"Nisa yanmadın mı? Seni izlerken ben piştim burada."
Genç kız tebessüm etti Eylül'ün sorusuna.Ne olmuş canım alt tarafı güneşin altında çiçekleri suluyorsa? Onların canı yok muydu?
"Yardım etseydin hemen bitirirdik.Sen orada oturmuş dondurma yiyiyorsun ve beni izlerken piştiğini söylüyorsun."
Eylül omuz silkip elinde kalan son külah parçasını da ağzına attıktan sonra arkasına yaslandı.
"Esasen çok yardımsever insanımdır.Huyum kurusun ama güneşe alerjim var malesef.Yoksa biliyorsun beni."
Nisa 'tabi tabi öyledir' dercesine başını salladı.Yeşil hortumu diğer çiçeğe yöneltip sulamaya devam etti.
"Ay hatta Bi kötü oldum sanki."
Eylül elini kalbine koyup gülümsemesini saklamaya çalıştı.Nisa bir gözü açık bir gözü kapalı rol yapan arkadaşına bakıp gözlerini devirdi.Bu kız hiç büyümeyecek diye geçirdi içinden.Artık onun anladığı dilden konuşmalıydı.
"Ya kıyamam ben sana.Nasılda rengin solmuş öyle.Sen merak etme ilacın bende."
Nisa kamelyaya gülerek yürürken Eylül ise oturduğu yerde geri geri gitmeye başladı.
"Ne?Niye öyle gülüyorsun?Korkmalımıyım?"
"Aaa demek ben gülünce korkuyorsun.Farklı bir kız olduğunu biliyordum.Olsun be Eylül ben seni böylede severim."
Bir zamanlar Nisa'ya söylediği cümleler tekrar ona iade edilince gözlerini kısıp ayağa kalktı.
"Senin gülüşünden korkuyorum tamam mı?"
Genç kız küçük bir kahkaha attıktan sonra arkasında sakladığı hortumu çıkardı.
"Ben senin iyiliğin için uğraşıyorum.Daha fazla pişme diye yani.Yoksa biliyorsun hiç kötü niyetim yok."
"Tabi canım hiç bilmezmiyim.Bana bak eğer bir damla dahi su gelsin..."
Eylül cümlesini tamamlayamadan üstüne tutulan suyla çığlık atıp kaçmaya çalışmıştı lakin suyun altında çırpınmaktan başka birşey yapamıyordu.En sonunda çırpınmaktan vazgeçip Nisa'nın üzerine doğru koşmaya başladı.Bu kovalamaca bir kaç dakikanın sonunda Nisa'nın duvara sıkışması ve Eylül'ün eline geçen hortumla son bulmuştu.
"Eylül ben ettim sen etme canım kardeşim benim.Hem ben seni çok seviyorum.Acı bana."
Genç kız Nisa'nın bu haline kahkaha atmaktan kendini alamamıştı.
"Ne demişler Nisa'cım etme bulma dünyası.Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste.Bir kaç tane daha biliyordum ama unutmuşum neyse biz işimize bakalım.Haha"
Eylül hunharca gülerken bir anlık gözünü kapamasıyla sağındaki boşluktan Nisa kaçmayı başarmış evden bahçeye yeni adımını atan Cahide hanımın arkasına saklanmıştı.
Eylül bir kaç saniye şaşkına arkasından baktıktan sonra yakalamak için peşinden koştu.İşte ne olduysa o anda olmuştu.Gözü sadece hedefine kitlenen Eylül hortumu Nisa'ya tutayım derken Cahide hanımı ıslatmıştı.
Yaşlı kadın donup kalırken Eylül korkuyla dudağını dişledi.Elindeki hortumu yere atıp babannesinden bir kaç adım uzaklaştı.Ne olur ne olmaz kendini koruma altına almalıydı.Nisa koşarak Eylül'ün arkasına geçip kulağına fısıldadı."Bu sessizlik hiç hayra alamet değil."
Eylül kafasını salladı.Ölüm sessizliğiydi bu sanırsa.İşin kötü yanı ise yaşlı kadının üzerinde ki en sevdiği gömleğiydi ve bu gömleği her zaman giymezdi yalnızca önemli misafirleri veya davetleri olduğunda giyerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SABIR "TAMAMLANDI"
SpiritualitéMis gibi kokular geliyorken mutfaktan yine Saadet hanımın gözleri dolmuştu.Allah'a binlerce kez şükrediyordu böyle hayırlı bir evlat nasip ettiği için.Düşünmeden edemiyordu acaba ne yapmıştı da ona böyle hediye vermişti Rabbi? Dolan gözleri şimdi ta...