Tahta Kalem

16.9K 741 33
                                    

Merhaba yine yeni bölüm ve yine ben. Begenmeyi unutmayın. Bir önceki bölümde bu bölümde kitaba yeni ekleme olduğu için begenilerinizi bekliyorum. Ayrıca mesajlara ve yorumlara cevap veremiyorum çünkü internetin az çektiği bir yerdeyim.

Önümdeki teste boş boş baktım. Kalemim olmadığı için önümdeki soruları çözemiyordum. Bakışlarımı sınıfın üstünde gezdirdim. Kimisi soruları takır takır çözerken kimiside kopya çekme derdinde. Bakışlarımı hemen yanımdaki  Asafa çevirdim. Elindeki tahta kalemin arka kısmını ağzına sokmuş önündeki matematik sorusuna kalın kaşlarını çatarak bakıyordu. Anlaşılan zor bir soruyla karşı karşıya. Kendi testimi çözemiyeceğim için Asafın takıldığı soruya göz attım. Bu tarz sorular benim için çocuk oyuncağı. Babamın tuttuğu özel hoca bana bunun misliyle zor sorularını çözdürüyordu.

"Istersen sana sorunun çözümünü anlatayım. " Asafın bakışları bana döndü. Sanki yanında oturduğumu yeni hatırlamış gibi yüzüme bakıyordu. "Soruyu diyorum. Çözeyim mi?" Ağzındaki kalemi çıkarıp bana uzattı. Arka kısmını dişlediği için hep diş izler vardı. Onları göz ardı edip önündeki testi ikimizin ortasına çektim. Mutlak değer sorusu olduğu için hem pozitif halini hemde negatif halini alıp öyle işlem yapmam gerekiyordu. Kaç tane sonuç çıkarsa bakıp istenen değer sağlanıyorsa o sayıları alacaz. Bunları sınıfı rahatsız etmeyecek ses tonuyla Asafa anlattım. Onunda çözümü yeni aklına gelmiş olmalı ki ben anlatırken yüzü aydınlanmıştı. Çözümü bitince kalemi tekrardan Asafa uzattım.

"Senin kalemin yok istersen kullan. " gerek yok dermiş gibi omuz silktim. Zaten bu kafayla soruları çözebileceğimi sanmıyorum. Kalemi tekrardan uzatınca aldı ve testine geri döndü. Bende kafamı sıraya yaslayarak Asafa baktım. Yine dünyayla bağlantısı kesilmiş gibi önündeki kağıda bakıyordu. Sanırım oda soru çözerken kendinden geçen öğrenci tipinden. Benim çözdüğüm soruyu silip tekrardan çözmeye çalıştı. Arada kalemin arkasını dişleyip tekrardan soruyu çözüyordu. Bazen dudakları aralanıp ağzının içinde birşeyler söylüyordu. Yine çözemediği soru olmuş olmalı ki tekrardan kaşları çatılıp kalemin arkasını dişledi. Kalemi sıraya vurup eliyle yüzünü sıvazladı. Sanki onu rahatsız eden soru değil başka bir şeymiş gibi tavırlar sergiliyordu. Yüzü git gide kızarınca kafamı sıradan kaldırdım.

"Asaf iyi misin? " odağını bulmakta zorluk çeken bakışları bana döndü. Anlındaki boncuk boncuk biriken terleri elimin tersi ile sildim. "Öğretmenden izin alayım mı? " hala cevap vermeyince sabahtandır beni izleyen öğretmene döndüm. "Hocam müsadenizle çıkabilir miyiz?  " kafasını hemen olumlu anlamda salladı. Asafın koluna girerek  oturduğu sıradan kaldırdım. Vücudundaki titremeleri hissedebiliyordum. Adımlarımı seri tutup korku dolu bakışlar altında sınıftan çıktım. Benim anlamadığım milletin neden korktuğu. Asafı hemen sınıfın karşısındaki tuvalete soktum. Burda kızlar erkekler tuvaleti diye ayrılmadığı için rahatım. Musluğu açıp elime doldurduğum bir avuç suyu Asafın yüzüne çarptım. Bakışları beni bulurken oda korkuyla bana bakıyordu. Sanki kendini kontrol etmek için ekstra bir çaba veriyormuş gibi bir hali vardı. "Iyi misin?  Haydar amcaya haber vereyim mi?" Artık bende korkmaya başladım. Asafın bilmediğim bir hastalığı felan mı var? Kolumdan çıkıp kafasını açık olan suyun altına koydu. Uzun süre nefes almadan bekledikten sonra kafasını geri çekip hemen arkasındaki duvara yaslandı. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Aldığı sık nefesler uzun süre suyun altında kaldığının en büyük göstergesi. Yüzündeki su  damlaları süzülüp giydiği gömleğin içinde kayboluyordu. "Neden böyle bir şey yaptın? " sesimden şaşkınlık akıyordu. Asaf gözlerini kapatıp nefesini kontrol altına alana kadar soruma cevap vermedi.

Şehirli (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin