Yoga, tai chi, meditasyon, nefes terapisi, reiki derken baktık ki herkesin dilinde bir çakra var şu günlerde. Biz de merak ettik araştırdık. Çakra nedir, ne işe yarar, neremizde durur, ne zaman açılır kapanır?
Birçok kaynakta çakra kelimesinin Sanskritçe kökenli olduğu ve insan vücudunda bulunan yedi enerji merkezinden her birine verilen isim olduğu belirtiliyor. Kökeni ise dönüş, çark etmek, tekerlek ve girdap kelimelerine dayanıyor.
Çakraların gözle görünemeyen enerji merkezleri, elektrik akımlarının toplandığı bölgeler olduğunu söyleyebiliriz. Bu yedi bölgenin her birinde bir hormon merkezi olması sebebiyle, çakralar ve fiziksel etkileri arasında yakın bir ilişki kuruluyor. Çakralar sinir stres, sigara, gürültü, dengesiz beslenme, kötü düşünceler ve psikolojik baskılar ile kapanıyor. Nefes egzersizleri, meditasyon ve yoga ile açılıyor.
ÇAKRALAR
Çakralar günümüzde kimilerine göre deli saçması, kimilerine göre ise kadim öğretilerin merkezi. Peki bu konuya bilimsel olarak yaklaşıldığında anlamlı bir ilişki bulunabilir mi? Yapılan birçok bilimsel araştırmada, çakraların vücudumuzdan salgılanan hormonların yöneticileri olan endokrin bezleriyle bağlantılı olduğunu kanıtlamış durumda.
Çakralar makinanın dişlileri gibi birbirleriyle uyum içinde çalışmalıdır. Aksi takdirde dengenin sağlanması mümkün olamaz. Konuya ister bilimsel olarak, ister spritüel olarak yaklaşalım duygu, düşünce ve hormonlarımız bizi yönetir. Bu gerçeği kabullenmemiz gerekir. Ancak insan yaradılışı itibariyle bunları kontrol edebilecek şekilde tasarlanmış bir varlıktır.
Çakralar normal hızlarında döndüklerinde endokrin bezlerimizin de çalışması olması gerektiği gibi olur. Peki çakraların hızını etkileyen ve dönüş hızlarını azaltıp endokrin bezlerini olumsuz etkilemesine neden olan şey nedir? Aslında her bir çakranın kendisine göre ayrı bir sebebi vardır.
1. Çakra - Muladhara
Aile, para ve iş ile ilgili dünyevi ilişkilerimizle alakalıdır. Bu konulardaki bağımlılıklarımız ve yaşadığımız sorunlar Mulahadra diye de anılan 1. Çakra'nın yani kök çakramızın dönüş hızını etkileyen faktörlerdir. Bu konuda yapabileceğimiz değişiklikler (yani bağımlılıktan kendimizi kurtarıp bağlı olmaya geçiş) çakramızın eskisi gibi dönüşünü sağlar. Kök çakramız vücudumuzun sakral bölgesinde yer alır ve etkilediği endokrin bezi böbrek üstü bezleridir. Fiziksel ve duygusal stresler bu yapıyı olumsuz etkiler. Kök çakra renk olarak kırmızı ile ilişkilendilir.
2. Çakra - Svathisthana
Svathisthana çakrası haz alma duygularımız ile ilgilidir. Bu duygulardaki doyumsuzluk haz çakramızı olumsuz etkiler. Bu çakra göbek deliği altında bulunur ve etkilediği endokrin bezi üreme bezleridir. Renk olarak turuncu ile ilişkilendirilir.
3. Çakra - Manipura
Güç, enerji ve irade ile ilgilidir. İrademizdeki zayıflıklar solar pleksus bölümünü olumsuz etkiler. Karın bölgesinde yer alan Manipura çakrasının etkilediği endorfin bezi pankreas'tır. Bu çakra renk olarak sarı ile ilişkilendirilir.
4. Çakra - Anahata
Anahata çakrası koşulsuz sevgi ile ilgilidir. Duygusal bağımlılıklar kalp çakramızı olumsuz etkiler. Bu çakra kalp bölgesinde bulunur ve etkilediği endokrin bezi timus'tür. Renk olarak yeşil ile ilişkilendirilir.
5. Çakra - Vishuddha
Vishuddha çakrası iletişim ile ilgilidir. Söylemekten çekindiğimiz duygularımız boğaz çakramızı olumsuz etkiler. Boğaz bölgemizde bulunan bu çakranın etkilediği endokrin bezi troid bezleridir. Boğaz çakrası renk olarak mavi renk ile ilişkilendirilir.
6. Çakra - Ajna
Ajna çakrası sezgi ve farkındalıkla ilgilidir. Zekaya aşırı düşkünlük ve bağnazlık Üçüncü göz çakrasını olumsuz etkiler. Bu çakra alın bölgesinde yer alır ve etkilediği endokrin bezi hipofiz bezidir. Üçüncü göz çakrası renk olarak mor ile ilişkilendirilir.
7. Çakra - Shashrara
Shashrara çakrası evrenle uyum ile ilgilidir. Ölüm korkusu ve ait olmama hissi bu çakramızı olumsuz etkiler. Baş üstünde bulunan bu çakra Tepe çakra olarak da bilinir. Etkilediği endokrin bezi epifiz bezidir. Tepe çakrası renk olarak beyaz ile ilişkilendirilir.
Sonuç olarak, teknolojik olarak ilerlemiş olmamıza rağmen dünya çapında insanlık adına kendimizden uzaklaşan bir toplum olarak varlığımızı sürdürme ısrarı, genlerimizde var olan kadim bilgiyi kullanmamız için bir engeldir. Bu engeli aşmanın tek yolu koşulsuz sevgi ve kabullenmenin ışığı altında bilimi kullanmaktan geçer. Zaten alim ile arif arasındaki fark da burdandır. Arif olmanın ışığını yakalayabilmemiz umuduyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORKU HİKAYELERİ (Tamamlandı)
RandomKendi kendine kapanan kapılar, gecenin bir yarısı ensenizde hissettiğiniz nefes, karanlıkta gizlenen gölgeler, camın ardında gördüğünüz karartı, telefondan gelen garip sesler ve dahası! Korku hikayeleri dinlemeyi ya da anlatmayı seviyorsunuz, değil...