3 ✠

5.1K 574 53
                                    


Odamda oturmuş planı inceliyordum.

Evet burası güzel bir yerdi ama her gün aynı saatte kalkıp bu planı uygulayacak olmak beni üzüyordu. Yani neden her gün aynıydı ki? Evet, ufak tefek değişiklikler vardı ama gerçekten ufak tefek. Mesela Salı günü resim yapmak yerine o saatte spor salonunu kullanabilirdik. Vay be ne değişiklikti ama.

Odamın kapısı tıklandığında üstümü düzelttim "Girin,"

DoHee kafasını yavaşça içeri uzattı, ardından tüm bedeniyle içeri girdi. Yüzünde tatlı bir gülümsemeyle önce bana sonra elimdeki listeye baktı "Her günün aynı olması biraz can sıkıcı," diyerek listeyi gösterdi.

Benimle aynı fikirde olmasına sevinerek onayladım.

"Bu yüzden ben, yani bu hastanenin en iyi rehberi," kendini gösterip gülümsedi "Kurul ile konuştum ve biraz zorlamayla listenin bazı noktalarında kafamıza göre değişiklik yapabileceğiz."

Eğer sarılabilseydim, ona sarılırdım.

"Ama şimdi bazı şeyleri ve bu rehberlik işinin nasıl yürüdüğünü sana anlatayım." Dedi ve gelip yatağımın bir ucuna oturdu. Bana dokunmamaya özen gösteriyordu.

"Senin hakkında tüm bilgilere sahibim. Önce bunu bilmeni isterim. Rehberlik servisine gelirsek de her rehber en çok üç hastaya rehberlik eder. Şuan sadece sen ve şu dünkü oğlan var," konuyu o ukalaya getirdiğinde sesimi dışarı üfledim "İlk günden pek hoşlanmadın sanırım. Bizde kız dayanışması yaparız." Diyerek güldü. "Her neyse rehberlik servisine göre ben ikinizin rehberiyim ve size ben göz kulak olacağım. Her grup kendi kendine takılır. Tabii ki diğer gruplarla konuşabilirsiniz ama rehberlik saatlerinde sadece üçümüz olacağız. İş böyle yürüyor. İkiniz bana emanetsiniz."

Kafamla onaylamakla yetindim. Yani şuandan itibaren o ukala şey, ben ve DoHee hep bir arada olacaktık.

"Bugün başlangıç olarak üçümüzün bir araya gelip, tanışmasını istiyorum. Uygun mu?" DoHee bana bakıp gülümsedi.

Hayır! Değil. O ukala ile uygun değil.

"Tabii ki," içimde kopan halatla dışımdaki narin ben, bir değildik.

"Tamam, önce SeokJin ile konuşayım o sırada sen hazırlanabilirsin." Odadan çıkıp kapıyı ardından kapattı.

Oflayarak yerimden kalkıp üstümü düzelttim. Sabah giydiklerimle gayet rahattım. Odadan çıkıp boyuyla aynı egoya sahip çocuğun odasının önünde durdum.

İki dakika sonra odadan çıktıklarında SeokJin bana bakıp gülümsedi. Bense hiçbir tepki vermeden önüme döndüm. Asansöre binip bir tuşa bastı. Asansörden indiğimizde karşımıza büyük bir hol çıkmıştı.

DoHee asansörden inip ilerlemeye başladı. Tam karşımızda bir kapı vardı. Kapının önüne geldiğimizde otomatik olarak açıldı.

İçeri girdiğimizde kapılar arkamızdan tekrar hızla kapandı. Kendimi biraz rahatsız hissetmiştim. İçerisi uzun bir koridordan oluşuyordu. Koridorda karşılıklı olarak bir sürü kapı vardı. DoHee ilk kapıya gidip açtı ve içeri girmemizi bekledi.

İçerisi beyaz ve yeşil tonlarında dekore edilmiş. Duvarlara hayretle baktım. Duvarlar boydan boya bilgisayar ekranı gibi canlı resimle döşenmişti. Büyük bir orman resmi tüm duvarlarda 3D olarak görünüyordu. İçerisi beklediğimin aksine iç açıcı ve güzeldi. Odada dört tekli koltuk vardı. Ve hepsi kare küçük bir sehpanın çevresine yerleştirilmişti. DoHee eliyle koltukları işaret etti. Gidip rastgele birine oturdum. Sağımda kalan koltuğa SeokJin, karşımdakine ise DoHee oturdu.

Aklını Kaybetme [SeokJin]✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin