Cadı

802 16 0
                                    

Daha doğduğunda anlamıştı hayatın zor olduğunu. Niçin onu bulmuştu? Daha dünyaya yabancıydı… Ama hayata bir sıfır yenik başlamıştı. Nasıl olurda böyle yaşamaya alışırdı? Acaba Tanrı’yı kızdırmışmıydı? Ama Tanrı her kulunu severdi. Bunların hepsinin bir sınav olduğunu anlamıştı sonunda. Bu zorluklar sırasında Tanrı’ya olan inancı sarsılacak mıydı diye deneniyordu. Şöyle düşündü “Nasıl olsa bu hayat ya da hayat dediğimiz koca sınav kağıdındaki sorulardı önemli olan kağıdın kalitesi değildi. O yüzden kağıdın kalitesine bakmadan sorulara yoğunlaşmalı ve doğru cevaplamalıydı. Sınav kağıdındaki soruları bazı insanlar hızlı bitirirdi. Hızlıca bitirenler şanslı bile sayılırdı. Nasılsa süre az ise soru sayısıda az olurdu. Peki ama ben? Benim sınav zamanım nasıl? Uzun mu,kısa mı? Sorularım zor mu,kolay mı?”. Ama biliyordu Tanrı bu sınavda zorlanan kullara bir yol tanımıştı. Dua etmek… Evet bu yol belkide ona yardım ederdi. Konuşamıyor olsa bile düşenebilmesi yeterdi. Daha çok küçük ve savunmasızdı. Yani Tanrı ona acırdı ve daha çok yardım ederdi. İçinden dua etmeye başladı…

Doktorlar anlayamamıştı ölmüş annesinin karnından çıkan bebek biraz ağladı ve sonra sanki düşünmeye başlamış gibi durdu. Ağlamayı kesti. Bu sırada bu olayı yolun kenarından izleyen yaşlı korkunç bir kadının ağızından şu kelimeler döküldü:”Dua ediyor.”. Sonra hızla bebeğe doğru koşmaya başladı. Sağlık ekiplerinden bebeği hızla aldı. Sağlık ekipleri çok şaşırdı ama hızla toparlanıp bu yaşına göre çok hızlı koşan bir çingene gibi yırtık pırtık giyinmiş kadını yakalamaya çalıştı. Kadın kendisine çok yaklaşmış olan erkek sağlık ekibine ani bir tekme attı ve koşmaya devam etti. Adam öylece yere yıkıldı. Tam kalbine gelen tekme adamı bir şoka soktu. Adam kasılıyordu. Hemen arkadaşlarından ikisi başına dikildi ve müdahaleye başladı. Hala bu çok hızlı koşan yaşlı kadını takip eden iki kişi vardı. Kadın yorulmaya başlamıştı. Sonra durdu. Ekiplerde aniden durdu ve kadın arkasını döndü. Sağlık ekipleriyle bir süre bakıştı. Sonra şunları söyledi”Mistikus povres aslendikef!”. Sonra birden ortadan kayboldu. Sağlık ekipleri çok şaşırmıştı. Aralarından biri şöyle söylendi:”Tanrım… Bir cadı…”.

Cadı bir ışınlanma büyüsü yapmıştı. Böylece sokağın ortasından kendi inine teleporte olmuştu. Bebeği sarsmadan bir yastığın üzerine koydu. Sadece tepesinden ışık alan bu taştan mağra çok korkunç görünüyordu. Cadı hızla bir masanın yanına geldi. Masanın bitişiğinde dev bir kitaplık vardı. Masanın üzerindede dumanlar tüten renkli iksirler vardı. Cadı kadın masada bir şeyler aradı ama bulamadı. Sonra biraz düşündü ve hızla kitaplığa yöneldi. Hızla kitaplığı karıştırmaya başladı. Sonra ardağı şeyi bulmuş gibi gülümsedi. Bulmuştuda ama kitap en üst raftaydı. Ulaşmaya çalıştı ama başaramadı. Sonra sessizce şu kelimeler dudaklarından döküldü “Severusa alçemist.”. Sonra ayaklarının altında mavi renk kağıt gibi ama çok parlak bir ışık göründü. Işık cadıyı yukarı taşıdı. Cadı kadın kitabı aldı ve mavi ışık onu tekrar yere indirdi. Sonra ise ışık yok oldu. Cadı kadın kitaba bakarak şunları söyledi “Endiens ovu devil viççe”. Kitap kendiliğinden altı yüz altmış altıyı açtı kitabın son konusunu yani. Kitabı okumaya başladı. Kitapta şu yazıyordu:”Her cadı şunu anlayabilir;doğduğu gibi dua eden bir bebek. İşte bu bebek gerçek bir cadı katilidir. Kesinlikle ölmeli. Hızlı olunmalı. Bu bir katil melek. Tam anlamıyla bir ak melek. Onun dudağında düşecek bir cümle tüm cadıların sonunu getirebilir. İşte o kelimeler şunlardır “Endiens ovu devil viççe.”.”. Cadı kitabı kapadı ve şu kelimeleri söyledi “İvçre gonü bakü”. Bunun üzerine kitap kapandı ve eski yerine döndü. Cadı arkasını döndü ve bebeğe doğru yürüdü. O sırada açık olan televizyonda bir haber çok dikkatini çekti. “Paris’teki kaza sonrası doğum yapmak üzere olan kadın öldü. Ama bebek doğdu. Çevredekiler bu olaya karşı şaşkınlık duyarken bir çingene olayı sakince izliyordu. Sonra doğan bebeği gözlemleyen sağlık ekibinin boş bir anında çingene bebeği kapıp kaçtı. Uzun bir takipten sonra kayıplara karıştı. Kadını takip eden ekip kadının büyü yaptığını söyledi. Kadının cadı olduğunu düşünen kişilerin sayısı artmakta.”. Cadı şaşırmıştı. Sonra “Epstera” dedi ve elinde sarı renkli parlak top şeklinde bir ışık belirdi. Işığı televizyona doğru yönlendirdi. Işık televizyona ulaşınca televizyon birden kapandı. Sonra cadı kıza iyice yaklaştı. Ellerini gökyüzüne açtı ve bir büyü yapmaya başladı. Elleriyle havaya doğru daireler çizmeye başladı. O sırada bunları söyledi “A görlüste kammü se manties şe bien.”. Sonra ellerini biraz hızlandırdı ve dahada bağırarak söyledi. Tam bu sırada mağraya birilerinin girdiğini fark etti. Büyüyü yarım bıraktı ve arkasını döndü. Dört adet silahlı adam kadına silahlarını doğrultmuş bekliyorlardı. Kadın çok hızlı bir şekilde “Minatorus pavrus”dedi ve adamların üzerine doğru eliyle bir şey itermişçesine bir hareket yaptı. Adamlar daha doğrusu erler mağranın dışına fırladı. Kadın “Silüester”dedi ve birden havada yükselmeye başladı. Adamların yanına gitti ve eliyle ayağa kalmaya çalışan bir erin boğazını sıkarmış gibi bir hareket yaptı. Bu sırada er nefessiz kaldı ve öldü. Diğerleride toparlanmaya çalışıyordu. Kadın onlara doğru bakarak “El sista el meli”dedi. Bunun üzerine hepsi kol ve bacaklarından hızlı ve güçlü bir şekilde çekilirmiş gibi oldu ve sonunda kolları ve bacakları vücütlarından ayrıldı. Kanlar içinde çimenlere yuvarlandılar. Kadın hala havadayken bebeğin yanına döndü. Onu aldı ve dışarı çıktı. Sonra hemen geride olan ormana doğru hızla uçmaya başladılar. Kadın bebeği bir taşın üzerine koydu ve şöyle dedi “İstfas commü herüj”. Sonrasında topraktan iki adet siyah silüet çıktı. Bunlar ölmüş cadı ruhlarıydı. İki ruhta elini havaya kaldırdı ve “A görlüste kammü se manties şe bien.”dedi birlikte. Sonra havaya kalmış olan ellerinin tırnakları dev gibi oldu ve yavaşça kıza yaklaştırdılar. Sonra ikiside aynı anda kızın kalbine doğru sapladı ve çıkardılar. Sonra ellerini ayırdılar. Bunun üzerine küçük bebeğin kalbi ikiye bölündü. Kanlar heryere saçıldı. Sonrasında ise ruhlar ellerinde kalan yarım kalpleri yedi. Sonra cadıya dönerek şunu söylediler “Bu bir ayindir. Ayinin devamında Ak Melek’i bulan cadıda öldürülmelidir.”. Bunun üzerine cadı ani bir hareketle uçmaya başladı ama ruhlar aniden önüne çıktı. Sonra ruhlar cadıyı kollarından tuttu ve yere yatırdı. Cadının acı çığlıkları tüm ormanı sarstı…

Sabah haberlerinde şöyle bir haber sıcak gelişme olmuştu “Bebeği çalan çingene bebeği vahşice öldürmüş. Çingene ve bebek Rots Ormanı’nda bulundu. Asıl garip olansa çingeneninde ölmüş olması. Çingenenin belinden üstü ve kolları bulundu ama belinin altı ve kafası hala aranıyor…”.

KORKU HİKAYELERİ (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin