Zarfı büyük bir merakla açtım. İçinde bir kağıt vardı ve üniversiteden geliyordu. Hızlıca üzerinde yazılanları okudum. O sırada Rachel de kalkmıştı ve esneyerek yanımıza geldi.
-Ne oldu? Kimmiş gelen?
Harry yüzümdeki şaşkınlık bakışlarını görünce merakla sordu.
-Ne yazıyor?
-Üniversiteden gelmiş ve sınavlara yeniden girebilmek için hak kazandığımı söylüyorlar.
Rachel ne olduğunu anlamamıştı.
-Nasıl yani? Senin yaşın bunun için büyük değil mi?, diye sordu.
-Bundan 3 sene önce girmiştim en son sınavlara. Fakat kazanamamıştım. Sonra da bir daha girmek istemediğimi söylemiştim. Şimdi niye bu kadar aradan sonra böyle bir hak kazandığımı söylüyorlardı ki?
Harry gülümseyerek cevap verdi.
-Bence bu bir fırsat. Şansını denemelisin Hana.
Rachel de ona katıldı.
-Evet evet. Bence de katıl. Sen çalışkan bir öğrencisin. Bence bu kez kazanırsın.
İkisini de anlamsızca bakmaya başladım.
-Bir daha aynı şanssızlığı yaşamak istemiyorum.
Elimdeki zarfı çöpe attım ve ellerimi birbirine vurarak
-Pekala bu konu burda kapansın. Bir yanlışlık yaptıklarına eminim. Sınava falan da girmeyeceğim,dedim. İkiside bana garip garip bakıyordu. Rachel'in
-Hana, bu fırsatı çöpe attığına inanamıyorum! Sen bu konuda çok iyisin. Neden-
Sorusunu tamamlamasına izin vermeden cevapladım.
-Yaptığım soruların hepsini bir başkasıyla değiştirdiler. Ve o kişi her kimse şuanda iyi bir üniversite de okuyor. Ben dünyanın en şanssız insanıyım. Tekrar aynı şeyleri yaşamak istemiyorum.
Mutfağa geçip kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Eski günler yine aklıma gelmişti ve bir türlü maziyi unutamıyordum. Harry yanıma gelip bana yardım etmeye başladı. Bir yandan da beni ikna etmeye çalışıyordu.
-Yanında ben varken aynı şeyleri yaşamazsın. Merak etme senin şans meleğin olacağım.
Bunları söylemesi hoşuma gitmişti fakat yine eski günlerdeki gibi onu yeteneği için sevmek istemiyordum. Bu yüzden kabul etmedim. Konuyu değiştirdim ve elimdeki sebzeleri ona vererek bunları doğramasını söyledim. Bende o sırada güzel birşeyler pişiriyordum. Kısa sürede kahvaltıyı hazırladık. Rachel de o sırada evdeki dağınıklıkları toplamıştı. Üçümüz çoğu şeyde çok uyumluyduk.
Fakat ikisi bir olup bana karşı oluyorlardı.
-Eğer sınavı kazanırsan aynı üniversiteye gideriz Hana harika olmaz mı?
-Rachel, bu konuyu kapatmıştım.
-İstersen sınava senin yerine ben girebilirim. Sende üniversiteye gidersin.
-Harry, beni ikna etmeye çalışma. İstemiyorum, dedikten sonra ikisininde ağzına büyük bir lokma verdim. Bu onları bir süre sustururdu.
-Siz ikiniz kimin tarafındasınız acaba? Beni zorlamayın bence.
Aslında Harry'nin söylediği şey mantıklı olabilirdi. Yine de içimde şanssızlığa işaret eden birşeyler vardı.
###
Rachel'in babasıyla arası kısa sürede düzelmişti. Sabah kahvaltısından sonra çalışmak için kafeye gitti ve bizde Harry ile oturup televizyon izlemeye başladık.
İçimde sürekli tuhaf bir his vardı. Herşey sanki fazla...normaldi. Herşey yolundaydı ve hiçbir aksaklık olmuyordu. Mutluydum ve Harry yanımdaydı. Bu biraz tuhaftı. Bu kadar iyi şeyler olduktan sonra hep kötü birşeyler olurdu. Ya da olmaz mıydı? Bilmiyordum. Sanırım bu Harry'nin şansıydı. Çok fazla umursamadan filme odaklandım. O sırada birden öpüşme sahnesi denk geldi. Buna bakmamızın iyi bir fikir olmadığını düşünüp hemen kanalı değiştirdim. O sırada Harry parmağıyla televizyonu göstererek
-Onlar ne yapıyordu?, diye sordu. Lanet olsun! Bunu şimdi ona nasıl açıklayacaktım ben? Sıcaklanmaya başlamıştım. Gittikçe kızardığımı hissediyordum. Fakat sanırım birşeyler söylemek zorundaydım. Çünkü meraklı bir şekilde o masum ve saf gözlerle bana bakıyordu.
-Eeee...Şey...Aslında şöyle...
Kem küm ederken birden aklıma saçma bir fikir geldi.
-Onlar...şey...birbirlerine sır veriyorlar!
Neden böyle birşey söylediğim hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.
-Nasıl yani ?
-Eee...birini öpünce ona sır verdiğin anlamına gelir.
Başını sallayıp
-Hmm...Anladım, dedi.
Umarım yalan söylediğimi anlamaz. Yoksa gerçekten yerin dibine girerim.
Neyseki o sırada Harry başka bir soru sordu ve böylece konu değişmiş oldu.
-Hana.
-Evet.
-Ben üniversiteye gitsem nasıl olur?
-Ne? Neden birden bunu sordun?
-Düşünüyorumda bilmediğim çok şey var. Öğrendiğim şeyleri bir daha unutmuyorum fakat öğrenebilmem için birinin anlatması gerekiyor. Bir de okulun nasıl bir yer olduğunu merak ediyorum.
-Evet ama nasıl okuyacaksın? Bunun için sınava girmen gerek ve liseye kadar olan bilgilere sahip olman lazım.
-Bana öğretemez misin?
-Şey..aslında öğretebilirim. Fakat bunu gerçekten istediğine emin misin?
-Evet. Öğretmenim sen olacaksan neden olmasın.
Aslında haklıydı. O da üniversiteye gitmeliydi ve bana sormaması gereken şeyleri öğrenmeliydi. Sonuçta o bir erkekti ve...her neyse.
###
O günden sonra sıkı bir çalışma temposuna başladık. Hergün ona ders anlatıyordum. Rachel de arada bize geliyordu ve o da benim yorulduğum zamanlarda başka bir dersi anlatıyordu. Sonuçta Harry enerjikti ve normalde dersi dinleyenin sıkılması gerekirken anlatanlar olarak sıkılıyorduk. Bu şekilde sadece bir hafta dayanabildik ve sınavlara kalan üç haftalık sürede kendisi çalışıp tüm detayları öğrendi. Bazen evde sesli olarak tekrar ediyor ve bana da anlatıyordu. Rachel onun bu kadar zeki olduğunu görünce hayran kalmıştı. Bu yüzden bizimle daha fazla takılmaya başladı.
Yaklaşık bir ay sonra sınavlara hazır bir hale geldi ve tüm hayatım boyunca zorla öğrendiğim bilgileri bu kadar kısa bir sürede öğrendi. Sınav günü gelmişti.
Hepimiz heyecanlıydık ve ben Harry'nin başaracağına emindim. Fakat Harry'nin amacı başka bir şeydi. Bunu sınav yerine gittiğimiz de öğrendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My İnnocent Boy ♥️
RomanceKonusu: Hikaye, dünyanın en şanssız insanı olduğunu düşünen bir kızın intihar etmek üzereyken bulduğu ve özel yetenekleri olan küçük bir çocukla aralarındaki olayları anlatıyor... Fantastik - Romantizm - Dram - Gizem - Kore -