12'Kelebeğin İntiharı

4.4K 212 125
                                    


Multimedia benim size sürprizim. Bu Savaş Demir.Siz nasıl kafanızda canlandırdınız bilmiyorum ama benim yazdığım satırlarda kafamda canlanan Savaş'ın görüntüsü bu. Videoyu izleyin bakalım, sizin de kafanızdaki Savaş'a benziyor mu? :)

Bu sefer biraz beklettim değil mi, biliyorum evet. Ama sizin için çok daha iyi bölümler yazmak istiyorum bu yüzden baştan savma olmaması için çok özen gösteriyorum. Bu kitap benim için bir hayalden çok daha özel. Beklentilerim çok büyük. O yüzden ilginizi esirgemeyin olur mu? Tek bir yorumla bile ne kadar mutlu olduğumu tahmin edemezsiniz.

Herneyse, sizlere güveniyorum ve kocaman öpüyorum. İyi okumalar kırık kelebeklerim...


.........................



"Bir kelebek ağrısıydı,vakit dardı,mevsim hicazdı.

Yetişmem gereken bir ölüm,kaçmam gereken bir hayat vardı."

-Birhan Keskin


..............................................


Yüzüme vuran ışığa aldırmadan mutfağa ilerledim. Sabahın erken saatleriydi ve sanırım en nefret ettiğim zaman diliminin içerisindeydim. Sabahlar, yeniden doğuşu simgelerdi, ben ise bunu tüm benliğimle reddetmekteydim.
Çıplak ayaklarımın parkelerde bıraktığı sese aldırmadan yürüdüm. Savaş da mutfaktaydı. Yere oturmuş,sırtını soğuk zemine yaslamıştı. Gözleri beni bulurken gülümseyip sigarasının külünü serbest bıraktı yanındaki kül tablasına.


Ondan davet beklemeden gidip yanına yere çöktüm. Davet de bulunmazdı çünkü Savaş. Benim gelmemi beklerdi. O beklemeye alışkın bir çocuktu, ben ise başından beri koşuyordum.


"Erkencisin..."


Başımı duvara yaslayıp gözlerimi kapattım.


"Başım ağrıyor."


Sigarasını dudaklarına sabitleyip bir elini başıma getirdi. Şakaklarımda parmaklarını yavaşça gezdirdi.

"Fiziksel değil." dedi düz bir sesle. "Yine ruhani bir girdabın içinde sürükleniyorsun."


Ofladım ve başımı ellerimin arasına aldım.


"Bu girdaptan çok sıkıldım. Bitse artık olmaz mı? Savaş bitse olmaz mı?Lütfen bitsin artık."


Gözlerime bakıp gülümsedi.


"Ne çekti seni yine bu girdaba?"


"Kabus gördüm desem çocuk mu olurum gözünde?"


Güldü. Ne düşündüğünü tahmin ediyordum. Çocuksu hareketlerime alışmıştı artık.

"Sen başından beri çocuksun."


Kızgınlıkla baktım.


"Büyüdüm tamam mı?"


Tekrar yana kıvrıldı dudakları. Sigarasının dumanından son bir nefes daha çekti olabildiğince. Daha sonra ise söndürüp bana döndü. Sabahın köründe yerde oturuyorduk öylece. Tuhaf mıydık? Kesinlikle. Ben korkuyordum ve her korktuğumda en savunmasız halimle sarılıyordum ona. Şimdi yine dizlerimin üzerine çökmüş bir şekilde dermansızlığımı konuşmak çok da mantıksız değildi.


"Sınırların var Açelya. O gün yaşamla ölüm arasında verdiğin mücadelede yaşamak isteyip beni seçtin. Ölüm ya da yaşam..." dedi gözleri gözlerimde keşfe çıkmışken. "Her ne boksa. İkisinin de elini ittirip bana uzattın ellerini."


Sevsene Beni Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin