Kafede çalıştığı belli olan küt saçlı güzel bir kız şaşkınlıkla bana bakıyordu.
-Hana? Sen misin?
-Sen...kimsin?
Eliyle saçını kulağının arkasına attı.
-Benim Rachel. Okuldan, hatırlamadın mı?, dedikten sonra ensesindeki küçük yara izini gösterdi. Bu yarayı hatırlıyordum. Ortaokul sonuncu sınıftayken bana bulaşan bir grup serserinin tam bana vuracağı anda ona vurduğu sopanın iziydi. Benim yüzümden yaralanmıştı. Ve o Racheldi. Şimdi hatırlıyordum.
-Sen...Değişmişsin.
-Evet. Sende öyle. Sonuçta 10 yıl kadar önceydi.
Ona karşı kendimi kötü hissediyordum. Benim yüzümden yara alması yeterince kötüyken birde okulun zorba öğrencileri yüzünden arkadaşlarıyla da arası bozulmuştu. Sırf benimle konuştuğu için. Okuldayken kimsenin beni sevmediğini biliyordum. Fakat o bana yardım eden tek insandı. Yani beni bırakıp arkadaşlarına dönene kadar.
-Ben çok üzgünüm.
-Ne için?
-Ensendeki yara için.
Birden gülmeye başladı.
-Sorun değil. Artık geçti. Seneler önceki birşey için özür dilemene gerek yok. Seni gördüğüme sevindim.
Bunu söyledikten sonra ne diyeceğimi bilemedim. Kısa süreliğine sessizlik oluştu.
-Aslında ben özür dilerim.
Nedenini merak ettiğimi belli edercesine yüzüne baktım. Konuşmaya devam etti.
-Seninle arkadaş olamadığım için. Bu senin hatan değildi. Benim korkaklığımdı. Onlardan ayrılmak istemiyordum. Fakat çok geçmeden sahte olduklarını anladım. Ama bu seni geri kazanmam için çok geçti. Özür dilerim.
Aslında seneler önce olsaydım onu bu konuda affetmezdim fakat aradan geçen zaman az değildi. Artık bir önemi yoktu. Ama yinede şuan bunları söylüyor olması hoşuma gitmişti. Bana gülümseyerek bakmaya başladı.
-Şuandan itibaren arkadaşın olabilir miyim peki?
Bende gülümseyerek cevap verdim.
-Buna gerçekten ihtiyacım var.
Birden sevinçle zıpladı.
-Teşekkür ederim. Artık eskisi gibi seni bırakmayacağım. Güven bana.
Eğer ona güvenebilseydim bu çok güzel olurdu. Bir arkadaşa gerçekten ihtiyacım vardı. İlerde daha iyi anlaşmamız dileğiyle birbirimizle tokalaştık.
Fakat onunla konuşurken unutmuştum. Harry! Onu bulmalıydım. Hemen telaşla Rachel'e döndüm.
-Benim gitmem lazım. Birini arıyorum, dedim. Tam gidecekken kolumdan tutup merakla sordu.
-Kimi?
-Bir çocuğu.
-Tanıdığın biri mi?
Aslında ona söyleyebileceğim birşey yoktu. Bu yüzden birşeyler uydurdum ve
-Eee...şey...evet yeğenim oluyor kendisi, dedim. Elimdeki kağıtlara bakarak sanırım onu kaçıran kişiyi tanıyorum, dedi. Hemen sevinçle beni ona götürmesini söyledim.
-Fakat tuhaf birşey var, dedi şüpheci gözlerle kağıda bakarken. Sonrada ekledi.
-Bu adam çocuk kaçıracak biri değildir. O benim okuduğum üniversitedeki profesör. Ve ismi de Edward Wang.
-Emin misin?, diye sordum şaşkınlıkla. Bu gerçekten tuhaftı. Bu adamın profesör olacağını hiç düşünmemiştim.
-Evet bu o. Hatta onu bugün gördüm.
Hemen telaşla Rachel'e sordum.
-Beni ona götürür müsün Rachel?
-Tabi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My İnnocent Boy ♥️
RomanceKonusu: Hikaye, dünyanın en şanssız insanı olduğunu düşünen bir kızın intihar etmek üzereyken bulduğu ve özel yetenekleri olan küçük bir çocukla aralarındaki olayları anlatıyor... Fantastik - Romantizm - Dram - Gizem - Kore -