetiren anlamına gelen havyandı. Pacifica sahte soyda olduğu halde, her zaman övünen biriydi. O halde ona gevişgetiren denmesi oldukça doğaldı.Ama dipper? O çocuk ömrü boyunca çam ağacı rolünü hiç almamıştı. Hem... neden çam ağacıydı ki?
Akıllıydı, ama işareti beyin değildi.
Anlında büyük ayı vardı, ama işareti bu da değildi.
Gelmeden önce ve geldiğinde kafasındaki şapkada yıldız vardı... ama işareti yıldız da değildi...
Neden çam ağacı bu çocuk olmak zorundaydı? Çam ağacı kesen biri olamaz mıydı? Ya da noel Baba?
Iste Bill bu yüzden bu çocuğa ilgi duyuyordu. Farklıydı, tekti, ilgi çekiciydi.
Eline aldığı çam ağacını incelerken böyle düşünüyordu. Herkes baştan başlarken neden bu sonradan başlamıştı?
Bill cevabını biliyordu. Tabiki bilecekti. Zaman bebeği yok olsa da Bill geçmiş ve geleceği oldukça net biliyordu. Bütün bunlar onun için bir oyundu.
Şimdiye kadar farklı yaratıkların, hayvanların, insanların şekline girmişti. Bedenine... ama, şimdi... meraktan girdiği bedenler bir yana, o.. o çocuğa yakın olabilmek için hiç denemediği bir şeyi denemişti.
Beden kaçırmak zor değildi, fakat beden yaratmak? O işte, herseyde olduğu gibi iyi değildi. Yaratmak Tanrıya aitti ve şeytan bile olsa bunu yapamadı.
Sonuç: bu saçma şey için Tanrıya yalvardı. Herkesin aksine tanrı bencil değildi. Ve ona bir beden verdi. Şimdi o bedenine bütün gücüyle girmiş, çıkmaktan korkarcasına hiç ayrılmayı denememişti.
Tek hedefi ondan trilyonlarca küçük bir çocuktu! Ah, ne saçma! Ama değer gibi hissediyordu. Kasabanın dışına çıkamaması, kasabanın dışında neler olup bittiğini bilmemesini sağlıyordu.
Dipper'ı hiç görmemiş ve ölüp ölmediğini bilmemişti. Fakat birkaç dakika önce hissettiği yeni yaşamlar ile kasabaya giren olduğunu biliyordu. Bunu fırsat bilerek güçleri ile mavi pencereyi açtı.
Bir esrarengiz kasaba otobüsü... içine bakınca bir kaç kişi vardı. Ama hangisinin kim olduğunu bilemedi. Kahverengi saçlı-gözlü, kırmızı tişört, mavi yelek? Kimse yoktu ki. Fakat arkada gürültü yapan neşeli bir kız ile sıkıntıdan patlamak üzere olan iki kişi fark etti.
Pencereye bakan gözleri şimdi kocaman olmuştu. Bunlar...Bunlar onlar mıydı!? Kayan yıldız, çam ağacı...
Ama bill'in dikkati kızda değildi. Hiç olmamıştı. O pencere kenarındaki genç..
