15'Değişim Uğultuları

3K 170 120
                                    

Gözlerim aralandığında istemsizce titredim.Yine o duvarlarla konuştuğum evde uyandığımı sandım bir iki dakikalığına.Sanki yine kalkıp boş boş kapıya bakıp annemin sesini duymayı bekleyecek,duyamayınca ağlayacaktım.

Tavana bakarken birkaç kez daha gözlerimi kırpıştırdım.Başımı yavaşça yanıma çevirdiğimde ilk kez bu kadar güvende hissettim.Her zaman sert görünmeye çalışan o kusursuz yüzü,şimdi bir bebekten farksız gözüküyordu.Kirpikleri,uyurken istemsizce büzülen dudakları...Tam anlamıyla kusursuzdu.Parmaklarımı kirpiklerine götürdüğümde anlamsız mırıltılar çıkardı.Yavaşça aralanan gözleri beni bulduğunda gülümsedi.Şu halini hafızama öyle bir kazımalıydım ki,eğer bir rüyadaysam ömür boyu unutmamam gerekirdi.

Koltukta sıkışık bir şekilde uyuyakaldığımız için her yerim ağrıyordu ama ilk kez bu kadar mutlu hissediyordum.Onunla uyuduğum o birkaç saat bana yıllarca uyumuşum gibi hissettirmişti.Doğum günümün sabahına,gözlerimi böyle açmak sanırım isteyeceğim en güzel şeylerdendi.

Tamamen gözlerini açıp yüzümü icelemeye başladığında gülümsedim.Parmaklarını, beceriksizce kesmiş olduğum kahküllerimde gezdirdi.

"Nasıl güzelsin..." dedi mırıldanırcasına.

"Okula gitmemiz lazım." dedim hala sarhoş gibi sırıtırken.

"O kadar üzgün değilim aslında.Annemin yokluğunu aratmıyorsun."

Şakayla karışık söylese de, belliydi işte.Annesine veda etmişti ve hala bunun yükünü taşıyordu.Yaşayan birini zihninde öldürmüştü.İşte bunu ölüm meleği dahi başaramazdı.

Yavaşça doğrulup koltuktan kalktım.Kapısı açık mutfağa baktım.

"Efsane gelmedi mi acaba?"

Olumsuz anlamda başını salladı.

"Sanmıyorum.Mine'nin yanındadır o şimdi.Okula da beraber gelirler.E malum Haluk Buluter'in kızı,o.Özel arabalarına kavuşmuşlardır."

Huzursuzca boynumu ovaladım.Gerçekten her yerim tutulmuştu.Bir daha küçücük kanepede iki kişi uyumayı denememeliydik.

"Bugün benim doğum günüm!" dedim heyecanla bir anda güncelleme gelmiş gibi.Güldü ve bir çocukmuşum gibi saçımı okşadı.

"Demek kelebek,kozasından bugün çıktı.Ah,kanatların nasıl da tecrübesiz."

Yaptığı benzetmeye sırıtarak göz devirdim.Uyanınca normalden daha tatlı gözüküyordu.Biraz daha bakarsam 'yaaaa Allah'ım sen neler yaratıyosuuun!' diye kendimi ordan oraya atabilirdim.Bu yüzden hızla kalktım.

"Acaba kahvaltı mı etsek?Şöyle hani hiç ikimiz kahvaltı etmedik.Yani ettik tabi ama beraber,böyle..."

"Baş başa diyorsun?" diye tamamladı cümlemi.Ona baktığımda sırıttı.Titrek bir nefes verirken gülümsedim.

"Pekala,yapalım bakalım." dedi ve üzerindeki ince battaniyeyi sıyırıp ayağı kalktı.

Arkamdan gelmesini umarak mutfağa ilerledim.Mutfak ilk defa toplu duruyordu.Evde olmadığım bir gün içinde bile farketmişti.Sanırım mutfağı sadece ben bu kadar dağıtıyordum.

Dağılan saçlarımı bir elimle düzene sokmaya çalışırken buzdolabını açtım.Boş boş baktım bir süre.Daha sonra uzanıp süt kutusunu aldım.

"Yanlış seçim!"

Savaş'ın sesi ile arkama döndüm.Tezgahta parmaklarını gezdirip köşedeki domates ile oynamaya başladı.

"Baş başa kahvaltılarda süt ve mısır gevreği romantik olur mu sanıyorsun Açelya?" dedi domatesi havaya atıp tutarken.

Dudak büzdüm."Sanırım anlamıyorum böyle şeylerden."
Mutfak masasının sandalyesini çekip oturdum.

Sevsene Beni Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin