Film izlemeye her daim bayılırdım.Bir film fanı olarak, dikkatim aniden TV'de çıkan yakında gelecek olan bir filmin reklamına takıldı. Hollywood'un ortaya çıkardığı mantıksız, çöp filmlerin çoğunu unutmak mümkün değildi, bu yüzden nispeten orijinal konsepte sahip bağımsız yapım bir film keşfettiğimde, farklı bir şey görmüş olmak beni heyecanlandırdı.
Geçenlerde, "Quiet Room" adında çıkacak olan oldukça ilgi çekici bir gerilim filmi dikkatimi çekti.Hikaye, kurbanlarını topluma kattıkları ya da verdikleri zararlara dayandırarak seçen ve öldürme yöntemlerinin etraflarında ki başka insanlara nasıl zarar verdiğini yansıtan, etik bir öldürme duygusuna sahip olan bir seri katili konu alıyor.
Bununla birlikte, yine bir gece SportsCenter'i izlerken daha önce hiç görmediğim "Quiet Room" adında kısa bir reklam gördüm ve kesinlikle tüyler ürpertici buldum.Siyah bir arka planın üstünde 5 saniye gibi görünen beyaz bir başlıkla başladı.Ondan sonraki ekranın ortasında buna benzer bir yazıyla, basitçe "Geliyorum" yazıyordu.Yazıyla beraber arkada birçok insanın hıçkırarak ağlama sesi geliyordu, Arkadaki altı insanın silüetlerini güçlükle seçebildim.Reklamda ne filme dair kesitler vardı, ne de ‘yakında tiyatrolarda’ gibi bir mesaj vardı.Bunu oldukça rahatsız edici buldum, ama muhtemelen bir pazarlama taktiğinden fazlası değildi, o yüzden zihnimi rahatlatmak ve rahatça uyuyabilmek için biraz çizgi film izledim.
Ertesi gün arkadaşım Jeff'e rastladım ve birlikte öğle yemeği yemeye karar verdik.Konuşmanın gidişatı SportsCenter'da yayınlanırken gördüğüm o tuhaf ve tüyler ürpertici reklama kaydı.Jeff'in de dün gece SportsCenter'ı izlediğini duyduğumda şok oldum ama benim gördüğüm reklamı görmemişti.Buna karşı çıkıp ona ayrıntılı bir şekilde tarif ettim, fakat neden bahsettiğim hakkında hiçbir fikri yoktu.Doğal olarak, bu beni gördüklerim konusunda bir hayli şaşırttı, ancak birkaç gün geçti ve kendimi SportsCenter'i izlemekte dahil normal rutinime dönmüş bir şekilde buldum.
Rahatsız edici o reklam, onu tekrar görmeden önce neredeyse aklımdan çıkmıştı.Öncekinin aynısı gibi görünüyordu, bununla birlikte sanki her şey daha şiddetliydi.Ağlama sesleri daha sesliydi ve karanlık figürler bu sefer kolayca fark edilebiliyordu.Birkaç dakika boyunca kafamı topladıktan sonra, hızlıca Jeff'i arayıp bu kez reklamı görüp görmediğini sordum, ama yine de cevap vermedi ve telefonu kapattı, muhtemelen bunun bir şaka olduğunu sanıyordu.
Aklımı kaybettiğimi düşünmeye başlıyordum, gördüklerim ve duyduklarımdan şüphe etmeye başladım.Mutfağa gittim ve bir şeyler atıştırdım, kafamı boşaltmak için salonda biraz çizgi film izledim (bu sefer gerçekten yardımcı olmadı) ve biraz uyumayı denemenin zamanının geldiğine karar verdim.Yatak odama gittim, garip bir şekilde uyumakta zorluk çekmedim.
Gecenin yarısında uykumdan uyandım.Acayip bir şey duyduğuma yemin edebilirim, ama nedenini kestiremedim."Quiet Room" reklamının sarsıcı düşünceleri aklıma yine hücum ediyordu, beni anında boşluğa sürükledi.Doğruldum ve sanki tüm bu sesler kafamın içinden geliyormuş gibi düşünüyordum.Tıpkı TV'de duyduğum gibi, hıçkıra hıçkıra ağlama sesleriydi.
Panikleyerek, gürültüyü engellemek adına battaniyemi başımın üstüne kadar çektim, ancak ses gitgide daha da yükseldi.Bu varlıkların hüznü aklımı dolduruyordu.Bu korkunç sesleri görmezden gelmeye çalıştım, battaniyemin arasından bakarken bir gölgenin hareketlenmesini fark ettim, ancak penceremden uçan bir kuş ya da odamın içinde gizlenen kötü bir şey olup olmadığını görmek için yorganı indirip bakmaktan korkuyordum.Aniden, yorganın altından parmaklarımda soğuk bir dokunuş hissettim ve yatağımda cenin pozisyonunda kıvrılıp korkudan titremeye başladım.Yorganım çekip atılmadan birkaç dakika geçmişti ki, o an odama neyin girdiğini görmüş oldum.Kalın siyah bir figürün görüntüsü yatağımın yanı başında duruyordu.Kafasında kulak, burun veya göz yoktu; sırıtan kocaman ağzı tek tanımlanabilir özelliğiydi.Bağırıp çığrınma isteğiyle dolup taşıyordum, ama ağzımdan hiçbir şey çıkmadı.Figür, içinde bulunduğum dehşeti umursamaksızın göğsüme delici, keskin bir pençe sokuyor gibiydi.
Her şey sessizleşmeden ve siyaha bürünmeden önce tamamen tatmin olmuş gibi üzerimde duran figürün son bir bakışını yakalamıştım.
Uyandığımda yerde yatıyordum.Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordum, ama yine de açıkça etraf kapkaranlıktı.Figürün saldırdığı göğsümü kavradım fakat kandan eser yoktu.Normalde, bunların hepsinin bir kabus olduğunu fark edip yataktan düşmüş olsaydım rahat bir nefes alabilirdim, ama tek hissettiğim dehşet ve yoğun bir üzüntüydü; sevdiğiniz biri vefat ettiğinde hissettiğimiz gönül yarası gibiydi.Ayağa kalktım ve ışıkları açmak için anahtarı aramaya başladım, ama bulamıyordum.Yüzüme vuran tek ışık pencereden gelen ışık hüzmesiydi.Gördüğüm kadarıyla, normal bir ışık hüzmesinden çok daha büyüktü ve anormal görünüyordu.Yaklaştığımda, üzerinde tersten yazılmış kelimeyi görebiliyordum."muroyileg" yazıyordu..
Ne olduğunu anladığımda dehşete kapıldım.Gözlerim karanlığa uyum sağladında, etrafımda daire çizen altı karanlık figürün hıçkıra hıçkıra ağlamalarını gördüm.Hissettiğim hüzün katlanarak artmaya devam etti ve bende kontrolümü kaybedip ağlamaya başladım.
Pencereden çıkan ışık hüzmesi bu korkunç yerdeki tek rahatlama kaynağımdı, ben de pencereye doğru ilerledim, böylece dışarıya bakabildim.Görebildiğim tek şey dostum Jeff'ti, koltuğunda oturuyor, bizi izliyordu..
🗝🏴
200 bin okunmaya özel bölüm. Bir süredir ara vermiştim. Şimdi tekrar yazıyorum. Umarım beğenmişsinizdir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORKU HİKAYELERİ (Tamamlandı)
RandomKendi kendine kapanan kapılar, gecenin bir yarısı ensenizde hissettiğiniz nefes, karanlıkta gizlenen gölgeler, camın ardında gördüğünüz karartı, telefondan gelen garip sesler ve dahası! Korku hikayeleri dinlemeyi ya da anlatmayı seviyorsunuz, değil...