Gözüm hala odadaki manzaradaydı. Kimse kımıldamıyordu.
Jin birden YooJun'u yakasından bıraktı, YooJun sert bir şekilde yere düştüğünde gözüm üzerindeki kandaydı.
Ne olmuştu böyle?
"Siz... delirdiniz mi? Derdiniz ne?" Dedim sinirle.
Bir Jin'e bir YooJun'a baktım. Konuşmuyorlardı.
"Konuşsanıza!"
"Onu yine odamda yakaladım." İlk konuşan Jin olmuştu. Alayla yerdeki YooJun'u gösterdi "Bu sefer amacı odayı karıştırmak değildi."
Tekrar YooJun'a baktım. Jin onu fena dövmüştü. Hala yerde yatıyordu. Jin tekrar yakasından tutup yerden kaldırdı ve dizlerinin üzerine çöktürdü "Artık bazı şeyleri anlatma vakti geldi."
YooJun ufak bir kahkaha attı ama kahkası acıyla son buldu.
"Ablamın hayatta olduğunu biliyorum. Senin de buraya başka bir amaçla geldiğini biliyorum. Şimdi söyle, odama niye girdin?" dedi Jin YooJun'u sarsıp.
YooJun omuz silkti "Seni yaralayacaktım, emir böyle."
Şaşkınlıkla YooJun'a baktım.
"Kendi kazdığın kuyuya düşmek nasıl bir his peki?" Jin gülerek onu ittirdi. Dizlerinin üzerinde biraz sallandı ama Jin artık onu tutmuyordu.
"Anlat, buraya niye geldin?" Jin konuşmasına devam etti. Ben ise sanki konuk oyuncu gibi kenarda dikiliyordum. Ne söyleyeceğim ya da yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu.
"Söylemem." dedi YooJun.
"Ablam ile bağın var, buna eminiz." Jin gidip yatağının üstüne oturdu.
YooJun'un yüzünde garip bir gülümseme oluştu. Ama çok kısa süreliydi. O kadar kısaydı ki Jin bunu gördü mü bilmiyorum.
"Bu iş sizi aşar. Tek diyeceğim bu."
Jin ufak bir kahkaha attı "Seni de aşmış gibi görünüyor."
"Bu iş de tek kendini tehlikeye atmadın. Onu da tehlikeye attın," YooJun kafasıyla beni işaret etti "Kendinle beraber onu da ölüme sürüklüyorsun. Bu insanların şakası yok."
Jin ne ara yerinden kalkıp YooJun'a yumruk attı bilmiyorum ama tutmak için bir şey yapamıyordum. YooJun'dan önce kendimi düşündüğüm su götürmez bir gerçek.
"Bu iş deyip durma. İşin ne olduğunu söyle."
"Benden sır çıkmaz," dedi YooJun.
"Şuan zarardasın. Sana verilen emri yerine getiremediğin gibi ifşa oldun ve dayak yedin. Sahiplerin, her kimse, bu durumdan mutlu olurlar mı bilmem?" Jin'in konuşmasıyla YooJun'un yüz kasları gerildi "Düzgün konuş,"
"Yoksa ne? Beni sahiplerine şikayet mi edersin?"
YooJun derin bir nefes aldı ama yüzünden acı çektiği belli oluyordu "Eğer ablanı kurtarmak istiyorsan, benden başka şansın yok."
YooJun söylediği şeyle dikkatle ona baktım. Jin'de onu yakasından bırakmıştı "Ne demek istiyorsun?"
"Benden başka çareniz var mı? Ablanı kurtarmak istiyorsan tek yolu benim,"
Bu sefer araya ben girdim "Neden bunu yapasın? Onlar için çalışıyorsun."
"Bu iş biraz... karışık. Ama size sadece ben yardım edebilirim."
Jin'e baktım. Ne düşündüğü belli olmuyordu. O kadar çıkılmaz bir yola girmiştik ki. İşler her saniye daha ve daha karışıyordu.
Daha dakikalar önce YeJin ile konuşmuştum. Ve şuan ki durum bambaşkaydı. Kafamda hiçbir şeyi oturtamadığım gibi daha da karıştıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aklını Kaybetme [SeokJin]✅
Fanfiction"Dokunma fobisi olan bir kız, yani ben. Ölmüş ablasını baktığı her yerde gören birisi, Kim SeokJin. İkimizin ortak noktası; Bir akıl hastanesine gelmemiz. Görmemem gereken bazı şeyler ise bizi bir araya getirdi. Belki de görmem en iyisi. Böylece...