Gelecek bölümlerle ilgili fikir verecek olan kimse yok mu? Bu arada diğer bölüm biraz Asafla Aseli zorlayacak olaylar yasatalim bakalım birbirlerini kaybetme duygusunu yaşayınca neler olacak.
"Eve gitsek iyi olur. Haydar amca seni merak ediyordu. " kafamı kaldırıp Asafa baktım. Bakışları yükselmekte olan güneşteydi. Uzun süre boyunca gözlerini izledim. Güneş direk vurduğu için kahverengi gözleri açık renge bürünmüştü. Böylece gözleri daha güzel olmuştu. Kirpileri bir kızı kıskandıracak kadar uzun ve kıvrımlı. Asafın dudağı yana doğru gerilirken eğilip bana baktı.
"Istersen biraz daha oturalım sen tam beni inceleyemedin. " utançla kızarırken omzuna yumruk yaptığım elimle vurdum. Utandırmıştı. Asaf gülerek benden uzaklaştı ve ayağa kalktı. Bense gülerken kısılan gözlerine bakmakla yetindim.
"Komik değil gülme. " inadıma kahkaha atarak gülmeye başladı. Bu hâline dayanamayıp bende güldüm. Salak gibi ikimizde gülüyoruz. Asaf gülmeyi kesip kolumdan tutarak kaldırdı.
"Hava iyice soğudu hadi gidelim. " itiraz etmeden peşine takıldım. "Türkü söylesene. " iyide ben türkü söylemeyi bilmem ki. Aklıma Zeynepin mp3 'ünde dinlediğim türkü geldi. Neydi türkünün başı. Aklıma gelince gülümseyerek başladım.
"Sevdiğim kız gelin olmuş.
Benim değil elin olmuş.
Beyaz gelinlik içinde de ne de güzel ağlıyormuş. " devamınıda söylerken tek yaptığım gözlerimi kapatıp türkünün coşkusuna kendimi bırakmak oldu. Bu türküyü söylerken tek düşündüğüm sözlerinin can acıtan yanları oldu. Kim bilir bunu yazan adam hangi sevdiğini kaybettiki böyle sözler ortaya çıktı. Türkü bitince dönüp Asafa baktım. Kafasını yürürken tekmelediği toprağa indirmişti. Sanırım söylediğim türkü onuda etkilemişti."Sevdiğim kızın gelin olmasını isterim ancak başkası için değil. " kim sevdiğini başkası ile evlensin isterki. Başkasından çocukları olup onunla mutlu olması insana ne acı verir.
Eve girdiğimizde Haydar amca yoktu. Büyük ihtimalle sütü meydana indirmişti. Kendimi mindere atıp hala ayakta bekleyen Asafa baktım."Tüm gece uyumadım. O yüzden biraz yatsam fena olmaz. " diyip gitti. Bende Asafın peşinden kalkıp odama girdim. Burda ne yapacağım ki zaten.
.............
Içerden gelen gürültü ile açılmakta zorlanan gözlerimi araladım. Sanki kafamı daha yeni yastığa indirmişim gibi hissediyorum.
Üstüme pembe mavi çiçekli şalvarımı ve mavi tişörtümü giydim. Yazma takmak gerine tarakla saçımı taradım ve gürültünün kaynağını öğrenmek üzere odadan çıktım. Seslerdende anlaşıldığı üzere Zeynep gil yine bizdeydi."Hoşgeldiniz. " tatlı gülümsemem yüzüme otururken Zeyneple bir birimize bakıp sırıttık. Tam sofraya oturuyordum ki Haydar amcanın sesi ile duraksadım.
"Kızım sana zahmet Asafı da uyandır yavrum. Ben uyandırmayı unuttum. " oturmak üzereyken tekrar doğruldum. Demek Asafta akarsudan geldiğimizden beri uyuyordu. Tabi sabahın soğuğunu yiyince ikimizde uyanamamıştık. Haydar amca bana ne kadar zor bir görev verdiğini bir bilse. Yinede ağzımı açıp bir şey diyemediğim için Asafın odasına doğru yol aldım. Bu arada aklımdan geçen tek soru Asafı nasıl uyandıracağımdı. Kapıyı açıp içeri girdiğimde tıklamadan girdiğime pişman oldum. Asafın üstünde sadece şort vardı ve yorganı üstüne örtmeden boylu boyunca yatmıştı. Tamam kaslarını daha önceden de gördüm ancak her gördüğümde üstümdeki etkisi aynı oluyordu. Asafa doğru biraz eğilip omzunu dürtmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şehirli (Tamamlandı)
Roman pour Adolescents"Madem okula gitmeyeceksin kahvaltını yap seninle meydana inelim."Merak ediyorum acaba bu küçücük yerde daha ne kadar şeyler çıkacak. "Olurda orda neler var."Haydar amca bana şaşkın şaşkın bakarken mahçup şekilde gülümsedim.Şimdiye kadar köy görmüş...