Selamun aleyküm dostlar. Minik bir geçiş bölümü ile geldim. Uzun aranın sebebi tahmin edersiniz ki vizelerdi. Dersler de ağır olunca kafa kaldıracak vakit olmuyor malumunuz. Çok şükür bittiler ama bir ay sonra da finaller var :( Bıkmadım desem yalan olur. Neyse çok konuşmadan sizleri bölüm ile başbaşa bırakayım. Fırsat buldukça yenilerini ekleyeceğim inşallah.
Oy ve yorum yapmayı unutmayın.
Takip etmek isteyenler için instagram adresim : sevvalcevahir
Okuyan gözlerinizden öpüyorum. Allah'a emanet..
Saatler hiç acelesi yokmuş gibi ağır ağır akıyordu. Azra herkesten uzak bir köşede , ağlamaktan yüzü gözü şişmiş bir vaziyette dua ediyordu. Yarım saat önce ev arkadaşları aramış ve onlara durumu anlatmıştı. Gelmelerini dört gözle bekliyordu çünkü birine sarılıp ağlamaya , birinin sırtını sıvazlayıp teselli etmesine ihtiyacı vardı.
Duyduğu kadarıyla Barlas'ın annesi kaza haberini alır almaz fenalaşmış , kendine gelince de ilk uçakla yola çıkmıştı. Eli kulağındaydı gelmesinin. Azra içten içe korkmuyor değildi. Mehmet Ağa yüzünden Barlas'tan gelecek habere bile uzak kalıyorken bir de annesi geldi mi tam olacaktı. Belki kadın kazanın nasıl olduğunu öğrenince onu oradan kovardı da..
Önünden koşar adım geçen genç adama takıldı gözleri. Mehmet Ağa'nın yanında durup elini öpen adam Barlas ile aynı yaşlarda görünüyordu. Beyaz gömleğinin altına gri , kumaş pantolon giymişti. Resmi bir duruşu olsa da gömleğinin kıvırdığı kolları spor bir hava da katmıştı. İkilinin harareti bir şekilde konuşması ve adamın saçlarının sıvazlamasından konuyu hemen anladı. Adamın bir an kendine dönen bakışlarından orada durmuş alık alık onlara baktığını farketti. Hemen önüne döndüğünde Emine ve Zeliha'nın koşar adımlarla kendisine doğru geldiğini gördü.
Onları görünce içindeki ağlama isteği tavan yapmıştı. Kendisini saran kollara teslim olup içli içli ağlamaya başladı.
Kızlar bir yandan saçlarını okşuyor bir yandan da sakinleştirici sözler söylüyorlardı ama kim duyuyordu ki onları? Azra'nın kalbinin sesi hepsini geride bırakıyordu.
'' Ona bir şey olursa ben yaşayamam.''
Hıçkırıkları birbirine karışırken Mehmet Ağa'nın az ötede kötü kötü ona baktığını gördü. Yaşlı adam telefondaki kişiye bir şey demeden kapatıp cebine atmış ve fırtına gibi esip yanına gelmişti. Azra daha ne olduğunu anlayamadan yaşlı adamın hiddetine maruz kaldı.
'' Sen kimsin ulan benim oğlumun canına kast ediyorsun? Defol buradan! Bir de gelmiş zırlıyor yüzsüz! Benim oğlum senin yüzünden canıyla cebelleşiyor, defol git gözüm görmesin seni!''
Mehmet Ağa kolundan tutmuş silkelerken Azra'nın diyebilecek hiçbir şeyi yoktu. Tutulup kalmıştı sanki.
Az önce gelen gelen adam ikisinin arasına girdiğinde o da arkadaşlarının kollarına geri dönmüştü. Kızlar onu alıp kantine indirirken de , bir sandalyeye oturtup çay verirken de kendinde değildi.
Emine ve Zeliha korkulu gözlerle yüzüne bakarken '' Haklı.'' Dedi.
'' Barlas benim için kendini arabanın önüne attı. Ben onu dinlemedim , konuşmasına izin bile vermedim. Ben onu haketmiyorum. ''
'' Kuzum saçmalama , şimdi kendini kötü hissettiğin için böyle söylüyorsun. Barlas kendine geldiğinde sana bu sözlerin yüzünden çok kızacak.''
'' Barlas uyandığında beni görmek istemeyecek.''
Tam Emine ağzını açıp bir şeyler diyecekken az önceki adam teklifsizce gelip masalarına oturmuştu.
'' Arkadaşına katılıyorum , Barlas uyandığında sana çok kızacak Azra.''
Azra anlam veremez gibi yüzüne baktığında elini uzatarak '' Ben Ali , onun en yakın dostuyum.'' Diyerek kendini tanıttı.
Azra uzatılan eli varla yok arası sıkıp adama bakmaya devam etti. Ali de kızın özlerindeki soru işaretlerini cevapsız bırakmayarak konuşmaya devam etti.
'' Az çok duydum neler olduğunu. Barlas böyledir işte , kendinden önce sevdiklerini düşünür. Bu dünyada en sevdiği kişi de sen olduğuna göre canını vermekten çekinmemiştir. Allah korusun , tabi ki ona bir şey olmayacak. Ama sende böyle sözler etmeyi bırakmalısın. Seni tanıdığı gönden beri çok değişti o Azra. Senin aşkın içine düştü düşeli hem dünyanın en mutlu insanı hem de en kederli adamıydı. İlk zamanlar sana asla açılmamayı , aşkını içine gömmeyi düşünüyordu. Ama biliyor musun , o omuzlarına yüklenen emanetlerinin yükünden dolayı bir kez bile kendi hayatını yaşamadı. Tek bir kadını sevmeyi geç kimseden hoşlanmadı bile. Sırf Züleyha yenge ve Aslan için. Seni sevmek onun için çok yeni , çok heyecan verici bir durumdu. Kaçmak istedi ama onu biz yüreklendirdik. Arkadaşımın ömrünü başkaları için çürütmesine gönlüm razı olmadı. Sonra sende sevdin onu , işte o zaman Barlas yaşadığını anladı. Her an aklındaydı sana geçmişi anlatmak ama seni kaybetmekten korktu. Ellerinden kaçıp gidersin diye her gün erteledi seninle konuşmayı. Sonunda da olan oldu işte. Hem de tüm planları , hazırlıkları bozarak. Yani demem o ki Azra , Barlas uyandığında ona böyle szler etme lütfen. Sana kal demek benim haddime değil ama onu seviyorsan bu dediklerimi bir düşün. Sen onu bırakmadığın sürece o seni bırakmaz. Canından geçer ama senden geçmez. Bunları bir abinin sözleri gibi kabul et kardeşim. ''
Azra her cümlede daha da çok ezilmişti. Gözlerini onaylarcasına kapattığında iki iri gözyaşı yanaklarından aşağı yuvarlandı. Ağrıyan başını geriye doğru yasladığında Ali'nin telefonu çalmıştı. Genç adam telefonla konuşup masadan kalktığında '' Sultan anne gelmiş.'' Dedi.
Azra ve kızlar o kim der gibi baktıklarında '' Barlas'ın annesi. '' diyerek açıkladı. Azra onun da Mehmet Ağa gibi tepki göstereceğini bildiği için korkuyla yerine sindi. Bilmediği şey ise Sultan Hanım'ın oğlunu sevdasında sonuna kadar desteklediğiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YETİM (Ara Verildi)
RomantizmKendini açıklamak için en doğru cümleleri ararken ne kadar zaman kaybettiğinin farkında değildi. Kendisine bakan bu ürkek gözler , aşık olduğu kadının ondan en azından bir cümle de olsa bir şeyler söylemesini istiyordu. En sonunda adamın herhangi bi...