Eylül: Serkan..Serkan: Eylül, bunlar ne? Benim için mi?
Elçin: Doğum günün mü? Kutlu olsun canım.
Eylül: Doğum günün kutlu olsun Serkan!
Eylül ağlayarak dışarı çıktı. Cemre ve Kader peşinden gitti.
Songül: Bu kız kim?
Serkan: Arkadaşım. Biz sadece...
Meral: O kız senin için o kadar didindi. Sen de "ARKADAŞINI" koluna takıp getirmişsin.
Serkan: Ne kolu? Ben diyorsunuz siz? Biz öylesine oturmaya geldik.
Songül: Ya bırak ya. Şu kafeye bak bi. Hepsi Eylül'ün fikri. Senin için. Ama değmez.
Songül kafeden çıktı.
Serkan: So.. Songül. Nereye gidiyorsun?
Meral ve Mert'te çıktı.
Serkan: Yanlış anladınız.
Elçin: Tamam Serkan ben onlarla konuşurum.
Kaan: Abi vallahi başını belaya soktun.
Kaan'da kafeden çıktı. Eylül, Cemre ve Kader deniz kenarında kayalıklara oturmuştu. Eylül ağlıyordu.
Cemre: Eylül ağlama. Üzülme bu kadar.
Kader: Bir dinle önce.
Eylül: Neyi dinleyeyim ya? O kadar emek harcadım o doğum günü için. Serkan bey de doğum gününe Elçin cadısı ile gelmiş.
Cemre: Bak haklısın belki ama, yine de kestirip atma.
Eylül: Hayır ya. Kestirip atacağım. Hep ben alttan aldım. Ama artık kaldıramıyorum.
Kader: Of be Eylül.
Songül Cemre'yi aradı.
Cemre: Alo?
Songül: Neredesiniz?
Cemre: Kayalıklardayız. Kafeye yakın olanda.
Songül: Tamam, geliyoruz.
Cemre: Tamam.
Cemre telefonu kapattı.
Kader: Ne oldu?
Cemre: Buraya geliyorlarmış.
Eylül: Kim? Serkan mı? O sarı öküz gelmesin yanıma.
Cemre: Sarı öküz mü?
Eylül: Evet.
Kızlar güldü. Elçin ve Serkan kafede baş başa oturuyordu. Eylül çantasını unutmuştu. Serkan gördü almaya gitti. Tam alacakken kafe sahibi engel oldu. (Bora: Kafe sahibi)
Bora: Beyefendi bir dakika durur musunuz?
Serkan: Buyurun?
Bora: O çantayı alamazsınız.
Serkan: Niye?
Bora: Size ait mi?
Serkan: Hayır.
Bora: Alamazsınız beyefendi. İzin vermem.
Serkan: Senden izin isteyen yok zaten.
Bora: Lütfen zorluk çıkarmayın.
Serkan: Ulan, bak zaten sinirliyim. Asabımı bozma.
Bora: Kavgaya gerek yok. Lütfen çantayı bana verin.
Serkan: Sen kimsin ki?
Serkan Bora'ya yumruk attı. Elçin onları ayırmaya çalıştı. Diğerleri de kavgayı ayırmaya çalıştı.
Elçin: Durun! Serkan!
Serkan ve Bora ayrıldı.
Bora: Bu çantayı vermem sana.
Elçin: Hadi gidelim buradan.
Elçin ve Serkan çıktı. Bora pasta siparişi için Eylül'ün numarasını almıştı hemen aradı. Eylül açtı. Kızlar Eylül'ün yanında idi.
Eylül: Alo?
Bora: Eylül Hanım, ben Bora kafe sahibi. Çantanız burada kalmış.
Eylül: Hemen gelip alırım.
Bora: Bekliyorum.
Eylül telefonu kapattı.
Songül: Ne oldu?
Eylül: Bora, kafe sahibi yani. Çantamı unutmuşum gidip alacağım.
Cemre: Ben de geleyim mi senle?
Eylül: Yok, yok. Giderim ben.
Eylül kafeye gitti.
Eylül: Bora Bey.
Bora: Hah, geldin mi?
Eylül: Geldim, geldim.
Bora: Çanta burda ama bu çanta için bir çok şey yaptım ben. O yüzden bana borçlusun.
Eylül: Ne oldu?
Bora: Serkan mı ne? Çantayı ben alacağım dedi falan kavga ettik.
Eylül: Off. Kusura bakma gerçekten.
Bora: E çay içmeyecek miyiz?
Eylül: İçelim tabi.
Eylül ve Bora masaya geçti.
İnstagram: kirgiincicekler.ps
Takip edip dm'den "wattpad ben" yazan ilk üç kişi ile 3 bölümü beraber yazacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRGIN ÇİÇEKLER 🌸
FanfictionKırık dökük hayatlarında birbirine tutunup destek alan 5 kızın hikayesi. -HİKAYE KURGUDUR! DİZİ İLE BİRE BİR AYNI DEĞİLDİR!- Diğer hikaye: SOLGUN; Yeni Hayat KIRGIN ÇİÇEKLER BLOG KALBİNE TUTSAK