SnapChat, İnstagram : HuysuzKitap
Facebook; Huysuz Kitap"Şu akıp giden kum seline bak;
Ne durması var ne dinlenmesi,
Bak birdenbire nasıl bozuluyor dünya,
Nasıl atıyor bir başka dünyanın temelini"-Mevlana Celalettin Rumi
*
"Dur artık!" diye bağıran ses ile sonunda Efe kendine gelmiş, önce etrafına sonra arkasında ki kıza bakmıştı. Gelincik elini Efe'nin elinden kurtarmaya çalışırken söyleniyordu.
"Derdin ne senin ya? Bu öfkeyi hak edecek ne yaptım ben!"
Efe elleri arasından kurtulmaya çalışan kız ile avucunun içinde ki eli sıkarken Gelincik'in ürkmesine sebep olacak şekilde bağırdı. Onu kırmak istemiyordu ama öfkesi öyle çoşkulu ve öyle tazeydi ki Efe kendini kontrol edemiyordu.
"Berk denen o adama güldün! Onun elini tuttun sıkı sıkı! Daha ne yapacaksın ha?"
Karşısında duran gözü dönmüş genç adama bakarken gözleri ilk önce şaşkınlık ile kocaman açılmış, sonra farkındalığın verdiği hüzün ile dolu dolu olmuştu. Hala mı abilik taslıyordu Efe yani? Boğazına oturan yumruyu yutkunarak yolladıktan sonra burnunu bilmişlik ile dikmişti bile.
"Bundan sana ne acaba? Hem daha normal ne olabilir? O benim evleneceğim insan! Tabi-" diyemeden susmuştu genç kız çünkü bir hışım Efe'ye doğru çekilmişti. Bir nefes ötede olan yüze bakarken nefes almayı bile unutmuştu üstelik!
Efe kızı kendine çekmişti evet. Ve hiç şüphesiz bunda ki amacı biraz daha yakınında iken kükremekti ama... O canını alan gözler... Ne güzel gözlerdi öyle... Dayanamayıp da gözlerinin üstüne öpücükler kondurdu kızın kokusunu içine çeke çeke. Aynı kokuydu, rüyasında ki koku... Nasıl fark edememişti şimdiye kadar?
Geri çekilip kızın gözlerini açmasını bekledi büyük sükunet ile. Açmadığını gördüğünde ise fısıldadı; "Günlüğünü okudum."
Deminden beri gözlerini sıkı sıkı kapayan kız bir hışım açmıştı gözlerini ama ne açmak... Toprak rengi gözleri patlayan volkanik dağlar gibiydi.
"Ne yaptın, ne yaptın?"
Onun sinirinin aksine Efe gayet sakindi. Hatta insanı sinir eden belli belirsiz bir gülümseme bile vardı dudaklarında. Kızın elini serbest bırakırken kaçmaması için beline dolamıştı ellerini.
"Günlüğünü okudum ve bana aşık olduğunu öğrendim." dedikten sonra ise ışıl ışıl yanan gözleri ile açık açık gülümsemişti. Ne güzeldi onun kendisine aşık olduğunu bilmek.
"Sen... Sen... Ne hakla! Hayır ya... Hayır!"
Kelimeler dilinden dudaklarına düzgün bir sıra ile ulaşıp bir cümle oluşturmadığı zaman daha da sinirlenmiş olduğu yerde tepinmeye başlamıştı. Ama bu öküz! Öyle bir öküzdü ki genç kız elinden kurtulamamıştı. Efe'nin sakinliği ise hırçınlığını daha da perçinliyordu.
"Bıraksana beni ya! Bırak!"
"Bu saatten sonra mı? Hayatta olmaz!"
Efe'nin sesi öyle kararlı çıkmıştı ki Gelincik istemeden durmuştu. Gözlerini ona farklı, çok farklı bakan gözlere diktiğinde ise ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu.
"Neden?" diye sordu sakin bir fısıltı ile. "Neden bırakmıyorsun ki beni? Sevmiyorsun bile, o okudukların niye etkiledi seni bu kadar?"
Genç kızın çaresiz çıkan sesi öyle etkilemişti ki içinden bir yerler kopup gitmişti. İki eli ile kızın yüzünü kavrayıp gözlerini içine bakarken fısıldadı; "Çünkü seni seviyorum. Ben, sana aşığım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAT AŞKLA BAŞLAR
Fiction généraleKelebek misalidir aşk Anlamayana ömrü günlük Anlayana bir ömürlük... (Nazım Hikmet) * Neydi sevmek? Neydi aşk? Yıllarca sessiz sessiz seven mi daha aşıktı, ilk görüşte vurulan mı? Bir an da mı ortaya çıkardı aşk? Yoksa zamanla mı gi...