Akrep ve yelkovan acımasızca ilerlerken akşam olmak üzereydi.Heyecanından yerinde duramıyor bir an önce duyduklarını Kağan ve Eylül'e söylemek istiyordu.Omuzlarına kalın siyah şalını örtüp bahçeye doğru ilerledi.İçinde ki ses artık bu esaretin bittiğini söylese de yinede kendini kaptırmadı bu umuda.Sinem'den duyduklarını sindirmesi uzun süreceğe benziyordu.İlk başta ona şüpheyle yaklaşsa da artık doğru söylediğine emindi.Yüzündeki işkence izlerinden sonra nasıl inanmasındı?
Kamelyaya oturup gözlerini kapattı.Karanlığın içinden Kağan'ın gülümseyen yüzü belirmişti.Bunca kötülüğün arasında şükretmesi gereken en büyük nimetti.
Umudun en güzel tonuydu.Bir baba güveni, anne şefkati, arkadaş dostluğu.. Hepsini ona veren kalbinin sahibiydi..
Yüzüne damlayan bir kaç yağmur damlasıyla gözlerini araladı.Karşısında ona gülümseyerek bakan Kağan'ı görmeyi beklemiyordu. Yüzünü sıcacık tebessüm kaplarken gözleri şaşkınlıkla büyümüştü.Ne zaman bahçeye gelse ve gözlerini kapatsa,açtığında Kağan'ı görmesi onu çok mutlu ediyordu.
"Kağan..Ne zaman geldin?"
Heyecanı sesine yansımıştı.Acaba gözlerinde de belli oluyor muydu?
"Biraz önce..Geçen sefer ağlıyordun ama şimdi gülüyorsun.Merak ettim seni gülümseten nedir?"
Genç kız gülümsemesini genişletip bir süre Kağan'a baktı.Bakışları uçsuz bucaksız bir ormanı andırıyordu.Kağan ne zaman baksa gözlerine,sonu olmayan bu ormanda kayboluyordu.Şimdi ki gibi..
" Nisaaa!! "
Eylül'ün telaşlı sesiyle irkilip Kağan'ın hemen arkasına baktı.Kağan oflayıp Eylül'e söylenirken kız kardeşi çoktan Nisa'yı kollarının arasına almıştı bile.
"Nisa seni çok özledim canım arkadaşım."
Nisa'nın kaşları şaşkınlıkla havalandı.Belki uzun süredir evde değillerdi ama bu kadar özlemesi normal miydi?
Burnuna dolan çamaşır suyu kokusuyla yüzünü buruşturdu.Çamaşır suyundan hiç hoşlanmıyordu.Beyza ile bu konuda hep kavga ederlerdi.Çoğu zaman Beyza temizlikte çamaşır suyu kullanmaktan yana olurdu.Nisa'da kullanmak istemeyince de tartışırlardı.Tabi bu tartışmayı her zaman Beyza kazanırdı.
Eylül'ün sıkıca saran kollarından sıyrıldıktan sonra yanından biraz uzaklaştı."Eylül çamaşır suyu kokuyorsun.Temizlik falan mı yaptın?"
Eylül dudaklarını dişleyip abisine baktı.Üstünü değiştirip elini yüzünü yıkasaydı bu kadar kokusu anlaşılmazdı lakin Beyza'nın işkencelerinden o kadar gözü korkmuştu ki Nisa'nın ona ne kadar merhametli davrandığını anlamıştı.Evde her işe koşturuyordu.Bugün yaptığı temizlikten sonra Nisa'nın ona hep hafif işler verdiğini fark etti.Can arkadaşı ona hiç kıyamıyormuş meğerse.Yüzünü,abisinin kızgın bakışlarından Nisa'ya çevirdi.
"Evet..şey yani bir arkadaşıma yardım ettim."
Nisa hafif tebessüm edip omuzlarından kollarına kayan şalını düzeltti.
"Galiba o da Beyza gibi çok seviyor çamaşır suyunu.Arkadaşın demişken kim ben tanıyor muyum?"
Kağan Nisa'yı elinden tutup kolunun altına aldı.
"Farkında değilsiniz ama yağmur hızlandı.İçeriye geçelim."
Bu sırada kardeşinede kaş göz işaretiyle hemen toz olmasını emretmişti.Düşüncesizliği yüzünden bir çuval inciri berbat edecekti.
"Aaa evet yağmur hızlanmış.Ben önden gidip duş alayım anca çıkar bu koku."
Kimsenin cevap vermesini beklemeden eve doğru koştu.Nisa şaşkın şaşkın arkasından bakarken kendi kendine söyleniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SABIR "TAMAMLANDI"
روحانياتMis gibi kokular geliyorken mutfaktan yine Saadet hanımın gözleri dolmuştu.Allah'a binlerce kez şükrediyordu böyle hayırlı bir evlat nasip ettiği için.Düşünmeden edemiyordu acaba ne yapmıştı da ona böyle hediye vermişti Rabbi? Dolan gözleri şimdi ta...