24 ✠

2.9K 340 82
                                    

Bu bölüm bizim biricik Jonghyun'umuza ithafen yazılmıştır.

"Böyle bir şeye asla izin vermem... Yani vermeyiz, vermeyelim." Jin hızla yerinden kalkıp bağırmaya başladı.

"Tek mantıklı plan bu," YooJun sakinlikle konuştu.

"Ben Hara'yı daha fazla nasıl tehlikeden korurum diye düşünüyorum. Siz ise elimizle alalım tehlikenin göbeğine bırakalım diyorsunuz." diye bağırdığında tekrar Jin'e döndüm.

Planın geri kalan kısmı Jin'i delirtmişti çünkü plan beni kapsıyordu. JungKook ile yakınlaşacak ve onu yanımıza getirecektim.

"Ben yapabilirim." dedim araya karışarak. Jin kocaman gözlerle bana baktı "Ne demek yapabilirim? Yapamazsın."

"Bana bu kadar güvenmen çok hoş." dedim sinirle. Yapabilirdim. Yapabileceğime inanıyorum.

"Öyle... Öyle demek istemedim. Rahatsızlığın var, sen nasıl yakınlaşacaksın? Başkası yapsın."

"Cilveli biri lazım diyoruz ben mi yapayım Jin?" dedi NamJoon. Kurduğu cümle komikti ama şuan gülersem ciddiliğimi kaybedebilirim.

"Manyak manyak konuşma." diye tersledi Jin.

"YeJin yapsın isterdim ama o adamlar YeJin'i mutlaka tanır ve YeJin yaş olarak çok büyük." dedi YooJun.

YeJin elbette yaşını belli etmiyordu ama bir lise öğrencisi olmadığı da belli oluyordu.

"Hara daha küçük görünüyor. Daha rahat anlaşır."

Jin sıkıntıyla nefes verdi. Kimsenin onun yanında olmaması canını sıkıyordu, biliyorum.

"Yapmak istiyorum. Yapacağımda." diyerek yineledim.

Bir işe yaramam gerekiyor. Eğer bana ihtiyaçları varsa her işin ucundan tutmalıyım. Jin sinirle evin kapısına doğru gitti, açtı ve çarparak çıktı. Arkasından sadece baktım. Bu kabullendiği anlamına geliyor.

"Tamam... Bu işte çözüldü." dedi YeJin sakin bir şekilde.

- - -

Sakin bir şekilde üstümü düzelttim.

"Dediklerimizi sakın unutma. Sakin ol." dedi YeJin üzerimi düzeltmeye yardım ederken.

Elimi arabanın koluna attım "Kendine dikkat et. Sakın korkma, burdayım yani yız,burdayız." Jin'in söylediklerine gülümseyip arabadan çıktım. JungKook'un her zaman takıldığı kafeye ilerledim. Dışarısı biraz serindi ama içerisi tam kıvamındaydı. Ne soğuk ne sıcak.

Gidip cam kenarında bir masaya oturdum. JungKook birazdan burada olacaktı. Tam okul çıkışıydı ve kafe yavaş yavaş dolmaya başlamıştı. Garsona bir sıcak çikolata siparişi verdikten sonra çantamdan kitap çıkarıp önüme koydum. Arada okumadığım belli olmasın diye sayfayı çeviriyordum.

JungKook'un gelmeme ihtimali de vardı. İçimden gelmesi için dua ediyordum. Yoksa bu strese bir sefer daha katlanamazdım.

O sırada camın diğer tarafından geçen bedene baktım, JungKook. Etraftan dolanıp kafeye girdi.

Resimlerdekinden çok daha yakışıklı bir çocuktu bu. Daha önce hiç canlı görmemiştim. Hayran olmamak elde değildi. Biraz ilerimde bir masaya oturdu. Şansıma yakın bir mesafeye oturmuştu. Bir tatlı siparişi verip kitabımı okuyormuş gibi yapmaya devam ettim.

Yarım saatin sonunda kafe yavaştan boşalmaya başlamıştı. Jin ve YooJun arabadan beni izliyorlardı. Şimdi tam vaktiydi. Yerimden yavaşça kalktım, kalkarken dikkat çekmem lazımdı. Bu yüzden yanlışlıkla masaya çarpmışım gibi bir tekme attım. Ufak bir gürültü çıktı ama JungKook ve arkadaşlarının dönüp bakmasına yetti. Hafifçe eğilerek özür diledim ve lavaboya ilerledim. Şimdi sıra YooJun ve NamJoon'daydı.

Aklını Kaybetme [SeokJin]✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin