Keyifli okumalar.
Multi; Furkan
*****
"Ve maymun gözünü açar." Alayla kurduğu cümle kaşlarımın havalanmasına neden olmuştu.
Bu da ne demekti?
Ürkütücü gözlerini benimkinden bir saniye bile ayırmadan elini havaya kaldırıp bir işaret yaptı. Bunun üzerine arka tarafında kalan siyah arabadan, oldukça iri yapılı yirmili yaşların ortasında gibi görünen iki kişi inmişti.
Onlar da duygusuz gözlerle bana bakarak bize yaklaştılar.
O an havalanmış olan kaşlarım usulca çatılmıştı.
"Demek avımız bu yavru ceylan!" dediğinde gözleri masmavi olan çocuk yutkunarak ona bakmıştım. O da diğer ikisi gibi sırıtıyordu.
"Evet Bora, avımız bu Küçük Soykan." Furkan denilen çocuğun kurduğu cümle beni yutkundurdu.
Küçük Soykan?
Bunu duyunca yapmak istediğim sadece arkma dönüp koşmak olmuştu. Ama ne yazık ki beynim bir türlü ayaklarıma bunun için emir veremiyordu.
Furkan "Hadi alın da şu yavru Soykan'ı gidelim," dediğinde yanındakiler hiç vakit kaybetmeden üzerime doğru gelmişlerdi. O an kendime gelip geri adım atsam da iki kolumdan tutulmuştum bile.
"Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz? Bırakın beni!" Bunu tam anlamıyla kendime gelip çırpınmaya başladığımda, bağırarak söylemiştim.
"Sakin ol yavru Soykan, küçük bir işimiz var seninle o kadar, sonra bırakacağım seni söz." O kadar yalan içeriyordu ki sesi tüylerim ürpermişti. Ve bakışları o kadar vahşiceydi ki bu beni deli gibi korkutuyordu.
"Ne istiyorsunuz benden? Bırakın beni?"
Ne çırpınışlarımı ne de bağırışlarımı umursamadan iki kuvettli kol beni çekiştirerek zorla arabaya koydular.
"Bırakın beni!" Oturduğum yerde tepinirken bir yandan da bağırıyordum.
Sesim bütün arabanın içinde yankılanırken Furkan öne, yanına da öbür çocuk oturup arabayı çalıştırdı.
Beni sadece bir kişi tutuyordu ama o da oldukça güçlüydü.
"Bıraksanıza beni! Ne yaptım ben size?" Kollarımı kurtarmaya çalırken avazım çıktığı kadar bağırıyordum.
Furkan sesimden rahatsız olmuş olacak ki kan donduran sesi ile beni tutana emir verdi.
"Kes şunun sesini Bora!" Bunun üzerine son hatırladığım ses Bora'nın "Tamam abi," diye onaylayan sesiydi.
Ardından Bora belinden bir silah çıkarmıştı. Ben daha o silaha şaşıramamışken bir anda kafamın arkasında ağır bir darbe hissetmiştim.
Gerisi ağzımdan kaçan bir inilti ve göz kapaklarıma düşen kara gölge.
Sadece iki kişinin yanımda olmasını istedim o an. Aralarında kalmak değil yanlarında olmak istedim. Beni korurlardı çünkü. Ama olmamıştı ben yavaşça derin bir uykuya kayarken onlar başıma gelenlerden habersizlerdi. Ve beynimin iyice uyuştuğu sırada sadece bir cümle dönebilmişti orada. Sadece onu yakalayabilmiştim o bulanıklıkta.
"Ve şimdi gerçekten karanlıktı."
İki adam vardı, karanlık sisli bir gökyüzünden daha karanlık ve daha görünmez.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK İKİLEM
Roman pour Adolescents© Tüm Hakları Saklıdır Hayat, beni iki karanlık adam arasında bırakacak kadar acımasız mıydı? **** Öyle bir bilinmezlik içindeyim ki nereye gitsem kayboluyordum. Bulamıyordum yolumu bir türlü. Ulaşamıyordum ışığıma. Karanlık her geçen saniye daha da...