16 ✠ S

2.9K 451 40
                                    

Hayalet okuyuculara; Oy vermeyip, yorum yapmamanız çok çok kırıcı. Kötüyse bile fikrinizi belirtin, bende ona göre şekil vereyim.

Sabaha erken başlamıştım. Biraz yürüyüş yapmak iyi gelecekti. Üstümü değiştirip odadan çıktım. Etraf sessizdi. Dışarısı ise biraz serindi.

Yarım saat boyunca hastanenin etrafında dolanıp durdum. Annem olmasaydı buraya adım bile atmazdım. Zaten ne yaparsam, onu mutlu etmek için yapıyordum. Ablam öldüğünden beri attığım her adımda annemi düşündüm. Onu mutlu etmek, eski haline döndürmek istedim. Belki başardım da ama zaman zaman ben mutsuz oldum. Şuan burada olmak ise... İyi yönünden bakarsam belki de ablamın gerçekten yaşayıp, yaşamadığını öğrenemeyecektim.

Yerdeki bir taşı tekmeledim. Hara... Aklıma sürekli gelip duruyordu. Birkaç gün önce gece uyuyamayıp, kalktığımda camdan bakarken ablamın onun odasından çıktığını görmüştüm. Biran ona seslenmek istesem de tüm beyin fonksiyonlarım durmuştu. Ablam neden Hara'nın odasındaydı?

Ve o an aklıma gelen bir başka soru vardı; Hara'ya ne kadar güvenebilirim? Bu yüzden bekledim. Hara'nın gelip bana açıklama yapmasını bekledim ama öyle bir şey olmamıştı. Bu konuyu bana açmamıştı. Ablam ile aralarında ne gibi bir bağ olabilirdi ki? Günlerdir kendimi sorgulayıp duruyordum. YooJun'a güvenmiyordum ama ya Hara?

Güvenimi kırmıştı.

Kafamı sağa sola salladım, hala ne olduğunu bilmiyorum. Hara'yı boş yere suçlamanın bir mantığı yoktu. O sırada gözüme takılan şeyle olduğum yerde durdum. Ağacın altında dikilen Hara ve YooJun.

Sinirle onlara bakarken, yanlarına gidip YooJun'u pataklama hissini atmaya çalıştım. Sabahın bu saatinde, ikisi beraber burada ne yapıyorlardı?

YooJun kesinlikle bizim tarafımızda değildi ama Hara? Belki de biz diye bir şey yoktu. Hızla odama ilerledim. Ve tüm günümü Hara'dan kaçarak geçirdim.

Yüzüne baktığımda ne söyleyeceğimi bilemiyordum. Bana gelip de YooJun'un ona söylediklerini anlattığında bunun gerçek mi yoksa bir oyun mu olduğunu bile sorguladım.

Tüm gün Hara'dan uzaktayken aklımda bir plan kurguladım. Hara bu işin içindeyse odasında mutlaka bir ipucu olmalıydı. Etkinlik saatinin birinde lavaboya diye çıkıp Hara'nın odasına girdim.

Ama zamanlamam çok yanlıştı. Hizmetli kadının kapının önünden gelen telefonla konuşma sesleriyle olduğum yerde kaldım. Ani bir hareketle açık olan çekmecede en üstte duran müzik çalar kutusunu alıp, kapının arkasına geçtim.

Kadının beni görmemesi için olabildiğince duvarla bütünleşmeye çalışırken bir yandan lanet ediyordum.

Ve beklediğim şey olmadı. Kadın ani bir şekilde, kapının önünden gidince buraya girmeyeceğini anlamam kısa sürdü. Sadece kuruntu yapmıştım. Ama bu adrenalin yetmişti. Yavaşça kapıyı açıp odadan çıktım. Akşam geri gelecektim.

Akşam aşağı inip, görevliye müzik çaları verdim.

"Sanırım Go Hara'nın ama emin olmadığım için size getirdim," dedim gülerek. Görevli adam da gülümsedi "Biz haber veririz kendisine,"

Arkamı dönüp gideceğim sırada tekrar görevliye baktım "Benim bulduğumu söylemezseniz sevinirim, pek anlaşamayız da."

Görevli başıyla onayladığında, merdivenlere ilerleyip odama çıktım. Şimdi tek gereken şey görevlinin Hara'yı çağırmasıydı.

Planın işe yarayıp yaramayacağını kesinlikle bilmiyorum. Tek dileğim görevlinin müzik çaları kendisinin getirmemesi.

Hara odasından çıktığında aralık olan kapımdan ona bakıyordum. Kapıyı hızla kapatıp, geçmesini bekledim. Tekrar açtığımda ortada yoktu. Beklemeden ilerleyip odasına girdim. Beş dakika, sadece beş dakika bile yeterdi. Sabah biraz bakmıştım. Zaten odada pek bir şey yoktu.

İlk olarak yatağın üzerinde ki kıyafetleri karıştırdım. Bir şey yoktu. Odanın geri kalanını hızla taradım ama hiçbir şey yoktu.

Üç dört dakika sonra koridordan gelen ayak sesleriyle banyoya girdim. Hara olmaması için dua ederken odanın kapısı açıldı ve içeri biri girdi. Kesinlikle Hara'ydı. Odada boş boş dikildiğini fark ettim. Odaya birinin girdiğini anlamış olmalıydı. Hem ben neden saklanıyordum ki? Bugün içinde aldığım bilmem kaçıncı ani kararla banyodan çıktım.

"Sanırım saklanmanın bir manası yok." ben konuştuğumda sıçramıştı.

"Ne oluyor? Odamı mı karıştırdın ve neden banyoda saklanıyorsun?" merakla sorduğu sorulara karşılık ufak bir kahkaha attım.

Birden gelen sinirle kahkahamı durdurup ona baktım "Sanırım sorgulaması gereken kişi benim."

Bana anlamayan gözlerle bakıyordu. Ya gerçekten anlamıyordu ya da iyi rol yapıyordu.

Bir an için ya gerçekten bana yardım ediyorsa diye düşündüm. O zaman büyük bir halt yemiş olacaktım ama bir kere başlamıştım. Gerçeği öğrenmem lazımdı.

"Kim için çalışıyorsun Hara?"

"Ne diyorsun sen?"

"Kim için çalışıyorsun dedim? YooJun ile beraber çalışıyorsunuz değil mi?" YooJun'un adı geçtiğinde kızgınlığım kırgınlık ile karışmıştı. Kırgındım. Bana ihanet etme fikrine karşı kırgındım.

"Jin ben kimseyle çalışmıyorum, sadece sana yardım ediyorum." dedi hızla.

"Yalan söyleme," dedim sinirle "Ablamı senin odandan çıkıp giderken gördüm, o gece. Önce inanmak istemedim. Ama bu sabah YooJun ile konuştuğunuzu gördüm. Ablamın başına gelenler ile ilgin ne?"

Kocaman gözlerle bana bakıyordu.

"Jin bunlar... çok saçma. O gece ablan, evet bu odaya geldi. Ama konuştuğumuz şey çok farklıydı ve bu sabah YooJun ile tesadüfen karşılaştık. İnan hiçbir şey bilmiyorum." yaptığı açıklamaya daha da sinirlenmiştim. Çok mantıksızdı. Ablam neden onu görmeye gelsin ki?

"Yalan söyleme!" şimdi sesim biraz daha yüksekti ama bağırmıyordum "Onlar için çalışıyorsun. Başından beri beni nasılda kandırdın ama."

Kandırılmıştım. Ve bunun Hara tarafından olması daha da kırmıştı.

Kafasını sağa sola salladı "Saçmalıyorsun."

"Beni daha fazla sınama Hara. Kim olduğunu söyle."

"Jin sana söyledim. O gece ablan buraya geldi. YooJun'dan uzak durmamız gerektiğini, aslında gelmek istediğini ama onu tuttuklarını söy-"

"Sus. Yalandan nefret ediyorum." dedim hızla.

"Yalan söylemiyorum. YooJun'u tanımıyorum... Jin bu şekilde devam edersen yardım çağıracağım. Beni korkutuyorsun." Beni tehdit etmesi mümkünmüş gibi daha da sinirlenmeme sebep olmuştu. Ufak bir kahkaha attım.

Ve ardından muhtemelen hayatım boyunca pişmanlık duyacağım o sözler ağzımdan çıktı "Sen daha sesini çıkaramadan seni bayıltabilirim. Sadece elini tutmam bile yeterli."

Sözler ağzımdan çıktığı anda bedenimi ele geçiren pişmanlık dalgasını hissettim. Ne olursa olsun bunu söylememeliydim.

Kendimden nefret etmeye başlarken duruşumu bozmadan Hara'ya bakmaya devam ettim.

X X X

Önce taaaa 12.bölümden itibaren Jin'in ağzından yazdım sonra aşırı sıkıldım ve tüm bölümü silip sadece o günün sabahından almaya karar verdim böyle daha iyi oldu biraz hatta baya sıkıcı bir bölümdü ama bazı şeyleri de anlamanız gerekiyordu :'(

Mesela Jin'in böyle düşünmesi normal mi yoksa fazla mı abarttı Hara'dan şüphelenmekle?

Ve bir iki bölüm önce belirtmiştim Jin'in başka bir sorunu daha var. Minik ipucu; psikolojik. Bu bölümde biraz belli etti aslında :')

Aklını Kaybetme [SeokJin]✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin