Sanki bir deprem olmuştu.Her yer yıkılmış,bütün herşey enkaza dönmüştü.Öyle ki o enkazın altında kalmış can çekişiyor,bir ışık arıyordu.Nefesleri sıklaşırken sanki hiç canı yanmıyormuş gibi bir de yuttuğu tozlar boğazını yakıyordu.Nasıl bir acıysa yutkunamıyordu bile.İşte hissettiği çaresizlik bundan ibaretti.Çıkan silah sesleri karşı tarafın ne kadar güçlü olduğunu haykırırken Beyza buradan nasıl sağ sağlim kurtulacaklarını düşünüyordu.
"Lan nerede kaldı bizimkiler!"
Poyraz sinirle kendi kendine bağırırken Beyza kan ter içinde kalmış koruyucusuna baktı.
"Galiba yolun sonuna geldik."
Genç kızın sözleri Poyraz'ın kalbine korku tohumlarını düşürmeye yetmişti.Kendisi için değil ama ona birşey olacak diye korkuyordu artık.Zira mermisi bitmek üzereydi.Atışlarını azaltmak zorunda kalmıştı.
"Sana birşey olmasına izin vermem.Korkma."
Beyza gözünden damlayan yaşı sinirle silip sindiği yerden doğruldu.
"Seni kim koruyacak bay Rambo!"
Poyraz genç kızın aniden parlamasına şaşırsada şuanda ki durumlarına aldırmadan gülümsemesine engel olamadı.'Bay Rambo' sevmişti bunu.
"Sen hoca değil misin? Nefesin kuvvetlidir.Şimdi bir dua okursun kurtuluruz buradan."
"Dalga geçme!Bak durumun ciddiyetinin farkındasın değil mi?"
Farkındaydı elbet lakin onu sakinleştirmek için işi şakaya vuruyordu.Burada beklemekten başka birşey gelmiyordu elinden.
"Birazdan gelir ekip sakin ol."
Derin bir nefes alıp saklandığı yere yaslandı.Sesler git gide azalmış en sonunda tamamen kesilmişti.Bu onda merak uyandırmıştı.Eğdiği başını kaldırmıştı ki Poyraz'ın müdahalesiyle tekrar eğmişti.
"Sakın başını kaldırma.Bu bir tuzak olabilir.Sen burada bekle."
Beyza korkuyla onu onaylarken kalbi hızlıca çarpmaya başladı.Genç adam oturduğu yerden kalkıp silahını karşıya doğrulttu.Muhtemelen karşı taraf mermisinin bittiğini zannedip onları avlayacaktı.İçinden geç kalan ekibine küfrederken dikkatini duyduğu ayakkabı sesine verdi.Bir kaç adım daha attıktan sonra ses kesilmişti.Saklandığı yerden çıkmaya yeltendiğinde duyduğu çığlıkla hızla arkasına döndü.Beklediği adam ona oyun oynamış arkadan dolanıp Beyza'yı rehin almıştı.Adam bir koluyla genç kızın boynunu sıkarken boşta kalan eliyle de Poyraz'a silah doğrultmuştu.Adam kahkaha atıp konuşmaya başladı.
"Patronun övdüğü kadar yokmuşsun."
Adamın sözleri genç adamın sinirlerini şaha kaldırırken kasılan çenesi artık dayanılmaz bir hale gelmişti.
"Eğer ona birşey yaparsan.. öldürürüm seni!"
Sakince kurduğu cümle içindeki fırtına öncesi sessizliğiydi.Kendine lanet etti.Daha bir kaç dakika öncesine kadar 'sana birşey olmasına izin vermem'dememişmiydi?! Neden bu kıza karşı hiç bir sözünü tutamıyordu?!
"Yani şuan birşey yapmam da sonrası meçhul.Bak istersen bu işi tatlıya bağlıyalım.Ben kızı götüreyim sende buradan burnun bile kanamadan çıkıp gidersin."
Poyraz gözlerini adamın sırıtan yüzünde sabitlemiş bir haraketinde onu yere sermeyi gözetliyor ama Beyza'nın hıçkırıkları buna izin vermiyordu.Genç kız ne kadar bu adama dirensede çelimsiz bedeni bu koca bedene karşı gelemiyordu.
"Bırak kızı sana hiç birşey yapmayacağım ama o kıza birşey olsun kendini ölü bil!"
Adam pişkince gülerek yüzünü Beyza'ya yaklaştırdı.Poyraz sinirle adım attığında adam ateş etmişti.Namludan çıkan kurşun genç adamın omzunu teğet geçtiğinde Beyza korkuyla çığlık atmıştı.Zoraki derin bir nefes aldı.Adam öyle bir sıkıyordu ki ancak gözlerini oynatabiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SABIR "TAMAMLANDI"
SpiritualMis gibi kokular geliyorken mutfaktan yine Saadet hanımın gözleri dolmuştu.Allah'a binlerce kez şükrediyordu böyle hayırlı bir evlat nasip ettiği için.Düşünmeden edemiyordu acaba ne yapmıştı da ona böyle hediye vermişti Rabbi? Dolan gözleri şimdi ta...