17. Bölüm

4.4K 284 10
                                    

Hayır demek istiyordu. Öyle değil , bu dediklerin yanlış demek istiyordu ama Azra öyle bir konuşuyordu ki nefes bile alamıyordu Barlas.

Titreyen ellerinden kayıp giden kızın arkasında kaldı.

Azra ise neden kaçtığını bilemeyerek hızla atmıştı adımını. Barlas’ın bitik halini görmek de ona daha fazla bakıp acısına acı eklemek de istemiyordu.
Onun ‘’ Azra!’’ diye bağıran sesine aldırmadan bir adım daha attı. Karşıya geçip minibüse binecekti. Tek yapması gereken buydu ve buna odaklanmıştı. Bir an önce uzaklaşmalıydı.

İkinci adımı attığında sırtından iten güçle ileri savruldu. Ardından büyük bir gürültü koptu arkasında. Ayakları yere sabitlenip durduğunda öylece kalakaldı. Ne arkasını dönüp bakabiliyordu ne de devam edip karşıya geçebiliyordu. Geçen arabaların durduğunu farketti. Açılıp kapanan kapıların seslerini ve konuşulanları duydu. Dönüp bakamadı ama. Barlas’ın sesi yoktu çünkü. Az önce ona seslenen adam birden susmuştu.

Omzuna çarpan bir adam sayesinde üstündeki şoku atlatarak arkasına döndü. Olduğu yerin epey ilerisine toplanmıştı herkes. Arabanın camı paramparça olmuş , yerlere saçılmıştı. Gözlerini onlardan alarak kalabalığa doğru koştu. Önündeki iki kişiyi aştığında ise ciğerlerinden kopan bir acıyla bağırdı.

‘’ Barlas!’’



Restoranın bulunduğu caddede her zamanki yoğunluk vardı ve genç kız öyle bir anda yola atlamıştı ki Barlas düşünmeden peşinden koşmuştu. Ona seslenmişti de , ama durmamıştı Azra. Hızla gelen arabayı gördüğünde arkasından koşmak için düşünmemişti bile. Son anda yetişip Azra’yı ileri atabilmişti. Parmak uçlarına değmişti saçları ve hemen o saniye vücuduna çarpan kuvvetle ayakları yerden kesilmişti.
Sıcaklık hissediyordu. Bacaklarında ve göğsünde tahammül edemeyeceği bir sıcaklık vardı. Ama en çok da parmak uçları karıncalanıyordu. Sevdiği kadının saçlarına son kez dokunabilmiş olan şanslı parmak uçları.

Yüz üstü yere kapaklanmıştı. Azra vardı aklında. Onu görebilmek için gözlerini açmayı denedi ama kafasından akan kan ona engel olmuştu. Sevdiğini son kez görebilmeliydi. Onu gerçekten sevdiğini , bu olanların nedenlerini söyleyebilmeliydi. Ama yapamadı. Bedeni sıtmaya tutunmuş gibi titrerken gözlerini kapadı.

Ciğerlerinde kalan son havayı da üfledikten sonra zifiri bir karanlığa sürüklendi.

‘’ Oğlum!’’ diye kükreyen bir ses duydu Azra.

Gerçekten de kükremişti sanki yaşlı adam. Kalabalığı yara yara ilerlemişti Barlas’ın yanına. Azra’yı görmeden oğlunun üstüne kapanmıştı. Genç kız hemen yanı başındaydı Barlas’ın. Cansız gibi duran elini tutmuş bilinçsizce ağlıyordu. Bir de dua ediyordu içinden.

‘’ Allah’ım alma onu benden.’’

Onsuz yaşayamazdı sanki. O giderse Azra da gider gibi. Az önce giden kendi değilmiş gibi. Ama bu başkaydı işte. Aynı gökyüzünün altında olmak bile yeterdi Azra’ya. O öyle sevmişti Barlas’ı. Varsın uzakta olsun ama mutlu olsun , ama yaşasın. Ölmesin.
Ölmek aklına gelince farkında olmadan sıktı genç adamın elini.

‘’ Sakın ölme!’’ diye bağırdı faydası olacakmış gibi.

‘’ Ölürsen ben de ölürüm. Ölürsen ben de ölürüm.’’

Belki iki , belki de iki yüz kere tekrarladı aynı cümleyi. Sağlık görevlileri gelip onları uzaklaştırdığında bile yerde oturmaya devam ediyordu.

Önce sırt üstü çevirdiler Barlas’ı. Sonra gömleğini yırtarak göğsünü açtılar. Anlamadığı bir şeyler yapılırken görevlinin ‘’ Kalbi durdu.’’ Dediğini duydu.

YETİM (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin