13. Bölüm

5.6K 360 25
                                    



Artık her hafta sonunu beraber geçirmeye başlamışlardı. Azra on sekiz senedir yaşadığı ama neredeyse hiçbir yerini görmediği bu koca şehri Barlas'la keşfetmekten son derece memnundu. Hem onun yanındayken kendini dünyanın en güvenli bölgesindeymiş gibi hissediyordu.

Barlas çoğunlukla elini tutuyor bazen de kolunu omzuna atarak yürümeyi tercih ediyordu. İkisi de aralarındaki bu tatlı yakınlıktan memnunlardı. Azra'ya sorulsa sevgililerdi ama aynı soru Barlas'a sorulsa o kesinlikle çok daha derin hislerden bahsederdi.

Azra'nın tecrübesiz ve hayata karşı bu derece cahil olması kötü bir durum olsa da Barlas ona bir şeyler öğretmeyi seviyordu. Onuna her yaptığının onun için ilk defa olmasını seviyordu. Hele de en basit şeylere bile şaşırması ve küçücük şeylerden mutlu olması yok mu , işte buna bayılıyordu.

Bir ayı geçkin süredir üzerinde çalıştığı şeyi neredeyse sonunda tamamlamıştı. Azra'nın vereceği tepkiyi bilse de yine de çok heyecanlıydı. Hayatında ilk defa böyle bir şey yapıyordu ve karşısındaki kişi de aşık olduğu kadındı.

Onun gözlerinde göreceği küçücük bir mutluluk kırıntısı bile Barlas'a günlerce yeterdi. Restorandan biraz uzak kalmak zorunda kalmıştı ama Cengi beyin rahatsız edici varlığının da bir faydasını görmüş oluyordu en azından. O adamın kendisi yokken çalışanları zorladığını ve gereksiz bir titizlik gösterdiğini bilse ve bunu onaylamasa da her şeyin yolunda gittiğinden de emindi en azından.

Babasıyla yaptığı konuşmadan sonra Cengiz bey biraz daha az özüne batmaya başlamıştı. Elbette ki her şeyin aynı olduğunun farkındaydı , sadece artık Barlas'a belli etmiyordu.

Yanında çalışanların ezilmesine göz yumacak biri değildi o yüzdendi babasına karşı gelişi. Karşı gelmiş de sayılmazdı ama rahatsız olduğunu bilmesi de yeterliydi şimdilik.

Restoranın merdivenleri hızlı adımlarla tırmandıktan sonra yüzünde ufak bir gülümsemeyle içeri girdi. Azra'yı en son üç saat önce görmüştü ve kesinlikle çok özlemişti. İçeri girdiği ilk anda gözleri genç kızı buldu. Cam kenarındaki bir masadan sipariş alıyordu. Öyle duru bir güzelliği vardı ki , Barlas ona baktığında içinin huzurla dolduğunu hissediyordu.

Sonra gözleri masadakilere takıldı. İki küçük çocuk , anne ve baba. Olduğu yerde durarak Azra'ya baktı yeniden. Kendini o masada oturan adamın yerine koydu. Azra'ya benzeyen çocuklar hayal etti. İki kızları olabilirdi mesela. Gözleri Azra gibi ela olan , saçlarını iki tane toplamalıydı küçük olan. Kahkülleri gözlerine dökülmeliydi mesela. Ablasına laf yetiştirmeliydi tam anlaşılmayan kelimeleriyle. Büyük olan ise sessiz sakin olmalıydı. Azra kızının saçlarını örmeliydi hergün.Ya da bir tanesi oğlan olmalıydı. Babasını örnek alan , babası gibi görünmeye çalışan. Ve işten her döndüğünde boynuna dolanan kollar onu beklemeliydi huzur kokan evinde. Evi yuva olmalıydı Azra'nın gelişiyle.

Azra siparişleri aldıktan sonra arkasını dönüp gitmişti. Barlas da daha fazla oyalanmayarak odasına çıktı. Aynı zamanda telefonunu cebinden çıkarıp Cengiz beye odasına gelmesini söylemişti.

Daha sandalyesine yeni oturmuştu ki kapısı çalındı. Cengiz bey seri adımlarla içeri girdikten sonra masanın önünde durmuştu.

Barlas eliyle sandalyeleri işaret ederek '' Buyrun oturun.'' Dedi.

'' Uzun süredir burayla çok fazla ilgilenemedim. Her şeyin yolunda gittiğini biliyorum ama bir sıkıntı ya da herhangi bir şey var mı diye size sormak istedim.''

Cengiz bey kaşlarını hafifçe kaldırdıktan sonra gülümsedi. Bu çocuk neyin kafasını yaşıyor diye düşünüyordu. Sadece sabahları o kızı getirip akşamları evine götürmekle restoran işlettiğini falan mı sanıyordu acaba. Kendisi olmasa burası bir hafta bile işlemezdi.

'' Elbette ki hiçbir sıkıntı yok. Biliyorsunuz , ben buradayken bir problem olması mümkün bile değil.''

Barlas yalandan gülerek kafasını salladı.

'' Siz buradasınız diye bu kadar rahatım zaten. Benden habersiz kimseyi işten çıkartmazsanız ve kimseyi işe almazsanız sizden iyisi yok aslında.''

'' Ben işimi yapıyorum Barlas bey. Maalesef hatır gönül düşünecek olursak burada kimseyi memnun edemeyiz.''

Barlas kaşlarını çattı.

'' Bildiğim kadarıyla Azra'nın işle ilgili bir sorunu yok. Kaç yıllık elemanlarımızla aynı performansı sergiliyor.''

Cengiz bey sinsice gülümsedi. Barlas bilmiyordu ama babasını Azra'ya karşı öyle bilemişti ki.

'' Neden Azra'yı örnek verdiniz ?''

'' Çünkü en son onu işten çıkartmıştınız , kendi kafanıza göre.''

Tabi ki de bu adama mağlup olacak değildi. Cengiz atak yapamayınca bozulmuştu. Bunu kızaran yüzünden ve incecik olan dudaklarından anlayabiliyordu. Bu adama deyimi yerindeyse gıcık oluyordu. Ona sabretmek zorunda olmak canını sıkmaya başlamıştı artık. Bu adam yüzünden yaşadığı ilişkiyi bile gizlemek zorunda kalıyordu. Sevdiğine yakın olmak istese de bunun anında babasına uçacağını biliyordu. O yüzden restorandayken Azra ile tek kelime bile etmiyordu.

'' Demem o ki Cengiz bey , işinizi iyi yapmanız bizim karımızadır. Ama siz de biliyorsunuz ki babam artık elini buradan çekti. Artık ben varım , siz de bir şeyleri babama değil bana söylemelisiniz. Urfa'daki adamın size pek bir faydası olmaz diye düşünüyorum.''

Cengiz kafasını salladıktan sonra ayağa kalktı. Odadan çıkarken aklında tek bir şey vardı.

''Urfa'daki adamın bize pek bir faydası olmaz ama size çok zararı olur Barlas bey..''


Ramazan bayramımız mübarek olsun. Herkese şeker gibi bir bayram olması dileğiyle.

Bölüm azıcık geç kaldı ama biliyorsunuz büte kalmıştım. Biraz ona çalıştım bir de oruçlu oruçlu bir gün içinde gittim sınava girip geri geldim. Canım çıktı sıcaktan. Sonra da bayram temizliği falan  biliyorsunuz Türk kızının dramı işte :)

Neyse , iyi okumalar dilerim tez vakitte görüşmek dileğiyle. 

Dualarınızda beni eksik etmeyin..

Kullananlar beri gelsin , kişisel instagram hesabım : sevvalcevahir 

YETİM (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin