-Benim ölümüm benden çok seni ilgilendirir.
-Senin ölümünde senden çok beni.
Ve bu kimseyi ilgilendirmez.(Özdemir Asaf)
Genç adam önüne koyulmuş yeşil deftere bakıyordu.Sonra bakışlarını yanında ki mendile çevirdi.Kara kara düşünüyordu.O kadar çaresizdi ki...Telefonundan gelen sesle dalan gözlerini çekip telefonuna gelen mesaja baktı.Sinem'den gelmişti.Bugün kaç kere aradığını bir zamandan sonra sayamamıştı.
'Seni çok özledim..Bugün buluşalım mı?Lütfen.'
Bu kız hiç pes etmezmiydi?Kaç kere reddetmişti ama hala peşinden koşuyordu.Mesajı silip telefonu cebine koydu.Çıktığı o derin çıkmazlara tekrar dalmıştı.Gözlerinin önünden gitmiyordu şu bir saat içinde olanlar.Belki biraz daha erken gelebilseydi bu kadar durumu ciddi olmayacaktı.Önündeki yeşil defteri eline alıp rastgele bir sayfa açtı içinden.Açtığı sayfayı okuyunca buruk bir tebessüm yerleşti yüzüne.Sanki kendisi için yazmıştı.
'KENDİME NOT:)Başına ne gelirse gelsin isyan etme!Şunu bil ki sen ne kadar hesap yaparsan yap kaderin önüne geçemezsin.Bu haline de şükür et.Unutma senden kötüleri de var.Sadece duaya sarıl...'
Bu satırları okuyunca onu yanında hissetmişti bir an.Aynı mezarlıktaki gibi ona yardım ediyordu...Ne demişti 'Sadece duaya sarıl' .
Çok uzun zaman önce bırakmıştı dua etmeyi.Çünkü onun en büyük duası kabul olmamıştı.Bu yüzden artık dua etmemeye yemin etmişti ama şimdi Nisa ona dua et diyordu.Etse kabul olurmuydu ki?Bu seferde kabul olmamasından korkuyordu lakin yapacak pek bir kalmamıştı.Belki de artık değişmeliydi.Belki de onun istediği bir kul olmadığı için duası kabul olmamıştı.Derin bir nefes alıp dışarı verdi.Sonra etrafa kısa bir göz gezdirdi.
"Biliyorum çok geç kaldım sana gelmeye ama yine de geldim geç olsa da.En son annem için dua etmiştim sana ama..Olmadı.Şimdi senden onu yaşatmanı istiyorum.Çünkü buna gücü yetecek olan sadece sensin.Eğer o yaşarsa senin istediğin gibi bir kul olmaya çalışacağım.Elimden geldiğince.Lütfen..Bu sefer duamı kabul et."
Okunan ezanla gözlerini açtı.Yüreğinden bir yük kalktığını hissetmişti o an.Bir huzur sarmıştı o an hem bedenini hemde ruhunu.Neden bu kadar zaman kendini bu huzurdan mahrum etmişti ki?Duyduğu ezan sesi sanki görünmez bir kalkan olmuştu.Sanki duasının kabul olunacağına bir işaretti.Bunu hissetmişti.Hemen oturduğu yerden kalkıp koşarak hastaneye doğru ilerlemeye başladı.Belki de çoktan kabul olmuştu da haberi yoktu.Ameliyathanenin önüne geldiğinde herkesi otururken bulduğunda ameliyattan çıkmamış olduğunu anlamıştı.Poyraz ve Eylül'ün yanına oturup beklemeye başladı.Eylül ilk kez bu kadar sessiz kalmıştı.Kalbi tam onların yaşamına ısınırken onlara imrenirken şimdi kardeşi gibi gördüğü arkadaşı ölümle pençeleşiyordu.Bir kez daha yüzüne vurmuştu hayat.Ölüm bu kadar yakındı işte.Ne yapılacaksa hemen yapılmalıydı.Aksi takdirde herşey için geç kalınabiliridi.Ayağa kalkıp Beyza'nın yanına geçip sıkıca sarıldı.İçinde tuttuğu gözyaşlarını sessiz sessiz dökmeye başladı.Beyza ne kadar şaşırsa da sonradan oda ona eşlik etmişti..
Aradan geçen yarım saatin ardından en sonunda doktor çıkmıştı.Hemen doktorun yanına koşmuştu herkesden önce.
"Doktor bey durumu nasıl?"
Herkesin sormak istediği soruyu sormuş ve artık beklediği cevabı bekliyordu.Doktor gözlerini kaçırıp gözlüğünü düzeltti.
"Nisa hanım..Onu kaybettik başınız sağ olsun.."
Herkes doktorun dediğini kavramaya çalışırken Kağan doktorun kolunu tutup konuşmaya başladı.
"Ne diyorsun doktor sen?Şakanın sırası değil.Onun iyi olduğunu söyle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SABIR "TAMAMLANDI"
SpiritualMis gibi kokular geliyorken mutfaktan yine Saadet hanımın gözleri dolmuştu.Allah'a binlerce kez şükrediyordu böyle hayırlı bir evlat nasip ettiği için.Düşünmeden edemiyordu acaba ne yapmıştı da ona böyle hediye vermişti Rabbi? Dolan gözleri şimdi ta...