Kader kantine indi.
Kader: Cemre!
Cemre: Ne oldu? Defne'ye bir şey mi oldu?
Kader: Kan lazımmış.
Cemre: Kan mı? Ben veririm.
Kader: Gel hadi, gidelim.
Cemre: Tamam.
Kader ve Cemre yukarı çıktı.
Ceyhun: Off, bitmedi onun, sizin başınıza gelenler.
Eylül: Bunlar ne ki? Biz neler atlattık.
Ceyhun: Neyse, çay ister misin? Diğerlerine de alacağım.
Eylül: Olur.
Kader ve Cemre kan verme odasına girdi.
Cemre: Şey, ben kardeşim için kan verecektim.
Hemşire: Yeni getirilen kız mı? Defne Özgün.
Cemre: Evet.
Hemşire: Geç canım şöyle.
Cemre koltuğa oturdu.
Cemre: İstediğiniz kadar alın, hatta hepsini alın. Yeter ki o yaşasın.
Hemşire: Tamam canım sakin ol. Gerektiği kadarını alırız.
Hemşire kanı aldı.
Hemşire: Gidebilirsiniz.
Kader ve Cemre odadan çıktı. Yoğun bakım koridoruna geldiler.
Serkan: Cemre, kan verdin mi?
Cemre: Evet.
Eylül ve Ceyhun elin de çaylar ile geldi.
Ceyhun: Size çay getirdim. Buyurun alın.
Eylül tek tek çayları dağıttı.
Nazan: Cemre, kusura bakma. Bir anlık şoktan ne yapacağımı şaşırdım.
Songül: Bu kız sinir topu mu?
Cemre: Önemli değil Songül.
Nazan: Kızıma kan verdiğin için teşekkür ederim.
Cemre: Defne benim kardeşim, tabii ki vereceğim.
İki saat sonra Defne normal odaya alınmıştı. Nazan, Serkan, Cemre, Ceyhun ve Eylül hastanede idi. Meral ve Mert bir kafeye gitmiş, Songül ve Güney eve dönmüştü. Kader ise Kaan ile birlikte kardeşinin mezarında idi.
Kaan: Kader, kardeşinin adı neydi?
Kader: Umut...
Kaan: Erek miydi?
Kader: Hayır, kız.
Kaan: Nasıl öldü?
Kader: Annem... Annem öldürdü onu.
Kaan: Annen mi?
Kader: Evet. Hem de, boğarak öldürdü. Su dolu bir leğenin içinde onu ölüme terk etti. Kardeşim, nefes alamadı. Geldiğimde öylece duruyordu suyun üstünde. Ölmüştü...
Kaan: Kader, tamam sakin ol. Sen niye geldin ki şimdi mezarlığa?
Kader: Eğer Defne'ye bir şey olsaydı Cemre mahvolurdu. Umut aklıma geldi. Şimdi 6 yaşında olurdu.
Kaan: Tamam canım. Bak burası bize iyi gelmedi. Hadi eve gidelim.
Kader ve Kaan mezarlıktan ayrıldı. Mert ve Meral bir kafede oturuyorlardı.
Mert: Gel inat etme Meral, konuşalım işte.
Meral: Olmaz.
Mert: Senin en büyük hayalin ünlü olmak değil mi?
Meral: Evet.
Mert: Bir fırsat işte.
Meral: Korkuyorum Mert, anlamıyorsun.
Mert: Evet anlamıyorum, neden korktuğunu anlayamıyorum. Kızım, senin sesin çok güzel değil mi?
Meral: Eh tabi ki canısı.
Mert: E o zaman? Arkadaşım ile görüşeceğim. Seninle bir kaç prova alır sonra ilk şarkını çıkarırsın, sonra da albüm.
Meral: O kadar kolay mı o işler?
Mert: Kolay tabii. Sadece süresi uzun. Önce ilk şarkını çıkarırsın, sonra albümünü. Daha sonra albümün satılır. Belki çok satılır ünlü olursun. İkinci albüm, üçüncü albüm... Televizyon programlarına çağırırlar seni. Oradan sonra zaten artık benim ünlü bir nişanlım olur. Hatta belki karım.
Meral: Söylemesi güzel tabi ama, ya olmazsa.
Mert: Ya olursa?
Mert Meral'in elini tuttu.
Mert: Bana ve kendine güven. İnat etme.
Meral: Tamam. Yarın görüşürüz.
Mert: İşte bu be!
Songül ve Güney evde idi. Songül uzanmıştı.
Songül: Güney, bak çok tekmeliyor bu çocuğun.
Güney: Tek benim çocuğum mu? Hem bebek bu tekmeler tabii. Bir an önce babasına kavuşmak için can atıyor oğlum.
Songül: Allah, Allah ya!
Songül yastığı Güney'e attı.
Güney: Tamam kızma.
Songül: Kızıyorum ama, hamileyim ben.
Güney: Aklıma Zehra abla geldi.
Songül ve Güney güldü.
Songül: Zehra abla ve ben?
Güney: Hamileyim ben deyince.
Songül: Tamam, tamam hadi çayımı getir.
Güney: Peki efendim.
Defne hala uyanmamıştı. Cemre uyuyordu. Nazan, Serkan ve Eylül bekliyordu. Serkan ve Eylül koltukta yan yana oturuyordu. Bora Eylül'ü aradı. Serkan gördü. Eylül açtı.
Eylül: Efendim canım?
Bora: Eylül neredesin?
Eylül: Hastanedeyim.
Bora: Niye? Ne oldu?
Eylül: Cemre için geldik. Ben iyiyim.
Bora: Geleyim mi ben de?
Eylül: Yok, gerek yok.
Bora: Tamam, görüşürüz.
Eylül: Görüşürüz.
Eylül telefonu kapattı.
Serkan: Eylül, neden böyle yapıyorsun?
Eylül: Ne yapıyorum?
Serkan: Sırf bana inat olsun diye gittin o hayvan ile sevgili oldun.
Eylül: Doğru konuş. Ayrıca ben birilerine inat olsun diye bir şey yapmam.
Eylül kalktı. Tuvalete gidecekti. Serkan arkasından geldi. Elinden tutarak durdurdu.
Serkan: Dur bir dakika.
Eylül: Ne var?
Eylül ve Serkan birbirine çok yakındı.
Serkan: Ben yeniden birlikte olalım istiyorum.
Gittikçe yaklaştılar ve..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRGIN ÇİÇEKLER 🌸
FanfictionKırık dökük hayatlarında birbirine tutunup destek alan 5 kızın hikayesi. -HİKAYE KURGUDUR! DİZİ İLE BİRE BİR AYNI DEĞİLDİR!- Diğer hikaye: SOLGUN; Yeni Hayat KIRGIN ÇİÇEKLER BLOG KALBİNE TUTSAK