20 ✠

2.8K 344 58
                                    

"Günaydın Hara!" Doktor Alex tüm neşesiyle odaya girdiğinde elimde ki kitabı yanımda ki sehpaya koydum.

"Nasılsın bakalım?"

Kafamı olumlu anlamda salladım "İyi hissediyorum."

"Bunun güzel haber olduğunu söylememe gerek yok değil mi?" Derken kenardan bir sandalye çekip biraz ileriye oturdu. Elindeki dosyadan anlaşıldığı üzere durumum hakkında konuşacaktık "Dün yaptığımız ufak deneyin sonuçları..." nefesimi tuttum "Olumlu." Ve rahatça geri bıraktım.

Doktorun yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu "Bu çok güzel. Dün verdiğin tepki. Bayılman demiyorum yanlış anlama. Ama sinir krizi yoktu. Sadece bayıldın ve kısa sürede kendine geldin. Şimdi ise halsiz değilsin. Bu ilerleme olduğunu gösteriyor ve bu ilerlemenin bu kadar kısa sürede olması ise daha iç açıcı."

Benimde yüzümde gülümseme oluştu.

"Bak Hara, Jin ile yaptığımız bu tedaviden çok umutluyum. Jin gibi senin kan bağın olmayan, yabancı bir insanla temas kurmak demek büyük bir duvarı yıkmak demek. Bunu biliyorsundur ama yine de tekrarlayacağım. Dokunma Fobisi olan insanlar bir yabancıyla temasa geçtikleri anda hastalıkları yüzde doksan oranında zayıflar. Sende de bunun olacağına inanıyorum çünkü azimli ve güçlüsün."

"Teşekkür ederim. Bende bu sefer işe yarayacağına inanıyorum." Dedim gülümseyerek.

- - -

Telefonuma gelen mesaj sesiyle yerimden sıçradım. Yatakta doğrulup uykulu gözlerle telefonu elime aldım.

"Gece yarısı saat bir de bulunduğun kattaki acil çıkış kapısı açık olacak. Oradan aşağı in. En alt katta kapıdan dışarı çık. Seni orada bekleyeceğim. Jin'e söyleme. -YeJin."

Gözlerim birden kocaman açılmıştı. Ekrana bakıp mesajı defalarca okudum. Kalbim çok hızlı atmaya başladı. YeJin bir sonraki sefere her şeyi anlatacağını söylemişti. Yani bu gece her şeyi öğrenecektim.

Yataktan kalkıp heyecanla odada gezmeye başladım. Bir gözüm saatteydi. Saat şuan akşam altıydı ve daha çok vardı. Rahatlamak için banyoya girdim. Duşu olabildiğince uzun tutmaya çalıştım. Çıktığımda bir saat olmuştu. Odada volta atmaya devam ettim.

YeJin gerçekten her şeyi anlatacak mıydı? Ya vazgeçtiyse? Eğer vazgeçtiyse onu zorlayamam. Meraktan ölsemde bu onun sırrı.

Yarım saat sonra odanın kapısı tıklandı. İçeri giren Jin'e baktım. Beyaz bir gömlek ve dar bir kot giymişti. Beyaz cidden bu çocuğun rengiydi.

"Doktordan durumunu öğrendim. İyileşiyormuşsun. Hepsi cazibem sayesinde."

Ve ego da Jin için vardı.

"Odama girerken egonu kapıda bıraksan keşke."

Omuz silkti. Omuz silkmek bile yakışıyordu. Omuzları genişti ve manzara benim açımdan iyiydi.

"Sıkılmadın mı tek başına?"

"Sıkıldım." Dedim net bir şekilde.

O da elinde yeni gördüğüm bir dosyayı bana uzattı "Al."

Kaba bir şekilde bana yaklaşıp dosyayı kucağıma bıraktı. Çatık kaşlarla ona baktım "Açsana."

Dediğini yapıp elimi kırmızı dosya kapağına götürdüm ve ilk sayfayı çevirdim. Bir ağaç resmi vardı. Ama öyle basit bir ağaç değil. Karakalemle çizilmişti ve muazzamdı. Tek kelimeyle harikaydı. Hayranlıkla bir sonraki sayfayı çevirdim. Burada bir cadde resmi vardı. Sanki biri bir kaldırımda durmuş ve karşı kaldırımı çizmişti. Her şey ayrıntılı ve güzeldi. Bu resim boyanmıştı. Renkler bile o kadar uyumlu ve gerçekçiydi ki.

Aklını Kaybetme [SeokJin]✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin