Yağmur çoktan etkisini göstermeye başlamıştı.Evden çıktığımızdan beri ne ben,ne Savaş ne de Kıvanç tek bir kelime dahi etmemiştik.Arada sarsılarak sığmaya çalıştığımız kaldırımda gidip Savaş'ın paltosuna tutunuyordum.O yürürken onun montunu tutarak ilerlemeye çalışıyordum.En azından 'yanındayım' diyebileyim diye.Bunu kelimelere dökmek istesem de şöyle bir zamanda konuşma cesaretinde bulunamazdım.
Yıllar sonra ilk kez annesiyle yüzleşmişti ve bunun yükünün ne kadar ağır olduğunu anlayamazdı hiç kimse.Uzun bir süre öylece yürüdük.Yağmur yağıyordu ama kimse umursamıyordu.Böyleydik ama biz.En ağır yağmurlarda bile,en güneşli günlerden biriymişçesine gölgelerimize saklanırdık.
Bir süre daha yürüdük öylece.Daha yeni aklına gelmiş olacak ki,Savaş gayet rahat bir şekilde Kıvanç'a döndü.
"Araba nerede?"
Kıvanç,sokaktaki sesler dışında duyduğu bu sesin Savaş'a ait olduğunu farketmenin hazırsızlığına yakalandı.Bir süre duraksadı ve yol gösterircesine bir sokağa saptı.
"Arka tarafa parkettim."
Savaş bir kez bile iyi olup olmadığımı kontrol etmemişti.Aksine yanında yokmuşum gibi davranıyordu.Normalde olsa üzülürdüm ama şimdi kafasının binbir şeyle dolu olduğunu bildiğimden bencillik yapamazdım.
Araba'nın kilit sesi ile düşünmeyi bırakıp bindim.Kıvanç direksiyonda,Savaş yanında ve ben de en arkada oturuyordum.Bir süre dışarıyı izledim çıt çıkmayan arabada.Durmadan konuşmak,Savaş'ın kafasını dağıtmak istiyordum.Cesaret edemesem de yapacaktım.Her seferinde 'sevsene beni' demiştim korkularımla savaşırken.Şimdi korkarsam onu bütünüyle hüzün içinde bırakmaktan başka bir şey yapmamış olurdum.
Öne yaklaşarak kafamı öndeki iki koltuğun arasına dayadım.
"Şimdi konuşursam beni döver misiniz?"
Kıvanç dudağının kenarıyla güldü.Savaş ise başını yasladığı camdan gözlerini ayırmadan cevapladı.
"Kesinlikle."
"Savaş..."
"Şimdi zamanı değil Açelya."
Üzülerek dudaklarımı birbirine bastırdım ve kollarımı göğsümde birleştirip arkama yaslandım.
"Savaş,sessizliğini bölüyorum ama bilmen gereken birşey var." dedi Kıvanç hala yola bakarken.
"Eğer aranızdan biri ölmüyorsa,pek de ilgilenmiyorum Kıvanç."
"Ölme ihtimali var." dedi evin olduğu sokağa saparken. "Yani,en azından sen bunu duyduktan sonra,olabilir."
"Ne bok yediniz yine?"
Ben de ne diyeceğini bilmiyordum.O yüzden daha bir dikkat kesildim konuşmaya.
"Bu sefer biz değil." dediğinde Savaş yine bize bakmadı.
"Ana karakterimiz...Mine."
Savaş bu kez hızla kafasını kaldırdı ve bize döndü.Kaşlarını sorarcasına kaldırdı.
"Sanırım,bir darbe daha alacaksın,kardeşim."
~~~~~~~~~~~~~~~
"Savaş geç şöyle.Otur bir iki dakika.İyisin değil mi?İstediğin bir şey var mı?"
Hızla etrafıma bakınırken o da koltuğa oturmuş beni geçiştirmeye çalışıyordu.
"İyiyim Açelya.Başımda dolanıp durma.Sadece biraz yalnız bıraksan beni olmaz mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevsene Beni
Teen FictionYaşamdan vazgeçmiş bir kız, ölümden daha derin birine el uzatırsa ne olur? Kanatları kırık kelebek, görkemli büyük denize uçabilir mi? Peki ya bu deniz, kelebeği asla bırakmak istemez, ona dalgalarıyla sarılırsa, ne olacak? ••••••••• "Araftı o. Ald...