21: the game of the world

2.4K 260 151
                                    

"Ben ne yapacağım Jimin?"

Kısık sesiyle sağ tarafına dönerek hemen yanına uzanan bedene fısıldadı çaresizce. Giyinmiş olduğu kapüşonlunun içerisine hapis etmişti kendisini. Saçlarının arasından, ona dönük olan Jimin'i görebiliyordu yalnızca.

Artık birlikte yatar olmuşlardı, ve ikisi için de bu durum temel ihtiyaç durumuna dönüşmüştü bir nevi. Hiçkimse şikayetçi olmuyor, ve bu durumu tuhaf karşılamadan bir rutinmişçesine gerçekleştiriyorlardı.

Sessizliğini koruyan Jimin buruk bakışlarını Yoongi'nin saklı yüzünde gezdiriyordu. Ne denirdi bilmiyordu.

Yoongi bunları nasıl kaldırabilecekti, hiç bilmiyordu.

Sadece susmak istemişti ama Yoongi'nin ondan bir şeyler duymaya ihtiyacı olduğu gayet barizdi.

"Jimin," sessiz kalışından rahatsızlık duyduğu bedene doğru fısıldamaya devam etti. Ağlamaktan yorgun düştüğünü hissediyordu. Her ne kadar küçük bir çocuk gibi hissetse de, içinde biriken tonlarca şey için göz yaşı döktü o gece.

"Yoongi,"

Cevabının devamını beklercesine bakışlarını Jimin'in yüzünde gezdirmeye devam ederken, gözlerinin önüne düşen saçların kısa parmaklarla yana doğru sürüklendiğini fark etti. "Bugün sadece beden dili ile konuşabilirim."

İnce ve tatlı ses tonunu Yoongi'ye sunarken devam etti cümlesine. "Sana ümit dolu, gerçekliğine dahi inanmayacağım cümleler söylemek istemiyorum."

Beden dili yalan olmayan hisler ve duygular beslerdi ne olursa olsun.

Beden dili yalan söylemezdi.

"Bu yüzden, kollarımı kullanabilirsin."

Yoongi ihtiyacı olan şeyin bu olduğunun farkına vardığında yakınında olan bedenin kollarının arasına sıvıştı. Tek isteği buydu. Mahrum bırakılmak istemediği tek şey onun sıcak kollarıydı. Yanlıştı belki de bu. Bilmiyordu, ona fazlasıyla yanlış gelse de kendisini ondan uzak tutamıyordu.

"Her şey çok yanlış geliyor Jimin."

Kollarının arasına sığındığı bedene içini dökmek istercesine sıralamıştı kelimelerini. "Sana bu kadar yakın olmam da çok yanlış geliyor."

Yüzünü kimse göremediği için şanslıydı.

"Ağabeyimin ölmesi çok yanlış geliyor. İşkence görmem çok yanlış geliyor, bu kadar çok göz yaşı dökmem çok yanlış geliyor."

Derin bir nefes aldı. Dile getirince bile ne kadar ağır olduklarını fark etmişti istemsizce. Üstesinden bu kadar büyük bir cahillikle nasıl geleceğini bilmiyordu. Jimin'e bu kadar bağlı olması onu fazlasıyla yormaya başlamıştı. Çünkü her şey belirsizdi yalnızca. Boşa kürek çektiğini hissediyordu. Kırık ve tahtadan bir küreği iki eliyle ağır ağır çekiyormuş gibi, yaptıklarının hiçbiri bir işe yaramıyordu.

"Yanlışları neden bu kadar çok önemsiyorsun?"

Alnı Jimin'in boynuna yaslı olan Yoongi, Jimin her konuştuğunda alnının titreştiğini hissediyordu. Gözlerini açtığında kavruk bir tenle karşılaşıyor, hafif aralıklarla inip kalkan adem elmasını küçük bir seyre çıkıyordu. "Çünkü bilgisizim."

Jimin omuzlarını silkti. "Ben de bilmiyorum hiçbir şeyi. Önemli olan doğruyu yapıp yapmamak değil. Önemli olan istediğin şeyi yapmak Yoongi." kısık ses tonuyla sarf ettiği cümlelerle gözlerini kapattı. "Ben sana sarılıyorsam, bunu doğru veya yanlış olduğu için değil de istediğim için yapıyorum."

algofobi | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin