"Hara," duyduğum ses bana ninni gibi geliyordu. Gözlerim fazla ağırdı, açmak istemiyordum.
"Hara, iyi misin?" sesin sahibini tanıyordum. Bu sesi nerede olsam tanırım. Gözlerimi yavaşça araladım.
Hala evde, NamJoon'un evindeyim.
Neler olduğunu yavaşça hatırlamaya çalıştım. JungKook'u bulmuştuk, sonra kendimi kötü hissettiğim için YeJin ile birlikte eve gelmiştik. Sonrasında YeJin uyumam konusunda ısrar etmişti. Şimdi ise uyanmıştım ve karşımda şefkatle bakan bir Jin vardı.
"Kendini hala kötü hissediyor musun?" sorduğu soruyla yerimden doğruldum. Daha doğrusu çalıştım. Çok halsizdim, başım dönüyor ve hala midem bulanıyordu.
"Bilmiyorum," iyiyim gibi bir yalan söyleyemeyecektim. Çünkü çok daha kötü hissediyordum.
"Siz iyi misiniz? Her şey yolunda mı?" dedim konuyu benden uzaklaştırmak için. Şuan bu insanları kendimle meşgul edemezdim.
"Her şey yolunda. Kadınla buluştuk," Jin her şeyi kısaca anlattığında şok oldum. Demek Kilit denen adam Bayan Jeon'un babasıydı. JungKook için içimde bir burukluk oluştu.
"JungKook nerede?" dedim merakla. Onunla konuşmak istiyordum.
"İçeri de. Önlem amaçlı onu da getirdik."
Kafamla onaylayıp yerimden doğruldum.
"Biraz daha dinlemelisin," söylediğini yapmak istiyordum. Yatağa yatıp hiç çıkmamak.
"JungKook ile konuşmak istiyorum,"
Kaşlarını çattığını fark ettim "Nedenmiş o?"
Yüzümde ufak bir gülümseme oluştu. Nedense beni kıskandığını hissediyorum.
"Çünkü ona karşı üzgünüm ve konuşmak istiyorum."
Kafasını yukarı kaldırdı ve tavana baktı "Bence üzgün hissetme, konuşmanıza da gerek yok." diye geçiştirdi "Ya da bana söyle ben ileteyim. Aynen bu çok mantıklı, söyle hadi söylerim ben," kendi kendine ürettiği fikri hemen benimseyip kafasını bana çevirdi.
"Olmaz, benim konuşmam lazım." dedim gülümseyerek.
"O zaman elini tutayım?"
Ona anlamaz bakışlarla baktım. O da hemen dudaklarını birbirine kenetledi "Yani elini tutayım dediğim öyle elini değil, elden kastım şey mesela saçın," hızla saçmalarken bir kahkaha attım. O ise elini saçlarına geçirip iç çekti.
Ondan önce davranıp boşta duran, yatağa dayadığı elini tuttum. Şaşırıp bana döndü.
"Ben izin almam," dedim gülümseyerek. Baş ağrım ve midem
bulantım geçmişti. Garip biçimde kendimi iyi hissediyordum."Şimdi JungKook ile konuşmam lazım," ve yerimden doğruldum. Hala elimi bırakmıyordu. Ben odadan çıkarken de elime yapışmıştı.
"Bıraksana ya biri görecek," salona girerken elini itmeye çalıştım ama daha da yapıştı.
"Görsünler diye koala gibi yapıştım zaten," salona girdiğimiz de tüm gözler bize çevrildi.
Utancımdan kendimi alt komşunun evinde bulabilirdim.
"Çok şaşırdık gerçekten waow!" YooJun sahte bir şaşırma numarası yaptığında YeJin dirseğiyle karnına vurdu.
"Siz şimdi sevgili misiniz?" NamJoon'un sorusuyla kaşlarımı çattım. Gerçekten neydik? Bunu hiç konuşmamıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aklını Kaybetme [SeokJin]✅
Fanfiction"Dokunma fobisi olan bir kız, yani ben. Ölmüş ablasını baktığı her yerde gören birisi, Kim SeokJin. İkimizin ortak noktası; Bir akıl hastanesine gelmemiz. Görmemem gereken bazı şeyler ise bizi bir araya getirdi. Belki de görmem en iyisi. Böylece...