Oy vermeyenin telefon ekran kırılsın mı? Kırılsın anam.
"Jin, çocukken ileride ne olmak istediğimizi konuşurduk hatırlıyor musun?" YeJin konuşuyordu şimdi. Az önce bir kahvaltı etmiştik. Şuan ise mutfak masasında toplanmış, YeJin'i dinliyorduk. Masada ki gerginlik ve heyecan elle tutulur cinstendi.
Jin kafasını salladı "Ajan olmak isterdin."
YeJin'de onu onayladı.
"Başardım da. Yani başardığıma inandım. Liseye başladığımda bu işleri araştırmaya başladım. Tabii bunu size söylemedim. Ve sonunda buldum, daha çok onlar beni buldular. Bir gün okuldan eve gelirken, bir araca bindirilip zorla bir yere götürüldüm. Orada beni karşılayan bir adam vardı. Hakkımda her şeyi biliyorlardı, hem de her şeyi. Ajan olmak istediğimide. Çok büyük görevler değil ama küçük görevlerle işe başlayabilirdim. Oradan oraya küçük çantalar taşımak. Birilerini takip etmek falan. Başlarda küçük görevler aldım." YeJin durup güldü.
"Çok salakçaydı. Hırsım gözümü kapatmıştı resmen. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlayamıyordum. Sadece yap diyorlardı yapıyordum. Zamanla onların adamı oldum. Ne dedilerse yaptım, sorgulamadım. Çünkü o kadar iyi bir düzenleri vardı ki. Bazen büyük milletvekilleri bizi görmeye geliyordu.
Her şey o kadar inandırıcıydı ki. Devlete çalışmadığına dair herhangi bir açık bulamazdınız. Daha sonra o gün... Bana artık profesyonel olabileceğimi, bunun için yurtdışında bir eğitim almam gerektiğini söylediler. Size üniversiteyi kazandığımı söyledim. Aslında fiziki eğitim için gidecektim. Ama işler öyle olmadı. Bir gün... Gitmeden tam bir hafta önce yanımda dört adamla birlikte beni bir göreve gönderdiler. Bir genç kızı bulma görevi. Gidip onu getirdik. Bu kişi yedinci sınıftan arkadaşım Jun'du. İlk defa bir tanıdığımı yakalamıştım. Bana bir görev için sorgulanacağı söylendi. Her şey tesadüf eseri gerçekleşti... Neden bilmiyorum ama içimde kötü bir his vardı. Bende sorgu odasına indim. Normalde orada olmam yasaktı. Ama o kızı tanıyordum. İyi kalpli, hoş birisiydi.
Bir adamın kıza tokat attığını gördüm. Ne yapacağımı inanın bilemedim. Kızın bir banka hesabı varmış. Anne babasından da baya yüklü bir para kalmış. Kızı bu parayı vermesi için tehdit ediyorlardı. Kız bir süre reddedince biri silahını çekip 'Paranla cehenneme git,' diyerek onu vurdu.
Ben... O an çığlık atmaktan başka bir şey yapamadım. Ve tabii fark edildim. O an anladım ki bu devlet falan değil. Bir çete. Yıllarca masum insanları öldüren bir çete için çalışmışım."
YeJin derin bir nefes aldı. Benim de bir nefese ihtiyacım vardı.
Her şey çok fazlaydı.
"Sonradan anladım o milletvekillerinin rüşvetle geldiğini. Hepsi işin içindeydi. Bırakmak istedim. Kimseye söylemeyeceğimi söyledim ama inanmadılar. Ya beni ve tanıdığım herkesi yok edeceklerdi ya da onlarla beraber yoluma devam edecektim. Ayrıca isteseler beni anında hain gösterebilirlerdi. Benim ölümüm sorun değil ama sizin ölmeniz... Bunu yapamadım Jin." YeJin, Jin'in elini tuttu. Jin'de onun elini sıkıca kavradı.
"Bana bir teklif sundular. Daha çok zorunluluk. Her şey planlandığı gibi gidecekti. Ben yurtdışına eğitime gidecektim. Ama bir ceza olmalıydı. Bunu da beni öldürerek yaptılar. Sahte bir ölüm planladılar. Her şey tıkırında gitti. Beni bir süreliğine yurt dışına gönderdiler ama kısa sürdü. Beni kenara atamadılar çünkü yıllarca yanlarında çok şey öğrenmiştim. Dövüşmeyi, nişan almayı yani işime yarayacak her şeyi. Çünkü sanıyordum ki devletin adamıyım. Çok hırslıydım ve çok çalıştım. Ve bu başıma bela oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aklını Kaybetme [SeokJin]✅
Fanfiction"Dokunma fobisi olan bir kız, yani ben. Ölmüş ablasını baktığı her yerde gören birisi, Kim SeokJin. İkimizin ortak noktası; Bir akıl hastanesine gelmemiz. Görmemem gereken bazı şeyler ise bizi bir araya getirdi. Belki de görmem en iyisi. Böylece...