7: the difficulty of the world

4K 468 114
                                    

"Jimin, saçmalıyorsun. Seni ilgilendirmeyen şeylere burnunu sokmamanı sana defalarca söyledim."

Koltuğun baş köşesinde uyuyakalmış Yoongi'nin üzerini örttü ve telefondan çıkan sesler yüzünden uyanmaması için balkona çıktı.

"Bir katilin oğlu olmak istemiyorum sadece."

"Sen.." Telefon ahizesinin öte tarafından gelen burundan soluma sesleri Jimin'i korkutmuyordu. "O çocuğun neler yaptığını bilmiyorsun."

"Hah.." Dirseklerini balkonun demirlerine yasladı. "Ne yaptığını, ne yaşadığını dahi hatırlamıyor. Ayrıca sandığından çok daha fazla şey biliyorum."

Pantolonunun arka cebindeki sigara paketini yokladı. "Peşini bırak baba, bana zarar vermek istemiyorsan peşini bırak. Suçlu biri olsaydı onu bu kadar korumazdım."

Paketin içinde kalan son iki çubuğa sinirle baktı. Ne ara bittiğini düşünerek kaşlarını çatmıştı. Bu gecelik bu pis zehiri ağzına sürmeyecekti. Paketi tekrardan cebine koydu.

"Gözümde iyice küçülüyorsun Jimin. Ben sana böyle öğretmedim."

"Buraya gelmeseydim, onu öldürecektin değil mi?"

Güldü. "O zaten bir ölüydü."

"Kapa çeneni." Telefonu babasının sesini daha fazla duymamak için kapattı ve arkasındaki tekli koltuğa fırlattı.

Babasını severdi. Daima iyi bir adam olduğuna inanırdı. Annesinden alamadığı sıcaklığı babasının kollarında arardı. Ama bu yaptıkları bencilceydi. Yoongi, bir suçu olmadan, o kan çanağı gözlerin sahibiydi. Üşüyen bedeniyle, ailesinden ve sıcak geçmişinin huzurundan uzak, soğuk ve zifiri odalarda yaşamıştı seneler boyu. Kendisini tanımıyordu, aynalara bakmaktan korkuyordu. Dudaklarının şeklini öğrenmek için parmak uçlarını dudak çevresinde gezdirip, gözlerinin önüne getirmeye çalışan bu çocuğun yaşantısı daha yeni başlıyordu.

Sıkıntıyla derin bir iç çekti. Sokak lambaları yanmıyordu. Ellerini balkonun demirliklerine dayadı ve derin nefesler almaya başladı. Islak ağaç yapraklarının kokusu burnuna doluşuyordu. Gece daha yeni başlıyordu ve Jimin'in kendisi için ayarladığı uyku saatine daha çok vardı.

Yoongi tüm gün yorulmuştu. Rahat bir uykuya hasret olduğu için, bulduğu ilk sıcak ortamda aniden uyuklamaya başlıyordu. Bu Jimin'in hoşuna gidiyordu.

Balkondan çıktı ve Yoongi'nin yanına giderek rahatsız etmeyen bir ses tonuyla ona seslendi. Uykusu derin olmalıydı, ama burada böylece uyuyamazdı. Kolunu tuttu ve belini kavrayarak onu doğrulttu. Sıska bedeni taşımak zor değildi. Oldukça zayıftı, ve neredeyse hiç güce sahip değildi.

Zamanla düzeleceğini bildiğinden dert etmiyordu Jimin. Yoongi'yi odasına götürdü ve yatağına yatırır yatırmaz anında cenin pozisyonu alarak yumuşak örtülerin arasına kıvrılmıştı.

Jimin tebessüm ederek örtüyü üzerine örttü ve kapıyı ardından kapatarak odadan çıktı.

Bu gece rutin yaşantısından daha farklı planları vardı. Araştıracaktı. Yoongi'nin geçmişine dair her şeyi öğrenmek istiyordu. Ulaşmak zordu lâkin, hiç yoktan araştırmanın herhangi bir zararı yoktu.
Bilgisayar çantasını eline almadan önce, bir kahve daha yaptı kendine. Gece uzun gibi görünüyordu.
Havanın soğuk olmasına rağmen balkona geçecekti. Sessiz ve soğuk bir ortamda daha rahat çalışabilirdi.

İlk önce, bilgisayarına Min Yoongi adında bir klasör açtı. Bulduğu ufak tefek bilgileri dosyaya atacaktı. Bildiği ve hatrında olan her şeyi bir dosyaya yazdı. Yeterince bilgi yoktu. Kanıt yoktu, eli şu anlık bomboştu.

Telefonunu eline alarak arkadaşının numarasını tuşladı.

"Namjoon-ah. Senden bir şey isteyeceğim."

**

"Jimin?" Çıplak ayaklarıyla evin içinde dolanırken, bastığı parkelerin gıcırtısı bulunduğu ortamı seslendiriyordu Yoongi'nin. Susadığı için uyanmıştı, ve ev oldukça sessiz görünüyordu. Jimin'in odasının aralık kapısından içerisinin boş olduğu görünüyordu. Bu yüzden bir yere gitmiş olabileceğini düşündü, ama buna rağmen evde onu aramaya devam etti.

Evin içine doluşan ve tüylerini ürperten soğuk dikkatini çektiğinde, balkonun açık kapısına doğru ilerledi.

Soğuk balkon mermerlerinin ayaklarını üşütmesini umursamadan içeriye girdi ve yer koltuğunda kucağında bilgisayarla birlikte uyuklayan Jimin'i gördü.

Kucağındaki şarjı bitmiş bilgisayarı eline aldı ve kapatarak herhangi bir yere koydu.

"Neden burada uyudu ki.. Buz gibi olmuş." Elinin tersini Jimin'in yanağına götürdü ve oldukça soğuk olduğunu fark ettiğinde hemen onu omuzundan nazikçe dürtüklemeye başladı. "Jimin, uyan."

Derin bir uykuda olduğu barizdi. "Böylesine bir soğukta nasıl uyuyabildin, uyanmalısın. İçeri geçelim." Yere çömelmiş Jimin'i iki omuzundan hafifçe sarsıyordu. Göz kapakları hafifçe titreşen Jimin, gözlerini tamamen açmadan ufak bir aralıktan Yoongi'ye bakmıştı.

"Jimin?"

Gözlerini hafifçe kırpıştırdı ve baygınca etrafta göz gezdirdi. "Burada uyudum demek.." Sesi oldukça yorgun geliyordu.

Yoongi tereddütle gözlerini Jimin'de gezdirdi. Soğuk ve sert yerlerde uyuduğu geceler hafızasında tekrardan belirdiğinde, tuttuğu omuzlara daha sıkı tutunmuştu. "Belin tutulmuş olmalı. İçerde uykuna devam etmelisin."

Jimin gözlerini kapattı ve o süreçte başını sallayarak ellerinden destek almaya çalıştı.

Yoongi'nin de söylediği gibi sırtı ve beli oldukça ağrıyordu. Bu şekilde kalkması zor olacaktı ama bir şekilde halledebilirdi.

Doğrulmaya çalışan Jimin'in koltuk altına girerek ona yardım etmeye çalıştı.

Ağzından ufak tefek kaçırdığı acı nidaları Yoongi'nin kulağından kaçmamıştı. Balkon kapısını aralayıp içeriye geçtiklerinde, Yoongi Jimin'e koltuğa kadar eşlik etmişti.

"Aslında odana gitsen daha iyi olurdu."

Koltuğa oturdu ve eli refleks olarak beline gitti. Şu zamanda ağrı denen zımbırtıların hiçbiri olmamalıydı onun için, bu yüzden ahmağın teki olduğunu düşünüyordu.

Duvar saatine baktığında sabahın oldukça erken bir vaktinde olduklarını gördü. "Neden uyandın sen Yoongi? Baksana, saat oldukça erken."

Yoongi Jimin'in yanına oturdu. "Susadığım için kalkmıştım ben aslında. Sonra seni evde göremeyince merak ettim. Uyandığım iyi oldu baksana, buz gibisin."

Dün akşam Jimin'in üzerlerine örttüğü battaniye hala koltuktaydı. Battaniyeye doğru uzandı ve onu omuzlarını saracak bir şekilde örttü.

Jimin, zaten açamadığı gözlerini üzerine serilen yumuşak battaniyenin sıcaklığıyla iyice kapamıştı. "Sana kahvaltı hazırlamalıyım."

Yoongi koltuktan kalkarak az önce oturduğu yere bir kırlent yerleştirdi. "Ne kahvaltısı, iyi görünmüyorsun sen. Uzan şöyle." Yavaşça uzanmasına yardım ettikten sonra, bir süre ne yapacağını bilmeden öylece ayakta dikildi.

Jimin'in bir şey demesine izin vermiyordu. Yalnızca dinlenmeliydi. İlk defa onu bitkin görmüştü. Yorgun ve ağrılı olan insanlara nasıl yardım edileceği hakkında en ufak bir şey bilmemesine rağmen, ağrılı ve bitkin zamanlarında ihtiyacı olan her şeyi onun üzerinde uyguluyordu.

Sıcak bir zemin, yumuşak bir battaniye. Yalnızlığını kovacak bir silüet istemişti sadece.

Aklına kötüyü getirmemeye çalışarak Jimin'in başucuna oturdu. Oldukça mayışmış görünüyordu.

Saçına konan battaniyenin tüylerini temizlemek için, elini Jimin'in saç tutamlarına götürdüğünde bir şey fark etmişti.

"Jimin?"

Uykulu sesiyle mırıldandı. "Hm?"

"Vücudunun bu kadar soğuk olmasına rağmen, alnının fazlasıyla sıcak olması normal mi?"

algofobi | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin