8 ✠

3.4K 368 59
                                    

Multimedia; Bir adet SeokJin editi, benim tarafımdan yapılmıştır :')


Odada ki uzun boylu çocuğa baktım.

Evet, aramıza yeni biri gelmişti ve hiç de hoş bir tipe benzemiyordu.

Ön yargılı değildim ama bu bir histi. Çocuğun kollarında bazı -korkunç- dövmeler vardı. Onu korkutucu yapan elbette dövmeleri değildi. Yüzünde ki sert mizacıydı.

Kendi kendime saniyeler içinde kendime acıdım. Üç kişilik rehberlik saatinde, biri ukala diğeri ürkütücü olmak üzere iki arkadaşım olmuştu. Hayat çok güzel değil mi? Bana değil.

"Benim adım YooJun, buraya gelme sebebim ise," bir süre düşünüp omuz silkti.

"Tuhaf bir tip olman mı? Bunu anladık zaten." Jin'in alaylı konuşmasıyla gözlerimi büyütüp ona baktım. DoHee'de koluna vurmuştu "Jin böyle konuşman doğru değil."

Jin ise omuz silkti.

"O haklı sanırım." dedi YooJun yarım ağız gülerek. Ciddiyim, korkutucu çocuk.

"Lütfen birbirinize karşı kaba olmayın," dedi DoHee ortamı sakinleştirmek adına. Çünkü gerçekten gerilmişti.

"Biz birbirimize kaba değiliz," dedi Jin parmağıyla beni ve kendisini göstererek "O ise bize karşı kaba." dedi bu sefer YooJun'u göstererek.

Artık Jin'e karşı tavrım belliydi. Ne yaparsan yap ukala şey.

Sonraki dakikalar DoHee ve benim ortamı yumuşatmak adına girdiğimiz çabalarla dolmuştu. DoHee komik olan anılarını anlatıyor, bende olabildiğince destek verip gülüyordum. Artık ortam gergin değil, tuhaf olmuştu. Ama gergin olmasından kat ve kat iyiydi.

Jin ve YooJun sert bir şekilde bakışmaya devam ederken, etkinlik saati çoktan sona ermişti.

Odama çekilip, uyumak istiyordum. Ama saat daha erkendi. Birden annemi özlediğim hissi içime oturdu. Onu ve babamı özlemiştim. Buraya geldiğimden beri bir iki kere telefonda konuşmuştuk ama onları daha görmemiştim. Aslında bunu onlardan ben istemiştim. Eğer sık sık gelip ziyaret ederlerse, buraya alışamazdım. Yataktan kalkıp odadan çıktım. Buraya girerken telefonumu evde bırakmıştım.

İyileşmek konusunda ciddi bir azmim var.

Lobiye inip, bir telefon istedim. Ve annemi aradım.

Kısa ve tatlı bir sohbetin ardından, yarın beni ziyarete gelmelerini istemiştim.

Telefonu kapatıp, yavaş adımlarla tekrar odama çıktım. Hava artık çoktan kararmış, herkes odalarına çekilmişti. Koridorun başına geldiğimde Jin'in odasından sessizce çıkan bedene baktım. Kollarında ki dövmelerden anladığım kadarıyla bu YooJun'du. İç güdüsel bir hareketle duvarın arkasına geçtim. Tekrar kafamı uzattığımda ileride, kendi odasına giriyordu.

Neden duvarın arkasına saklandığım konusunda bir fikrim yoktu.

Hani bazen insan istemsizce yapardı bazı şeyleri. İç güdüsel olarak. Kafasında hissederdi ama o hissi açıklayamazdı. Sanırım sebebi buydu.

Temkinli bir şekilde duvarın arkasından çıkıp, Jin'in odasının önüne gittim. Kapıyı tıklatmakla, tıklatmamak arasında kaldım. Neden YooJun bu odadan çıkmıştı?

Jin ile kavga etmiş olabilirler miydi?

Kapıyı yavaşça tıklattım ama ses gelmedi. Tekrar tıklattım, yine ses yoktu. Kavga ettilerse? Ya da Jin ağır bir şekilde yaralandıysa?

Felaket senaryoları kafama dolarken, kapıyı yavaşça açtım.

Oda karanlıktı.

Acaba uyuyor muydu?

Sessiz bir şekilde kapattığım kapının ardından içeri girdim. Yatağa doğru baktığımda Jin orada yoktu.

Birden açılan ışıkla yerimden sıçradım.

"Ne işin var burada?" arkamdan gelen Jin'in sesiyle hafif rahatlama, hafif panik ile arkamı döndüm.

Islak saçları alnına dökülmüştü. Üzerinde bol bir tişört ve altında bir spor şort vardı. Çatık kaşları ile bana bakıyordu ve güzel görünüyordu.

"Ne işin var dedim?" Jin biraz sinirli bir şekilde konuştuğunda hızla her şeyi kafamda toparladım.

"Az önce YooJun buradan çıkınca, kavga falan ettiniz zannettim." hızla konuştum.

"Ne?"

Omuz silktim "Saçma bir düşünceydi. Ne yaptığınızdan bana neyse..." dedim omuz silkerek.

"Hayır onu demiyorum. YooJun nereden çıktı dedin?" kaşları çatılmış, bir şeyleri anlamak istiyor gibiydi.

"Buradan, bu odadan çıktı. Hemen az önce."

Jin hızla elini saçlarından geçirdi "Emin misin?"

Bu sefer şaşıran bendim "Haberin yok muydu?"

Kafasını sağa sola salladı. Sinirli duruyordu, hemde fazlasıyla.

"Ben koridordaydım ve YooJun bu odadan çıktı. Bende kavga ettiğinizi sanıp, buraya girdim." diyerek hızla olayı aktardım.

"Ben duştaydım, daha yeni çıktım. O sırada girmiş olmalı." Jin düşünceli ve sinirli duruyordu "Bu piçte bir şeyler olduğunu biliyordum."

Tamam bugüne kadar yaşanan her şeyi hızla gözden geçirelim.

Jin'in ablası ölmemişti, ama ölmüş gibi davranıyordu. YooJun adlı psikopat çocuk Jin'in odasına gizlice girmişti. Ama ne yapmıştı? Bunu neden yapmıştı?


Aklını Kaybetme [SeokJin]✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin