17'Siyah Öpücük

3.2K 179 141
                                    

Merhaba kelebeklerim!Ben geldimm.Bir okurumun eleştirisi dahilinde bu aile dramı olayını biraz azaltmam gerektiğine karar verdim.Yapmaya çalıştığım birbirlerinin acılarını görmelerini sağlamaktı.Bu iki kırık karakterin, hislerini umarım size istediğim şekilde aktarabilmişimdir.Artık aile dramı sahneleri son buldu.Yeterince aktardığımı düşünüyorum.Bir de sizi sıkmış olma ihtimalimden korktum.Yorumları düşünüp düşünüp, zıplayarak gezen ben ; iki gündür acaba sıkıldılar mı diye düşünmekten kafayı yedim.O yüzden azaltıyorum ve kitabın aşk tarafında daha çok ağırlık veriyorum artık.Yeni bölümler, güzel bölümler devam ediyor.Hazır mıyız?

İyi okumalar kelebeklerim,sizleri seviyorum,yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.Bu beni öyle mutlu ediyor ki...Tek bir okur yorumunda bile gidip kitabı baştan sona okuyup 'kesin burayı çok beğendi' diye kendi kendime tepkilerinizi düşünüp seviniyorum.Hayalime ortak olan herkese kocaman sevgilerimi yolluyorum.Bu kitabın ömrü uzun olacak.Hep yanımda olun,olur mu?İstediğiniz zaman bana kitapla ilgili fikirlerinizi,önerilerinizi,hislerinizi yazabilirsiniz.Hatta dertlerinizi anlatsanız bile dinlerim.İstediğiniz zaman burdayım unutmayın, olur mu? Minnettarım size.❤

Bölüm Şarkısı
Don't Push Me

●•●●•●•●●•●●•●•●●••●•●•●•●•●•●•●•●•

"Ve kelebek, kendini denizin derin sularına bırakır." diye mırıldandım elimdeki kağıdı usulca yere bırakırken.

Birkaç saat önce kalbimi delecek gibi hissettiren sözleri bu sefer sanki yara bandı gibi sarıyordu.Ama unuttuğu birşey vardı.Yara bandı sadece yarayı gizlerdi.Onu iyileştirmezdi.

Parmaklarımı cam fanustaki kelebeğin üzerinde gezdirdim.Su artık iyice siyahlaşmıştı.Kelebeğin kanatlarındaki boya damla damla suya akıyordu.

"Sana çok benzediğini düşündüm."

Bakışlarım onu bulduğunda gözlerimi kırpıştırdım.Ağlamamalıydım, ya da gülümsememeliydim.Ona bakarken her ikisini de yapmak istemem aptalcaydı.Hem ağlamamak için dudaklarımı ısırıyor,hem de o güzel yüzüne bakarken dudaklarım kıvrılmasın diye uğraşıyordum.

"Söz vermiştin." dedi bahçenin duvarına sırtını yaslarken.Lacivert bir kazak vardı üzerinde.Siyah pantolonu ve siyah ayakkabılarıyla yine çok şıktı.Gerçi ne giyerse giysin gözlerine baktığımda yine ne kadar şık olduğunu düşünürdüm.O kahverengi gözleri,deniz etkisi yaratmaktan asla geri durmazdı,biliyordum.

"Ağlamayacaktın." diye hatırlattı tekrar.Evet söz vermiştim.Birdaha gözlerimi dolu görmeyecekti.Ya da canım yandığında onunla paylaşacaktım,içimdeki ateşi.

"Sözümü sen bozdun.Senin ortaya çıkardığın bir ateş sadece beni yakar Savaş.Sen onu ancak söndürebilirsin."dediğimde gözlerini gözlerimden ayırmadan bir süre baktı.Göğsünde birleştirdiği ellerini serbest bıraktı.

"O ateş beni de yaktı Açelya.Sana bir şey söylemiştim, hatırlıyor musun?"
dedi.Sırtını,yaslandığı duvardan ayırdı ve yanıma geldi.Hala yerde oturuyor oluşuma karşılık dizlerinin üzerine çöktü.Gözümün önüne düşen saç tutamı dikkatlice kulağımın arkasına aldı.

"Ne acın varsa bende sızlasın demiştim.Bu acıyı yaşatan ben de olsam,hissettim ne kadar yandığını.Küllerimiz bir Açelya.Sen yandığında bile asla tek başına değilsin."

İstediğim buydu.Kanayan parmaklarımla yanına gittiğimde istediğim yaralarımı sarması değildi.Bileklerimdeki yaralardan öpüp benimle o acıyı paylaşmasıydı.Sonrasında yarayı da beraber sarardık zaten.

Sevsene Beni Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin