İyi okumalar.
****
Ruhumun boğazına bir el yapışmış da beni yok etmeye çalışıyordu sanki. Göğüs kafesim iç organlarımı korumak için değil de kalbimi tutsak etmek istercesine sıkışmıştı sanki. Nefes nasıl alınıyordu, unutmuşum sanki. Var olmak neydi hiçbir fikrim yoktu sanki. Kulağımda tiz bir ses, ne fısıldıyor anlamıyorum. Gözlerim açık mı yoksa kapalı mı farkında bile değilim. Bilincim... Bir var bir yok. Nerdeyim, kimim, kimleyim, neyim ben hiçbir fikrim yok. Bir an var olmuşum sanki geri kalan her an yok olmuşum...
Sahi ya... Kimdim ben? Neydim? Nerdeydim? Kimleydim? Nasıldım? Ne yapıyordum? Ben var mıydım gerçekten? Nefes alıyor muydum? Alıyorsam ciğerlerim niye bir çöl misali cayır cayırdı?
Huzursuzca kıpırdandım. Bir dakika... Neredeydim ki kıpırdanıyordum?
Bir an sonra kulağımdaki tiz sese kalın başka bir ses eklendi. Ama ben beyin felci geçirmiş gibi idrak edemiyordum, olan biteni. Elimi kulağıma bastırmak istedim o saniye. Elim... O vardı değil mi? Benim bir bedenim vardı? Ama niye hissetmiyorum? Niye sanki sadece bir düşünceden ibaretmiş gibime geliyor?
Nefes almak istiyordum. Ciğerimdeki yangını söndürecek buz gibi bir soluk... Yanıyordum. Gerçekten yanıyordum ben. Ateşi hissediyordum. Hemen bedenimin yanında ve hemen kalbimin orta yerinde. Büyük bir yangın var, hissediyorum; alevler içinde... Görmüyor mu kimse? Duymuyorlar mı da müdahale etmiyorlar? Yemin ederim yanıyor bir yerler, görmüyor kimse.
"Güzelim..."
Bu da neydi? Bu ses de neydi? Kime aitti? Ne söylüyordu öyle? Hangi dilde konuşuyordu?
Yalvarmak istedim o an o sesin sahibine. Kurtar yalvarırım kurtar bu yangından beni, demek istedim. Al beni, al şu kime ait olduğunu bilmediğim bedeni de götür korların arasından. Bağırmak istiyordum. Duymalarını istiyordum. Yardım etsinler çekip alsınlar beni.
Kolumu koparmak istiyordu o an biri sanki. Evet evet! Diye bağırmak istedim ona. Evet, doğru yoldasın tut kolumu ve çek beni buradan.
"Kendine gel güzelim..."
Bak yine aynı ses. Yine aynı ton. Sanırım beni kurtaracak kişi tam da oydu. İzin verdim ona. Beni sarsamasına ve beni yavaştan kendime getirmesine.
Bir anda yanağımda hissettiğim ağırlık ile yerimde sıçrayarak açmıştım gözlerimi. Olduğum yerde geriye doğru kaçıp bedenimi kollarım ile sarıverdim.
"N-ne..." Devam edemedim. Ağzımı açmam ile içeriye giren hava yüzünden devam edemedim. O tek soluk gırtlağımı yırtıp parçalamak istiyordu. Biliyorum yok etmek istiyordu beni.
"Küçük kız..." Bakışlarımı sese çevirdim. Beynimin üzerindeki sis bulutu onun gözleri ile buluşunca yavaştan kalkmaya başlamıştı. Hemen dibimde başımın üzerinden bana bakıyordu, sevgili soğuk adam. Gözlerimi kırpıştırıp önce gergin yüzüne sonra da içinde bulunduğumuz ortama baktım. Hastane odası mı? Ne işimiz vardı bizim burada? Kime ne olmuştu?
"M-merih..." Dedim soran gözlerle tekrar ona dönerken. Konuşamıyordum.
Boğazım çöl gibiydi. Sanki o an bunu hissetti soğuk adam ve yatağın yanındaki bardağa su doldurarak bana uzattı. Titreyen elimi kaldırmaya mecalim yoktu ve o da bunu biliyormuş gibi bardağı bana uzatmak yerine beni yavaşça kendine çekti ve dikkatle korka korka sanki o suyu bana içirdi.Ciğerlerimdeki yangın dinmiyordu ancak boğazım bir nebze olsun yumuşamıştı. Ne olmuştu ki boğazıma? Sesim de kısılmıştı. Acaba onun için mi gelmiştik hastaneye?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK İKİLEM
Teen Fiction© Tüm Hakları Saklıdır Hayat, beni iki karanlık adam arasında bırakacak kadar acımasız mıydı? **** Öyle bir bilinmezlik içindeyim ki nereye gitsem kayboluyordum. Bulamıyordum yolumu bir türlü. Ulaşamıyordum ışığıma. Karanlık her geçen saniye daha da...