Bu arada dediğim ikinci karakterde kitaba katıldı.
Asafın kendinden emin bakışları çocuğa döndü. Ikiside bakışlarıyla meydan okuyordu. Ancak ne için meydan okuduklarını anlamamıştım. Ya da kim için. Daha fazla bu duruma dayanamayıp Asafın kolundan tutarak yürümeye başladım. Eğer biraz daha o çocukla bakışmaya devam ederse kavga çıkacaktı. Daha iki adım atmıştım ki arkadan gelen sesle ikimizde durduk.
"Bu arada Adım Ata. Tanıştığımıza memnun oldum Asel. " Bedenim gerilirken ellerimin altındaki kolda aynı şekilde gerildi. Asafı hemen burdan uzaklaştırmazsam hiç iyi şeyler olmayacak gibi hissediyorum. Hızla tekrardan yürümeye başladım. Adımı nerden bildiğini bilmesemde içimden bir ses daha fazla şeyler bildiğini söylüyordu. Zeynep gilin yanında oturmak için hareketlendim ancak Asaf durmadan yürümeye başladı. Bu haline anlam veremeyince peşine takıldım. Zeynep gilde koşar adım peşimizden geliyordu. Asafın nereye gittiğini biliyorum. Akarsuyun oraya gidiyordu ve ikimizin orda bir araya gelmesi hiç hayırlı değil. Malum son seferde orda ölüyordum. Asafın deli olduğunu kesin olarak orda anlamıştım. Orası hem Asaf için hemde benim için hiçte iyi anılar taşıyan bir yer değil. Yinede hep dönüp dolaşıp buraya geliyoruz.
"Neden bu kadar sinirlisin?" Akarsuyun önüne gelince sonunda konuşmaya başladım. Zeynep gil fazla yakınımıza gelmeden izlemeye başladı. Asaf parmaklarını saçlarının arasına yerleştirirken sinirle çekiştirdi. Sevdiğim saçları şuanda parmakları arasında kopuyordu. Hızla yanına geldim ve saçlarının arasındaki parmaklarının üstüne elimi indirdim. Bu hareketimle eğdiği kafasını kaldırdı. Neden böyle davrandığı hakkında hiçbir fikrim yok ve olmayacak gibime geliyordu. "Artık bana ne olduğunu anlat. " sesim gereğinden fazla çıkınca Asafın kaşları anında çatıldı. Sesimi yükseltmem hoşuna gitmemişti. Ama oda bana hak versin. Ne olduğunu bilmeden Asafın kendi kendini yemesini izliyordum.
"Yine geldi şerefsiz. " sesindeki acı duraksamamı sağladı. Bu çocuk ne yapmıştı da Asaf bu hale gelmişti. "Ve bu defa kaybedeceğim şeyin benim için anlamı çok büyük. " kaşlarım çatılırken sinirle yerimde tepindim. Ne kaybetmesinden bahsediyordu. Ata denen çocuk Asafa ne yapmış olabilir ki Asaf ondan bu denli korkuyordu.
"Asaf neden bahsettiğini anlamıyorum. " derken ellerimi geri çektim ve bir adım geri attım.
"Nasıl yakışıklı çocuk değil mi? Onu görünce ağzındaki salyaları oturduğum yerden gördüm. " mevzunun bir anda bana dönmesi ile şaşırdım. Evet çocuk yakışıklıydı. Hatta arkasından hayran hayran da baktım ancak ağzımın suyu felan akmadı. Biz kızlar posterlerde bile yakışıklı çocuk görsek öyle oluyorduk.
"Ağzımın suyu felan akmadı. Evet yakışıklı çocuk ama o kadar. " Asaf sırtını bana döndü ve her zaman oturduğum taşın üstüne oturdu. Sorun çocuğu yakışıklı bulmam olamazdı değil mi?
"Beni yanlız bırak. " bağırması ile yerimden sıçradım. Ne hali varsa görsün. Ben buraya kadar sırf onun için geldim ancak beyfendinin takındığı tavra bak. Taştan arta kalan yere oturup Asafa döndüm. Bana bakmak yerine parmaklarının arasındaki saç tutamlarına bakıyordu.
"Bana bak deli meli dinlemem alırım ayağımın altına. Sırf sen yakışıklı bir çocuğu kıskanacaksın diye ben burda senin azarlarını işitemem. " kulağının dibinde bağırdığım için yüzünü buruşturup benden uzağa kaçtı.
"Köylü güzeli şimdi hiç sırası değil. " gülerek oturduğum taştan kalktım. Kıskandığını inkar etmek yerine ona bulaşmamamı söylemişti. Parmaklarımı hala taşın üstünde oturan Asafın saçları arasına soktum. Fazla yumuşaktı. Görüntüsünün tersine hem yumuşak hemde güzel kokuyordu. Asaf yaptığım hareket ile ayakta dikilen beni görmek için kafasını hafif arkaya itti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şehirli (Tamamlandı)
Teen Fiction"Madem okula gitmeyeceksin kahvaltını yap seninle meydana inelim."Merak ediyorum acaba bu küçücük yerde daha ne kadar şeyler çıkacak. "Olurda orda neler var."Haydar amca bana şaşkın şaşkın bakarken mahçup şekilde gülümsedim.Şimdiye kadar köy görmüş...