Köye ilk adım

69.4K 1.5K 185
                                    

"Asel. Asel hadi uyan daha çok işimiz var bide senle uğraşmayalım. "Gözlerimi hafif aralayıp bulanık gözlerle etrafa baktım. Neredeyim ben böyle. Elimi kahverengi saçlarıma atarak uzandığım masadan kalktım. Belim tutulmuştu resmen.

"Nerdeyim ben? " hafif yayvan konuşmamdan dünden kaldığım belli oluyordu. Tüm gece deli gibi içmistim. Anlaşılan bu defa fazla içmiş olmalıyım ki masada sızıp kalmışım. Dur biraz masada sızıp kalmışım mı dedim ben. Doğru düzgün açamadığım gözlerim sonuna kadar açıldı. Babam bacaklarımı kıracak. Zıplayarak masadan indim ve daha kendimi toparlayamadan küçük siyah çantamı aramaya koyuldum. Iki masa ötemde yerde duruyordu. "Allah kahretsin. " çantamı alıp garsona döndüm. Çocuğun adını bilmesemde buraya geldiğimde benimle ilgilenen hep o olurdu. Biraz içmeme müsade edip sonra taksiye bindirdiği gibi evime yollardı. Sanırım dün gece işler bu sırayla yürümemiş. "Ben niye hala bu bardayım. O kadar içmeme niye izin veriyorsun. " bir birinden anlamsız iki sorum karşısında çocuk şaşkınca bana baktı.

"Dün akşam benim çalışma günüm değildi. Ondan niye hala burda olduğunu bilmiyorum ancak arkadaşlardan öğrendiğim kadarıyla pek iyi bir gece olmamış senin için. " elimle ağzımı kapatıp arkamdaki masaya popomu yasladım. Kesin dün akşam namusum elden gitti. Kim bana dedi o kadar iç diye.

"Gitti demi. " ağlamaklı çıkan sesime karşılık garson çocuk başıyla onay verdi. Valla da gitmiş o kadar yıl koruduğum namusum kim vurduya gitmiş.

"Servetinden bir miktar gitti. " hızla kafamı kaldırıp garson çocuğa baktım. Servet mi demişti o. Yani giden şey benim namusum değilde paramdı öyle mi? Derin bir nefes çekip elimle yüzümü sıvazladım. Az kalsın kalpten gidecektim. "Peder biraz kızacak sana, sarhoş kafayla büyük meblağlar ile kumar oynamışsın. " neyse bunu babama düzgün bir dille anlatırsam ev hapsi ile yırtarım bu işten.

"Neyse Sağol uyandırdığın için. " elimle omzuna hafif vurup koşar adım bardan çıktım. Daha telefonuma bile bakmadım. Kesin babamla annem cevapsız Çağrılar ordusu kurmuştu. Elimle gelen taksiyi durdurup içine atladım. Adama adresi kısaca söyledikten sonra çantamdaki telefonu çıkardım. Ilginçtir ki arayan kimse yoktu. Geceyi dışarda geçirdiğim halde bu telefon hiç çalmamıştı öyle mi? Kesin fırtına öncesi sessizlik.

"Geldik abla. " kafamı kaldırıp etrafa baktım. Karınca sürüsü gibi insanlar bizim eve girip sırayla içerideki eşyaları dışardaki kamyonete taşıyorlardı. Anlaşılan annem evi degistirmek için eski eşyaları Hayır kurumlarına yolluyordu.

"Ne kadar tuttu? " bu arada çantada para olmadığını gördüm. Normal olarak çantamdaki paramıda çalmışlardı.

"150 lira abla. " yuh ben her zaman o kadar paramı veriyorum taksiye. Elimde nakit para olmadığı için kulağımdaki küpeleri çıkarıp taksicinin eline tutuşturduğum gibi kendimi arabadan attım. Eve daha fazla geç kalmak istemiyordum. Bahçeye girdiğimde gözüme ilk çarpan kişi Sinan abi oldu. Babamın iş ortağı olduğu gibi aynı zamanda aile dostumuzdu kendisi.

"Ooo Sinan abi seni görmek ne güzel? " koşar adımlarla üstüne giderken gözlerinde gördüğüm yabancı soğukluk adımlarımı yavaşlattı. Kaç yıldır yan yana olmamıza rağmen bir kere bile bana soğuk davranmayan adam gitmiş yerine sanki ilk defa tanışıyormuşuz gibi davranan bir adam gelmişti.

"Seninle konuşmamız gerekenler var." Sesindeki ciddi ton kendinde olmayan bilincimi kendine getirdi. Kafamı olumlu anlamda sallayınca nazikçe kolumdan tutup Bahçedeki sandelyelere doğru çekti. "Baban ve annen kayıp ortada yok. Polisler ve bazı Tekin olmayan adamlarda babanın peşinde. " anlattığı şeyler hikayelerden alınan ufak bir kesit mi? Hala yüzüne boş boş bakınca masada bana doğru eğilip tekrar konuştu. "Baban iflas etti ve pekte tekin olmayan adamlara yüklü miktarda borcu var. Yani ailen firari. " elimle ağzımı kapatıp Sinan abiye yalvaran gözlerle baktım. Eğer babamın bu kadar borcu varsa Sinan abi ona yardım edip kurtarabilir.

Şehirli (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin