Bir türlü cesaret edemiyor ne yapacağını ne diyeceğini kestiremiyordu.Eylül ile biraz vakit geçirip zaman kaybetmişti oyalanmıştı oyalanmasına da şimdi herkes içeri girmesi için bekliyordu bunun farkındaydı ona bakan imalı bakışlardan.Derin bir nefes aldı.Zaten eninde sonunda konuşacaktı en iyisi bu işi çabuk halletmeliydi.Hem de kimse yokken yapmalıydı.Eğer bu boşluğu değerlendiremezse daha yapamazdı.Ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledi.Derin bir nefes alıp boğazını temizledikten sonra kapının kulbunu indirdi.Kapıyı yavaşça açıp gözlerini odada gezdirdi.Gözleri en sonunda gideceği adrese ulaşmış ve takılı kalmıştı bir süre.Çünkü ayakta camdan dışarıyı seyreden bir Kağan beklemiyordu.O kadar dinç ve sağlı duruyordu ki.Sanki ameliyat olmamış gibiydi.Odanın kapısını sesli bir şekilde kapatıp tekrar açtı.Onunla burada tek olmak caiz değildi bu yüzden kapı açık kalmalıydı.Dikkat çekmek istemişti lakin genç adam gözlerini bile kırpmadan öylece dışarıya bakıyordu.O an anlamıştı derin düşüncelere dalmıştı genç adam.Nisa en sonunda yalandan öksürmüştü dikkat çekebilmek için.Kağan sesi duyar duymaz telaşla arkasına dönmüş eli belinde ki silahına gitmişti.Nisa'yı görünce derin bir nefes almıştı.Nisa korkmuştu onun bu hareketinden.En çokta gözlerinde gördüğü acımasızlıkla birleşmiş olan nefretten.Eğer karşısında Mert olsaydı bu bakışlardan fazlasıyla nasiplenecekti.Hatta dahasından..Genç kız sessizce yutkundu.Boğazı düğümlenmişti sanki.
"Sen miydin?Hoş geldin.Bende başkası zannetmiştim.Ne kadar sessizsin."
Nisa bakışlarını yere indirdi.Bu adam onu çok şaşırtıyordu.Sesi ve bakışları yumuşamıştı bir anda.Ayrıca yeterince ses çıkarmıştı.
"Aslında ses çıkardım ama sen duymadın."
Kağan mahcup bir şekilde başını kaşıdı dalgındı şu sıralar ve hiç bir şeyi duymuyordu.
"Ya kusura bakma.Benim hatam.Neyse şöyle otursana."
Nisa başını sallayıp Kağan'ın gösterdiği yere oturdu.Kısa bir sessizlik oldu aralarında.Gerçi Kağan bir kızla konuşmaya baş başa oturmaya oturmaya alışkındı.Ama bu farklıydı.Karşısında kirlenmemiş saf ve nedensizce güvendiği bir kız vardı.Evet ona güveniyor ve bir o kadar da özeniyordu.Hayasına,takvasına,konuşmasına kısacası her şeyine..
"Buraya seninle konuşmak için çağırdım.Ne konuşacağımı tahmin etmişsindir."
Kağan Nisa'ya bakıyor her hareketinden tepkisini ölçmeye çalışıyordu.Şuan onun çok heyecanlandığını parmaklarıyla oynamasından anlayabiliyordu.Kağan uzatmadan direk konuya girmeye karar verdi.
"Seninle evlenmek istiyorum."
Genç kız bir anda kaskatı kalmıştı.Tamam bunu da biliyordu.Ama ondan duymak farklıydı.
"Yani yanlış anlama Mert'in yakalanması için.Biliyorum sen istemiyorsun bunu yapmaya mecbur olduğun için kabul etmek zorunda kaldın.Ben senin istediğin bir eş adayı değilim herşeyin farkındayım.Ama bu bir oyun olacak ve sen Mert pisliğinden kurtulduktan sonra özgür olacaksın."
Kağan'ın son cümleyle sesi kısılmıştı.Güzel bir şeye adım atacaktı lakin sonu kötü olacaktı onun için.Nisa ise hayatına kaldığı yerden devam edecekti.Sevdiği adamla yuva kuracak ve çocuklarını sevgiyle büyütecekti...
Nisa sadece kafasını sallamakla yetindi.Zaten ne diyebilirdi ki?Sözleri cümleleri tükenmiş biriydi artık o.Başına gelen bütün belalara tam bir teslimeyetle kendini feda etmiş herşeyi Rabbinden bilmişti.Bütün bu yaşadıklarının bir mükafatı olacağına inanıyordu.
"Biliyorum zaten oyun olduğu için kabul ettim.Sadece bundan sonrasını merak ediyorum.Evlendikten sonra ne olacak?"
Herşeyi planlamak için çok vakti olmuştu genç adamın bu hastanede.Hatta hayal bile kurmuştu gerçekleşmesi imkansız..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SABIR "TAMAMLANDI"
SpiritualitéMis gibi kokular geliyorken mutfaktan yine Saadet hanımın gözleri dolmuştu.Allah'a binlerce kez şükrediyordu böyle hayırlı bir evlat nasip ettiği için.Düşünmeden edemiyordu acaba ne yapmıştı da ona böyle hediye vermişti Rabbi? Dolan gözleri şimdi ta...