Arkadaşlar kusura bakmayın bütün bölümleri kaldırdım. Nedenine gelirsek daha çok bölüm isteniyordu. Daha çok detay isteniyordu. Daha az yazım yanlışı isteniyordu. O yüzden herseyi sil baştan yapmaya karar verdim. Yazdığım bölümlerin arasına yeni bölümler ekleyecem. Şimdiden anlayış için sağolun. 😊
Gözlerimi araladığım da etrafın karanlık olduğunu fark edince daha sabah olmadığını anlamıştım. Tabi dün tüm gün boyun yatınca erken kalkmıştım. Minderde sağa doğru döndüğümde duvara yasladığım valizlerim dikkatimi çekti. Malum valizi ben hazırlamadığımdan belki içine bana yardımı dokunacak birşey koymuşlardı ya da nerde olduklarını bildiren bi kağıt. Bana yakın olan valizi kendime doğru çektim ve fermuarı açtım. Kalkıp ışığı açmak yerine cebimdeki telefonu çıkardım ve flaşını açtım. Valizin içinde günlük kıyafetlerim vardı. Bütün kıyafetleri valizden çıkarırken kıyafet hariç hiçbir şey olmaması hayal kırıklığına uğramamı sağladı. İkinci valizide yanıma çektim ve onuda açtım. İşte bu defa istediğime ulaşmıştım. Bu valizde kıyafet haricinde şeyler vardı. Lapton, diş fırçası ve macunu, göz bandım, hala okumaya fırsat bulamadığım bir kaç roman, telefonumun şarzı, bir miktar nakit para daha bir çok şey vardı ancak elime gelen kutu ile valizi karıştırmayı bıraktım. Kutunun içini açtığımda dudaklarımda gülümseme oluştu. Hele şükür ki buradan kurtulacaktım. Kutunun altından çıkan kağıdı elime alırken kutuyu yere indirdim.Kağıdı açtığımda babamın el yazısı ile karşılaştım.
"Karemelim bana kızgın olduğunu biliyorum. Bak kızım sen ve annen için herşeyi yaptım ancak hayat yüzüme gülmedi. Belkide beni ve anneni hiç affetmeyeceksin. Ama şunu unutmaki ben sana Istanbul'a gelebilirsin diyene kadar Haydar amcanin yanından ayrılma. Emin ol sana bunları söylüyorsam senin iyiliğin için. Seni seviyorum ve en kısa zamanda seni tekrar yanıma alacağım. Bu arada Haydar amcandan başka kimseye güvenme özellikle de Sinana."
Parmaklarım her okuduğum satırda biraz daha titriyordu. Ailemi ne kadar özledigimi bir kez daha anladım. Okuduğum her satır bas bas bağırıyordu. Burdan kaçışım yoktu. Eğer babam bir şey söylüyorsa kesin arkasında bir şeyler vardır. Elimdeki kağıdı usulca tekrardan kutunun içine bıraktım. Gözlerimin yanmasına eşlik eden boğazımdaki yumru birazdan ağlayacağımın belirtisi. Sıcak göz yaşım tenim boyunca ilerleyip avucuma düştü. Ardından da devamı geldi. Etrafın ne kadar dağıldığını fark edince bir yandan sessizce ağladım bir yandada minderin üstüne dağıttığım kıyafetlerimi tekrar valize koydum. Ne kadar süre minderde sırt üstü ağladığım bilinmez. Tek bildiğim artık içimden ağlama isteği gelmediği. Içimi boşalttığım için rahatlamıştım.
"Asel kızım uyanık mısın?" Haydar amcanin sesini duyunca minderde oturur pozisyona geldim. Kapıyı açmadan içeriye doğru seslenmişti.
"Evet uyanığım. " dememle kapı aralandı ve Haydar amca içeri süzüldü. Yüzündeki gülümseme ile beni karşıladı. Bende gülümsemesine karşılık verdim. Neyseki hava hala karanlık olduğu için şişen gözlerimin ve yüzümün hala farkında değildi.
"Hadi kızım kalk kahvaltı yapalım da okula gidin. " etrafın hala karanlık olması kafamın karışmasına neden oldu. Bu saate okula gitmenin pek mantıklı olacağını sanmıyorum.
"Iyide Haydar amca daha sabah olmadı ki."demem ile sabah ezanı duyuldu. Ezanda sanki bana kalkmam gerektiğinin sinyalini veriyordu.
"Oldu kızım o yüzden hadi giyinde gel."dedi ve tekrar kapıyı kapatarak dışarı çıktı. Valizimden çıkardığım mavi renkteki şortu ve beyaz renkteki sıfır kol tişörtü giyinmeye başladım. Allah'tan topuklu ayakkabılarımıda koymuşlardı. Beyaz ince topuklu ayakkabılarımı da giyince tam olmuştu. Odadaki küçük dikdörtgen şeklindeki aynanın karşısına geçtim ve valizden çıkardığım tarak ile kahverengi saçlarımı taramaya başladım. Bu işi genelde annem işe gitmeden yapardı. Yıllar sonra iş başa düştü. Tarama işim bittikten sonra bileğimdeki toka ile bağladım. Ancak saçlarımın önünde kahkül olduğundan habire dışarı çıkıyordu. Tel toka ile tutturmak yerine tarak ile düzelttim. Kahverengi gözlerim üzgün baksada umursamadim. Kimse benden bu haldeyken mutlu davranmamı bekleyemezdi. Yinede gözlerimin şişliğini göz ardı edemedim. Valizden çıkardığım sarı yuvarlak gözlüğü taktım. Şimdi gözlerimin şişliği belli etmiyordu. Tekrardan yüzümü incelemeye geri döndüm. Beyaz tenim, küçük burnum ve dolgun dudaklarım ile bir çok insanın dikkatini rahatlıkla çekebiliyordum. Şimdiye kadar tavlamak istediğim hiçbir erkek tarafından reddedilmedim. Valizden çıkardığım mavi çantamın içine biraz nakit para koydum ve omzuma takarak odadan çıktım. Topuklularım evin içinde gürültü çıkarsada umursamadim sonuçta ben evin içinde giymeye alışmış biriyim. Arkamdan gelen kızgın sesle olduğum yerde durdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şehirli (Tamamlandı)
Novela Juvenil"Madem okula gitmeyeceksin kahvaltını yap seninle meydana inelim."Merak ediyorum acaba bu küçücük yerde daha ne kadar şeyler çıkacak. "Olurda orda neler var."Haydar amca bana şaşkın şaşkın bakarken mahçup şekilde gülümsedim.Şimdiye kadar köy görmüş...