K.İ.45

153 38 20
                                    

****

Bilincim aydınlanıyordu yavaştan. Ve onunla birlikte bedenimdeki ağrılar da gün yüzüne çıkıyordu. Yüzüm acıyla buruştu, engelleyemedim. Acı gerçekler bir bir uçuştu zihnime. Nasıl dayak yediğim ve önceki kötü hatıralar da yer edindi bu gerçekler arasında kendine.

Gözlerimi açmayıp sadece bedenimi ve acısını dinledim. Yine kendimi birkaç ay öncesinde olduğu gibi hissediyordum. Dayak yediğim zaman olduğu gibi ... Bitkin ve çaresiz. Yorgun ve tükenmiş. Ve de yalnız.

Merih'i istiyordum yanımda. Acımı dindirsin, yaralarımı sarsın istiyordum. Ağlamamak için yutkundum, onu düşününce. Soğuk adama gerçekten ihtiyacım vardı o saniyelerde.

Benim gerçekten buradan kurtulmaya ihtiyacım vardı..

Bedenimdeki acılarla birlikte geçen saniyelerde, dışardan değişik sesler gelmeye başlamıştı. Kargaşa, ayaklanma gibi sesler. Anlamadım. Anlamak için çaba da sarf etmedim.

Kendimi toparlamaya çalıştım. Bu işe önce zihnimden başlamalıydım ama görünen o ki işim oldukça zordu. Yine de pes etmedim toparlanmak için elimden geleni yaptım o anlarda.

Dışardaki sesleri duymazdan gelmek istiyordum ama günlerdir sessiz olan bu eve bu sesler bir garip durmuştu. Kaşlarım çatıldı.

Neler oluyordu?

Gözlerimi araladım. Etrafı gözlerimle yokladım önce. Sonra kafamı çevirdim, yine o pis oda... Ağzımı aralayıp derin nefes almaya çalıştım, o kirli hava içime girince canım acımıştı. Ciğerlerim patlayacak gibi olmuştu. Ama bu işlemi birkaç kez daha tekrarlamıştım.

Ellerimi kaldırıp üzerinde yirmi ton kaya varmışcasına ağırlaşan mideme koydum. Sanırım en felaket yer orasıydı. Açlıktan sızlamasına bir de o yumruk darbeleri eklenince çekilmez bir hal almıştı. İnlememi yutkunup yerimde doğrulmaya çalıştım.

Tam o anda gürültü ile açılan kapıyla birlikte benimde gözlerim kocaman olmuştu.

Bir kez daha yaşyamazdım aynı şeyleri. Bedenim dayanamazdı bu sefer.

Ve büyüyen gözlerimle birlikte sebebsizce bir çığlık atmıştım, kapıdaki manzaraya karşı.

*****

Kağan-

Sigaranın dumanı ciğerlerimi yoklarken gözlerimi kısarak karşımdaki bedene baktım. Merih.

Sanki Dolunay'ı benden daha çok önemsiyor gibi bir hali vardı. Sanki Dolunay benim değil de onun her şeyiymiş gibi bir hal. Öyle miydi yoksa? Dolunay onun her şeyi miydi?

Sıktığım yumruğumu fark etmem biraz zaman almıştı. Küçük kızımı paylaşmaktan nefret ediyordum. Hele de paylastığım kişi Merih ise... Ah sikerim böyle işi.

Dişlerim sıktığım yumruğuma eşlik etti, günlerdir ondan bi haber alamayışımın ızdırabıyla. Ve günlerdir fare deliğine bile bakmama rağmen onun izini bulamayışımla.

Dün bi haber almıştım ama keşke almasaydım. Acı dolu iniltileri, canının ne kadar yanmasına rağmen gıkının çıkmayışı, o kıvranış sesleri... Kulağımda yankılanan iniltilerle sıktığım yumruğumu hemen yanımda koltuğun başında duran bardağa geçirdim.

KARANLIK İKİLEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin