21. Bölüm

4.9K 369 31
                                    


Geceyi Sultan Hanım ve Mehmet Ağa Ali'nin ayarladığı bir bekleme odasında geçirdiler. Züleyha ve oğlu ise eve geçmişti. Ama Azra'yı oradan ayrılması için kimse ikna edememişti.

Hastane koridorunda , rahatsız bir bankta oturmuş öylece karşı duvarı izliyordu. O eve gitmeyi kabul etmediği için Emine de onunla kalmak istemişti. Zeliha ise ertesi gün işe gitmek zorunda olduğu için yanlarından ayrılmıştı.

Barlas'ın arkadaşı Ali de onlarla birlikteydi. Karşı bankta kafasını duvara yaslamış yarı uykudu bir halde bekliyordu. Emine de uyudu uyuyacak bir haldeydi ama Azra'nın gözleri kapanacak gibi değildi.

Aldığı nefes canına yetmiyordu sanki. Her ne kadar kızgın ve kırgın olsa da Barlas'ın ağrılar içinde olduğunu bildikçe kendi canı da acıyordu. Onun tırnağına zarar gelsin istemezdi ki Azra. Ayrı bile olsalar mutlu olmasını isterdi. Oysa ki Barlas onu korumak için atlamıştı arabanın önüne. Azra için canını göz ardı etmişti. Yalan söylemişti evet ama Azra biliyordu ki Barlas'ın sevgisi gerçekti. İlk anda gözü hiçbir şey görmemişti ama işin aslını öğrenince Barlas'ın sevgisine duyduğu kısa süreli şüphe sona ermişti. Barlas sadece hata yapmıştı. Evli olduğunu söylememesi elbette ki hataydı ama sevgisi yalan değildi en azından.

O da anne babası gibi terk etmeyecekti Azra'yı. Sadece doğru zamanı ayarlayamamıştı.

Gözleri duvardaki saate iliştiğinde saatin sabah altıya geldiğini gördü. Emine kıvrılıp uyumuştu , Ali de uyuyor gibi görünüyordu. Sessizce yerinden kalkıp lavaboya ilerledi. İçeri girip kapıyı kapattığında yorgunlukla omuzlarını saldı. Aynada gördüğü kişinin dün sabah evden çıkan Azra ile en ufak alakası yoktu.

Göz kapakları şişmiş , yüzünün rengi solmuştu. Ondan da ötesi yaşam neşesi tükenmişti. Barlas uyanıp , gülümseyene kadar da geri gelmeyecekti.

Musluktan akan soğuk suyu birkaç kez yüzüne çarptı. Biraz olsun ayılmasını sağlamıştı. Ellerini peçeteyle kuruladıktan sonra saçlarını yeniden topladı. Üstüne başına çeki düzen verdikten sonra lavabodan çıktı. Koridora geri döndüğünde doktor ve birkaç hemşireyle karşılaştı.

O anda içine kesif bir acı çökmüştü. Koşar adımlarla onlara doğru ilerledi. Ali de uyanmış , doktorla konuşuyordu. Kötü bir şey olmasından korkarak yanarına gitti. Gözlerinde akmayı bekleyen damlalar birikmişti. Doktor Ali'ye gülümsedikten sonra yanlarından ayrıldı.

'' Ne oldu? '' diye sordu Azra.

Bir yandan da kötü bir şey duymamak için içinden dua ediyordu.

'' Kritik durumu atlatmış , yoğun bakımdan çıkardılar az önce normal odaya alındı. Öğlene doğru da uyandırmayı düşünüyorlar. Yani şükür ki korkulacak bir şey kalmadı.''

Ali gülümseyerek genç kızın omzuna dokundu. Yaşadığı travmanın farkındaydı ve duyacağı en ufak kötü haberde dağılacağını biliyordu.

Azra gözlerinden akan yaşlara inat gülümseyerek ellerini yüzüne kapattı.

'' Allah'ım çok şükür , çok şükür..''

Emine de yüzünü gözünü ovuşturarak yanlarına geldiğinde Ali kızlara bakarak '' Haydi kafeteryaya inelim de karnımızı doyuralım , bugün burası ana baba günü gibi olacak.'' Dedi.

Kızlar anlam veremeseler de Azra Barlas'ın odasının önünden ayrılmak istemiyordu.

'' Siz inin , ben aç değilim.'' Dediğinde Ali yalandan kaşlarını çattı.

YETİM (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin