Ne kadar zamandır burada oturduğunu bilmiyordu genç adam.Ne zaman gönlü bir çıkmaza düşse kendini bu uçurumun kenarında buluyordu.Aklıyla kalbi bir savaş içerisindeydi ve ne yazık ki bu savaşta galibiyet hep aklınındı.Çünkü onun kalbiyle bir işi olamazdı bedenine kan pompalamaktan başka...
Yanında sessiz sedasız oturan Poyraz'a çevirdi bakışlarını.Bir derdi vardı belli ki ama söyleyemiyordu sanki.Gözlerini çok uzaklara dalmış öylece bakıyordu.Omzuna hafif bir yumruk atıp dikkatini kendine çekti.Hep arkasını toplayan Poyraz'dı ve şimdi sıra kendisine gelmişti.
"Hayırdır ne bu hal?"
Poyraz derin bir nefes çekti içine.
"Kızlara üzülüyorum."
Kağan anlamaz bakışlarını Poyraz'a çevirmişti.Hangi kızlara üzülmüş olabirdi ki?
"Hangi kızlara üzülüyorsun?"
"Beyza ve Nisa'ya"
Genç adam duyduğu isimle kalbindeki çarpıntıyı anlamlandıramasada umursamadı.Asıl önemli olan Poyraz'ı bile üzdürecek ne yaşamış olmalarıydı.Bedenini Poyraz'a çevirip dikkatle dinlemeye başladı.
"Dün karakola geldiler.Nisa ağlıyordu.Beyza'da onu sakinleştirmeye çalışıyordu.Tehdit etmiş o şerefsiz."
Kağan istemsiz kaşlarını çatmış elleri yumruk halini almıştı.
"Nisa'ya iki gün sonra evlenceklerini haber(!)vermeye gelmiş.Nisa'da kabul etmemiş tabi.Sonrada tehdit edip gitmiş.Kızı takip falan ettiriyomuş.Hallerini görseydin.Bende iki tane koruma verdim hiç yanlarından ayrılmıyorlar."
Kağan duyduklarından sonra sinirle ayağa kalkıp arabaya bir tane tekme attı.Çok sinirlenmişti.Neden ona önceden haber vermiyordu!?
"Niye bana söylemedin Poyraz!?"
İşte şimdi Poyraz'da sinirle ayağa kalkmıştı.Zaten morali yeterince bozukken Kağan'nın bağırması tuzu biberi olmuştu.
"Niye söyleyeceğim lan sana!?Nesin sen onlar için söyleyeyim he!?"
Kağan duyduklarından sonra daha da sinirlenmişti.Hiç birşeyleri bile olmasa ona söylemeliydi.
"Ne olursa olsun bana söylecektin!."
Poyraz alay ve kızgınlıkla karışık bir kahkaha attı.
"Varya sen gördüğüm en büyük korkaksın.Sevdiğini söyleyemeyecek kadar cesaretsizsin.."
Genç adam kendine bile itiraf edemediği bu gerçeği kardeşinden duymasıyla arabaya bir tane daha tekme atmıştı.
İstemiyordu kalbinde kimseyi annesi ve Eylül'den başka.Kimseye güvenmiyordu.Davetsiz bir misafirdi kalbine giren üçüncü kişi..."Benim kimseyi sevdiğim falan yok!."
Poyraz sakin bir hale bürünüp karşına geçti.Kağan Poyraz'ın ne yapacağını merak ediyordu.Aniden cebine elini daldırmasıyla neye uğradığını şaşırmıştı.
"Demek öyle neden o zaman bu mendili tam kalbinin üzerinde taşıyorsun?"
Kağan ne diyeceğini bilemez halde genç adama bakıyordu.Hem mendilin sahibini bilmesi imkansızdı.Çünkü hala ona yaşadıklarını anlatmamıştı.
"Ne alakası var şimdi mendille?"
Poyraz mendilin ucunu çevirip pembe renkle işlenmiş 'Nisa' yazısını gösterince artık kurtulamayacağını anlamıştı.
"Ne yaşadın bilmiyorum ama belli ki bu kız sana yardım etmiş.Tek bu medilden anladığımı zannetme.Ben senin kardeşinim lan her hareketinden anlarım seni.Bakışındaki konuşmandaki farklılıkları anlamayacak kadar yabancıysam sana boşuna beraber geçirmişiz bunca seneyi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SABIR "TAMAMLANDI"
EspiritualMis gibi kokular geliyorken mutfaktan yine Saadet hanımın gözleri dolmuştu.Allah'a binlerce kez şükrediyordu böyle hayırlı bir evlat nasip ettiği için.Düşünmeden edemiyordu acaba ne yapmıştı da ona böyle hediye vermişti Rabbi? Dolan gözleri şimdi ta...