Nisa odasının balkonunda oturmuş manzaranın keyfini çıkarıyordu yada çıkarmaya çalışıyordu.Son zamanlarda burası onun için vazgeçilmez bir inziva köşesiydi.Tabi Eylül buna çoğu zaman izin vermiyordu.İlla ki birşeyler bulup onu aşağıya indirmeyi başarıyordu.Odanın kapısı tıklanınca çayı küçük sehpaya bırakıp girmesini söylemişti.Gelen tabi ki de Eylül'dü. Yine yüzünden eksik olmayan gülümsemesiyle karşısına dikilmiş ona bakıyordu.Nisa biliyordu bu bakışları vardı bunda bir şey ama neyse dedi içinden.Nisa karşısında sırıtan Eylül'e gözlerini kısarak bakmaya başladı.
"Niye öyle bakıp gülüyorsun Eylül?Korkmalımıyım? "
" Hımm demek ben gülünce korkuyorsun.Farklı bir kız olduğumu biliyordum zaten.Olsun ben seni böyle de severim be Nisa."
Nisa küçük bir kahkaha atıp Eylül'ün elini tuttu.
"Şaka yaptım.Yani bilirsin böyle gülüşlerin altından hep birşeyler çıkar."
Eylül Nisa'yı ayağa kaldırarak odanın çıkışına doğru yürümeye başladı.
"Merak etme canım.Ben sana hiç kötü birşey yaparmıyım?Şimdi bana güven.Aşağıya inince göreceksin zaten "
" Ne göreceğim aşağıda?Merak ettim şimdi."
Eylül gözlerini devirip nefesini seslice dışarı verdi.Bu kız hiç süprizde yaptırmıyordu.
"Az kaldı.Geldik."
Merdivenleri inmeye başlamışlardı ki Nisa ona sırıtarak bakan Beyza'yı görünce olduğu yerde durup gerçek olup olmadığını anlamak için önce Eylül'e sonrada kolları önünde bağlı duvara yaslanmış Kağan'a baktı.Yüzlerinde ki ifadeden gerçek olduğunu anlamıştı.
"Ne duruyorsun orada?Bana sarılmayacak mısın şapşal."
Genç kız dolu gözlerle koşarak kardeşinin yanına gelip sıkıca sarıldı.
Onu o kadar özlemişti ki...
Annesini de özlemişti hemde çok ama o gelmemişti.
Bir hıçkırık koptu içinden.Kendini kötü hissetmişti.Sanki zindandaymış da onu görmeye geliyorlarmış gibi...Kokusunu içine çekti.Mis gibi evi kokuyordu.Annesini anımsatıyordu...
Zor da olsa ayrılmayı başardıktan sonra gözlerini silip ellerini tuttu genç kızın."Kızlar bu ne duygusallık hadi mutfağa geçelim de bir kahve içelim.Kendinize gelirsiniz belki. "
Eylül dolu gözleri taşmadan mutfağa geçmiş kızlarda onu takip etmişlerdi. Kağan salonda tek kalmıştı.Nisa'nın Beyza'yı gördüğünde ki yüzü aklından silinmiyordu.Bu kadar sevineceğini bilseydi en başından bunu yapardı.Geldiğinden beri Nisa ile konuşmaktan kaçınmıştı.Bundan sonra onu mutlu etmek için çaba sarf etmeli ve değişimi için görevlerini yerine getirmeliydi.Tabi bunun için önce Nisa ile konuşması gerekiyordu.
Mutfaktan gelen kıkırtıları duyunca istemsiz olarak kendini mutfağın önünde bulmuştu.Aralık kalmış kapıdan göz ucuyla içeriye baktı.Karşısında Nisa'nın hiç görmediği gülümsemesiyle Beyza ve Eylül'e baktığını görmüştü.Belki ona da böyle gülümserdi.Ona da gözleri böyle parlardı belki.Umut etmekten kim ölmüş sanki..
Bakışları tekrar Nisa'yı bulunca yüzünü dikkatle incelemeye başladı.Her mimiğine dikkatlice bakıyor zihnine kazıyordu.O kadar dalmıştı ki Nisa'nın ona baktığının farkında bile değildi.En sonunda fark etmişti lakin geç kalmıştı.Genç kıza acele bir gülümseme yollayıp kenara çekilmişti.Elini saçından geçirip çekiştirmeye başladı.Aptaldı.Nerede, nasıl davranacağını da düşünemiyordu.Dengeleri şaşmıştı. Bir of çekti en derininden."Kağan? "
Adının seslenilmesiyle şaşkınlıkla arkasına döndü.Nisa endişeli bir ifadeyle ona bakıyordu.Hem Nisa'nın ona ilk kez adıyla seslenmesine hemde karşısında aniden belirmesine şaşırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SABIR "TAMAMLANDI"
EspiritualMis gibi kokular geliyorken mutfaktan yine Saadet hanımın gözleri dolmuştu.Allah'a binlerce kez şükrediyordu böyle hayırlı bir evlat nasip ettiği için.Düşünmeden edemiyordu acaba ne yapmıştı da ona böyle hediye vermişti Rabbi? Dolan gözleri şimdi ta...