Merhaba! Ben geldim... Bu bölüm sizi yeni bir karakterle tanıştıracağım. Bakalım onunla ilgili ne düşüneceksiniz. Bu arada minik bir isteğim var sizden;
Rica etsem tam bu satıra, size kitabı hatırlatan, kitaptan bir söz, kelime veya aklınızda kalan bir cümleyi yazabilir misiniz? Benim için önemli. Teşekkür ederim...
Fazla uzatmadan gidiyorum ve sizi yeni bölüm ile baş başa bırakıyorum.
●●●●●●●●
İyi okumalar! 💞
●●●●●●●●
Sen şans demeksin bana. Rüya demeksin, dilek demeksin, feda etmek, hatta cesaret demeksin.Sen her şey demeksin.Her şeyimsin.Şimdi veya sonra, ellerimin arasındaki ellerin, nerede olur kestiremiyorum ama emin olduğum tek bir şey varsa o da ellerinin sıcaklığını ne avuçlarım, ne de kalbim asla zihnimden silemeyecek.
Seni ilk gördüğüm an, ilk kez çarpan kalbim, ilk kez buluşan gözlerimiz, bana ilk gülümseyişin ve beni ilk kez sevişin. Bu benim sana "Sev Beni" diyişim. Senin ise saydığım onca bağlam içerisinde bunu gerçekleştirişin. Seviyorum seni. Aşk sadece senden bekleyerek olmaz, senin beni sevme ihtimaline aşık olan ben, artık beni seviyor oluşuna da aşık oluşumu seviyorum. Sana aşık oluşumu seviyorum.
Yüzünün sebepsizce gözümde canlanışını seviyorum, omzuna yaslandığımda uykumu getiren o kokuyu seviyorum. Deli cesareti ile seni bulmuş olmayı, ruhunun her bir hücresinde ateş gibi yanmayı seviyorum. Sanırım aşığım sana ben.
Hatta...
Sanırım değil...
Kesinlikle.
"Ne yazıyorsun öyle?" diye Savaş'ın sorusunu duymamla önümdeki kağıdı hızla buruşturdum. Başımı yan tarafıma çevirdiğimde Esma'nın çoktan kalkmış olduğunu farkettim. Ders çoktan bitmiş, teneffüs zili çalmış olmalıydı ama bütün ders bir şeyler karaladığım için farkında bile olmamıştım.
"Zil çaldı mı?" diye sordum ona dönüp. Güldü. Gözlerini elimin izi çıkmış yüzümde gezdirdi.
"Çoktan."
Elimdeki kağıdın uçlarını burşturmayı bırakıp ona döndüm. Sanırım birkaç saattir onu yalnız bırakmıştım. Normalde zaman gözetmeksizin, gözümün önünden ayırmazdım ama bugün bir duygu karmaşası içindeydim. Bugün Savaş'ın doğum günüydü ve o bunu bildiğimden bile habersizdi. Bir şekilde ilgi bekliyor ve yanımdan ayrılmıyordu ama ne kadar içim el vermese de haberim yokmuş gibi davranacaktım. Kıvanç ile anlaşmamız böyleydi.
O masum bakışlarla beni izlerken saatime baktım. Birazdan son dersin zili çalacak ve Kıvanç beni almaya gelecekti. Bu doğum günü için bir şeyler planlamıştık ve onları halletmemiz gerekiyordu. Kızlara da söylemiştik ve onların tek görevi Savaş'ı başımızdan almaktı. Aslına bakarsanız, Savaş, abisi dahi olsa Kıvanç ile beraber vakit geçirmemi hep kıskanırdı ve bunu nasıl halledecektik ben de bilmiyordum.
"Yoruldun galiba." dedi Savaş, saatimi işaret ederken.Başta anlamazca baktım daha sonra neyi kastettiğini anlayıp başımı salladım.
"Hemen uyursun sen şimdi gidince." diye homurdandığında gülmemek için dudağımı ısırdım.
"İşim var okuldan sonra. Siz geçin eve. Ben biraz gecikeceğim." diyip tekrar önümdeki kağıtla oynamaya başladım. Tek kaşını sorarcasına kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevsene Beni
Teen FictionYaşamdan vazgeçmiş bir kız, ölümden daha derin birine el uzatırsa ne olur? Kanatları kırık kelebek, görkemli büyük denize uçabilir mi? Peki ya bu deniz, kelebeği asla bırakmak istemez, ona dalgalarıyla sarılırsa, ne olacak? ••••••••• "Araftı o. Ald...