34. Bölüm

626 51 20
                                    

Acı çekmekten korkan biri, zaten korktuğundan acı çekiyordur."

-Montaigne

*

O odada dört dönmekten yorulup koltuğuna oturduğu vakit çaldı kapısı. Kağan içeriye giren kızın kendine bakmayan gözleri ile kalbinin sıkıştığını hissetti. Vardı kesin bir şey!

"Buyrun Kağan Bey!" diyen ve buz gibi bakan kız ile kocaman açılmış gözlerle baktı İnci'ye. Bir şey olduğunu söylemişti! Asıl önemli olan ne olmuştu da dün sıcacık olan kız bugün buz gibiydi? Bilmiyordu ve Kağan şimdi gerçekten korkmuştu.

"Bey?" derken gözleri kocamandı. "Ne olduğunu anlatacak mısın İnci?"

İnci, karşında sanki deli görmüş gibi bakan Kağan ile yutkundu. O, karşında değilken kararlar almak, bu kararların sonucunu düşünmek daha kolaydı. Şimdi ona nasıl açıklayacaktı bunu?

"Patronumsunuz, ne diyebilirim ki başka?" derken sesinin düz çıktığı için memnundu. Çünkü için için ağlamak istiyordu ve sesinde ki azıcık titreşim bunun için ideal bir bahane olacaktı.

Kağan, buz gibi konuşan kız ile delirme sınırına gelmişti. Hışımla ayağa kalkıp kıza doğru yürümeye başladı.

"Biz bunları aşalı çok oldu sanıyordum!"

İnci, tıslar gibi konuşan adam ile korktuğunu hissetti. Evet bunları aşmışlardı. İnci aşkın gözünü kör etmesine izin vermiş, her şeyi oluruna bırakmıştı fakat dün Kağan evlilikten bahsedince farkına varmıştı her şeyin. O, annesinin kaderini yaşamak istemiyordu bu yüzden aşkını gömmesi gerekiyorsa gömerdi. Ne kadar zor olursa olsun!

"Fark ettim ki..." dedikten sonra yutkundu. Gözleri Kağan'ın gözlerine değmiyor, değdiği an onun kollarına atlamak için bir saniye bile düşünmeyeceğini biliyordu.

"Biz bazı sınırları aşıp hata yapmışız. Yani demek is-"

"Sen ne diyorsun!" diye kükreyen Kağan kızın sözlerimi kesmişti! O her kelimesinde bir adım ileri giderken İnci geri geri gidiyordu.

"Ne demek sınırları aştık! Ne demek hata yaptık!"

İnci, sırtı duvara değdiği zaman kapana kısılmış gibi hissetti. Yanmıştı şimdi!

"Yani, siz beni-"

"Bak hala siz diyor!" diye kükreyen adam ile gözlerimi sıkı sıkı yumup güç toplanmaya çalıştı. Anlatması lazımdı. Ondan uzak durması lazımdı. Her ikisinin geleceği in bu önemliydi.

"Ya!" dedi gözlerini açıp alev alev ona bakarken. "Seni istemiyorum işte! Anla bunu!"

"Ne oldu da böyle bir karar aldın?" derken sakin olmaya çalışıyordu Kağan. Bu bir rüya olmalıydı yoksa sinirden delirmemek Kağan'ın elinde değildi.

"Fark ettim ki..." dedikten sonra tekrar yutkunup yana kaydı İnci. Azıcık da olsa, üstüne eğilmiş adamın etki alanından çıkmak istiyordu.

"Fark ettim ki seni sevmiyorum! Tamam mı!" dedikten sonra parça parça kırılıp buz kitlesine dönen mavi gözlerden gözünü kaçırmamak için zor tuttu İnci kendini. İnandırıcı olması gerekiyordu! "İşte bu yüzden aramızda ki ilişki sadece patron - işci ilişkisi olmalı bundan sonra."

Kağan, duydukları ile kalbinin parça parça edilip atıldığını hissetti. Buz gibi bir sinir ensesinden yukarıya tırmanırken sözleri netti.

"Çık git odadan! Çabuk! Defol!"

İnci, odadan hızlı adımlarla çıkarken elinde ki ilk ve tek aşkı kendi elleri ile yok etmesine ağlıyordu. Kağan'ı kaybetmesine, ona bir daha ulaşamayacağına ağlıyordu. Yalnızlığına hep yanlız kalacak olmasına ağlıyordu...

HAYAT AŞKLA BAŞLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin