11.bölüm

7.2K 239 62
                                    

İyi okumalar ponçikler...



















Gözlerimi aydınlığa açtığımda başımın ağrısıyla karşılaştım o kadar çok başım ağrıyordu ki saatlerce ağlamaktan bir farkı yoktu ama, ama bir dakika ben ağlamıştım yüzümü ellediğimde hafif ıslaklık vardı. Yatakta doğrulduktan  sonra odama bakmaya başladım. Allah allah benim odam böyle miydi ya etrafı inceledikten sonra her şey netleşmişti, burası benim odam değildi yoksa ben kaçırıldım mı  birden aklımda ki şey olmaması için gözlerimi kapatıp dualar etmeye  başladım. Gözlerimi açar açmaz üstüme baktım ve tahmin ettiğim gibi bunlar benim kıyafetlerim değildi. Bu gittikçe korkunç bir şeydi yataktan hızlıca kalkıp kapıya doğru gittim. Bir dakika ya burası bana tanıdık geliyor bu eve sanki eskiden gelmiş gibiydim, tabi ya burası yiğit hocanın evi peki ben neden kendi evimde değil de buradayım. Kapıyı açar açmaz merdivenlerden yukarıya tırmanmaya başladım acaba evde miydi ? İlk oturma odasına baktığımda kimse yoktu karşıda ki odaya yani mutfağa baktığımda şaşkınlık geçirmeye başladım. Yiğit hoca kahvaltı hazırlıyordu ve şuan o kadar yakışıklı gözüküyordu ki domatesleri ince ince doğruyordu birden arkasına döndüğünde beni görmesiyle duraksadı.

" Günaydın asya "

"Gü- günaydın hocam" ben yine kekelemeye başlamıştım ama yiğit hocanın yüzü düşmüştü.

"Dün neler oldu hatırlıyor musun ?" der demez kafamı hayır anlamda sağa sola sallamaya başladım ve bu soruyu bende çok merak ediyordum.

"Başım acayip ağrıyor dün neler oldu ben neden buradayım hiçbirini hatırlamıyorum."

"Hmm demek hiçbir şey hatırlamıyorsun ?" ay bu da bir söyleyemedi gitti dün ne olmuş olabilir ki inşallah kötü bir şey olmamıştır.

"Aslında biraz hatırlıyor gibiyim tuğba ile bara gitmiştik sadece orasını hatırlıyorum, hocam söyleyin dün neler oldu ? "

" Yok başka bir şey olmadı sen sarhoş olmuştun bende seni görür görmez eve getirdim kendi evine bıraksaydım annen ve babanla kavga edebilirdin şimdilik kimseye söylemeyeceğim ama bir daha bara gittiğinizi görürsem ailene söylerim asya" diyerek beni tehdit ediyordu sanki bende her gün bardayım ya.

"Peki ailem beni burada olduğumu biliyor mu ?"

"Hayır tuğba larda kaldığını biliyorlar seni alırken tuğba yı gördüm o da sarhoştu söyledim tuğba ya ve taksiye bindirip evine yolladım"

"Şey peki kıyafetlerim ?" bu soruyu sordum, utanarak sormuştum ama bunun da cevabını merak ediyordum.

"Ben seni buraya getirdikten sonra sen üstüne kusmuştun hem soğuk su iyi geleceği için seni suya soktum merak etme kıyafetlerini kuzenim giydirdi."

"Kuzeniniz mi peki nerede şimdi ?"

" İşi olduğu için sabah erkenden çıktı her neyse hadi gel kahvaltı edelim."

Yiğit hoca ile kahvaltı yapmak pek iç açıcı değildi ama karnım da acıkmıştı.

"Yok hocam ben gitsem iyi olacak" der demez yiğit hoca bana ters ters bakmaya başladı bu da demek oluyordu ki ya oturacaksın  ya da oturacaksın başka şık yoktu. Masaya oturur oturmaz çayımı doldurmaya başladı kendi de oturduktan sonra kahvaltımızı yapmaya başladık. Kırk yıl düşünsem yiğit hoca ile kahvaltı yapmak hatta onun evinde bir gün kalmak aklıma gelmezdi. Kahvaltı deyince karşınıza asya gelir çünkü arkamdan koşturuyorlarmış gibi hızlı ve çok yerdim şimdi ise yavaş yavaş ve az yiyordum nedeni ise yiğit hocaydı sanki utanıyordum. Kahvaltımız bittiğinde masayı beraber kaldırıp bulaşık makinesine koymuştuk bu durum  bana çok garip geliyordu sanki ne bileyim evliymişiz gibi gözüküyorduk. 

İMKANSIZ ( ASKIDA )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin