"Neden bunu sürekli yapıyoruz," dedi hızlıca alıp verdiği nefeslerini düzene sokmaya çalışırken. Kendi nefesini mi içine çekiyor, yoksa karşısındaki bedenin hızlıca havaya karışan nefesini mi soluyordu bilinmezdi.
Bu sözlerine karşın güldü.
Yoongi de büyük bir hırs ile sertçe gülüşünden öptü onu.
Yeni bir yolculuk başladı konuşmasının ardından. Her şey daha büyük bir boyut alırken bu müthiş hissin kölesi olduğunu fark ederek Jimin'in yanağındaki elini karnına indirdi.
Jimin'i her öptüğünde daha fazla arsızlaştığını hissediyordu. Daha önce asla tatmadığı hisleri tadıyor ve vücudunun 'özellikle alt bölgelerinin' karıncalandığını bütün arzularıyla hissediyordu. Vücudu onun için havalanıyordu sanki. Kendisini asla durdurmadan öpüyordu onu. Jimin'e ayak uydurarak. Tensel bir yakınlaşma sürdürüyor, ensesinde ve boynunda hissettiği ellere dokunuşlarıyla karşılık veriyordu.
Yanağında kurumuş göz yaşlarının katı hissi bile sinirlerini bozmuyordu. Elini koyduğu karnının üzerindeki kumaşı sıktı iyice. Çünkü karnı fazlasıyla kasılmıştı ve sanki biraz sonra patlayacaktı.
Jimin Yoongi'nin nefes almasına izin vererek hafifçe uzaklaşırken sağ bacağına 'neredeyse' oturmuş olan bedenin kapalı olan gözlerine, oradan da aralık olan dudaklarına kaydırdı bakışlarını.
Yoongi'ye saf demeye bin şahit gerekti.
"Çünkü ikimizin de ihtiyacı var,"
Yoongi kapalı olan gözlerini aralama ihtiyacı duymadan gülümsedi.
Jimin babasının evden gidişiyle birlikte anlık gelen siniri yüzünden salondaki orta sehpanın camını kırmış, ve seri adımlarla Yoongi'nin yanına gittiğinde kapı pervazında ağlarken bulmuştu onu.
Bütün hisleri üst üste birikmişti Yoongi'nin. Acı içerisinde hislerinin kurbanıyken Jimin'e fazlasıyla muhtaç hissedişinden ötürü hapis etmişti kendisine onu. Birkaç dakika sarılmış, sonra uzun bir öpücüğün içerisine çekmişti. Böyle istiyordu. İhtiyacı vardı.Onun da ihtiyacının olduğunu biliyordu.
"Baban adi herifin teki," dedi Jimin'in dudaklarına fısıldayarak.
Kendi burnuna sürtünen minik buruna eşlik ederek minik bir dans başlattı. Bütün kanının kaynadığını hissediyordu.
Aralarındaki en güzel şey ise, kimsenin çekinmeden ve yaptıklarının yanlış olduğunu düşünmeden hareket etmesiydi. İkisi de özgürdü. Birbirlerine sergiledikleri bu özgürlük muhteşem bir hisle kavuruyordu onları.
"Biliyorum." Yoongi'nin ensesindeki saçları yavaşça kavradı ve kendisine tekrar çekerek çenesine sürttü dolgun dudaklarını. "Bir zamanlar babam olan adam, tam bir adi."
Jimin'in dudakları yüzünden sözlerine odaklanamamak ne kadar normaldi?
"Bana çok güzel hissettiriyorsun." ağlayacak gibi çıkan ses tonu fısıltıya dönüştü. "O aşağılık adamın seni bana kazandırması muazzam Jimin."
Jimin başını iki yana sallarken kucağına oturmuş olan bedeni ayağa kaldırdı. Onu onaylamıyordu.
"Hayır Jimin, inan bana." Tamamen sarhoş hissederken yatağa yatırıldığını hissetti. Hem de zerre içmemişken.
"Çok acı çektin, bunları söyleyemezsin."
Gözlerinin üzerindeki el kapaklarının kapanmasına neden olurken konuştu. "İlk defa değdiğini hissediyorum."
Jimin tıslayarak güldü bir müddet. Odanın içerisine sızan doğal ışık kaynağı ona muhteşem bir görüntü sunuyordu. Islanmış dudaklarına yansıyan dolunayın ışığı lezzetli bir görüntü oluşturuyordu. Üstelik konuşurken dişlerinin arasına sıkışıp duran dili onu çileden bile çıkarabilirdi.
"İyi hissediyor musun Yoongi?" diye sordu büyük bir ilgi ve sessizlikle.
Yoongi tebessüm ederek kapalı gözlerini açmadan başını salladı. "Çok,"
Buna karşın boynunda bir öpücük hissetti. "Şimdi?"
Yoongi konuşamadı.
Yalnızca yutkundu.Kuru öpücüklerinin arasından kaçan minik seslerle birlikte kulağına doğru yaklaştı iyice. Dirseğinin üzerinde yatıyordu neredeyse. Yoongi'nin sağ kulak memesinin arkasına sıcak nefesini üfleyerek uzunca bir öpücük bıraktı. "Şimdi?" diye fısıldamaya devam ederken.
Konuşması gerektiğini fark ettiğinde kekeledi birden. Nefesi boğazına dizilmiş gibiydi. Ama bu tatlı bir histi. Onu delirtebilecek, baştan çıkarabilecek kadar tatlı. "Çok.."
Bir insanın vücuduna bir başkasının dokunması iticiydi evet. Ama Yoongi'nin vücuduna dokunan bir Jimin, komada olan bir hastayı bile diriltebilecek nitelikteydi. Sıcacık, ve gerçekçi bir hissiyat taşıyordu birbirlerine karşı bütün hareketleri.
Boynunun üzerine geri konumlandırdığı dudaklarının gülümseyişini hissetmesiyle kalbi tekledi. Elini kendinden habersiz Jimin'in ensesine götürmüştü. Ensesindeki saçlarla oynadı. Onun bundan fazlasıyla hoşlanacağını biliyordu.
"Çok güzel kokuyorsun," öptüğü küçük mekanlara burnunu sürtüp burunuyla hafif bir imza bıraktı. Boynundaki küçük ayva tüylerini okşuyordu dudaklarıyla. Bir eli Yoongi'nin belinden tutmuş destek alırken, hafifçe ovuyordu parmak uçlarıyla.
Şu anki yaşanan durum neydi, ikisi de habersizdi.
Eve gelen şahıs ikilinin bütün akıl düzenini yerle bir edip gitmişti.
İkisi de ailesinden olmuş bir şekilde kafalarında soru işaretleri, kalplerinde hayal kırıklığı ve bol miktarda acı ile baş başa bırakılmıştı. Ama atlanılan bir olay vardı ki o da ikisinin de birbirine sahip oluşuydu. Devam etmeleri gereken bir sohbetleri vardı onların. Beden dili ile yaptıkları, hayatlarında duyup görebilecekleri en anlamlı dil ile yapılan bir muhabbete ihtiyaçları vardı. Ve gerçekleşiyordu.
"Yerle bir oluyorum."
Yoongi kuru boğazını yutkunarak temizledikten sonra konuştu yarım yamalak. Üzerindeki bisiklet yaka tişörtü bedenini yakmaya başlarken gözlerini araladı ve yanında uzanmış boynunu kendi bölgesiymiş gibi doya doya ilgilenen Jimin'i seyretmişti bir süre. Saçlarını okşayan ellerini durdurduğunda, Jimin de durmuş ve başını kaldırmadan hemen önce minik bir öpücükle süslemişti onu tekrar.
"İyisin değil mi?" Derin bir iç çektikten sonra parmaklarıyla yaptığı işleme devam etti. "Haykırışlarını duydum." Kısık közleri ve kalınlaşmış sesiyle fazlasıyla kısık bir tonda konuşsa da Jimin'in onu anladığına emindi. "Cam kırılma sesi neydi Jimin? Endişelendim."
Jimin uzanarak Yoongi'nin dudaklarına uzunca tutkulu bir öpücük bıraktı. Dudakları birbirleri tarafından ezilmiş, kısa bir süre sonra da ayrılmıştı. Onu sürekli öpüyor oluşu kesinlikle doyamıyor oluşunun büyük bir kanıtıydı. "Sen iyi olmadığın sürece iyi olmayı hak etmeyeceğim. Bu yüzden," yatağın ucundaki örtüye uzanarak Yoongi'yi kollarının arasına çekti ve örtüyü üzerlerine örttü.
"İyi olmalısın."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
algofobi | yoonmin
Fiksi PenggemarBabasının kirli ellerinden kurtardı onu. -Fobi serisi 2. Kitap -Birinci kitapla alakası yoktur. Serinin birinci kitabı Sosyofobi | Yoonmin'i, @nwalkalone wattpad hesabında bulabilirsiniz.