(Mersa'nın gelinliği)
Şaşırsam mı kızsam mı yoksa şuradaki pencereden kendimi mi atsam yoksa kendimi mi parçalasam. Hayalim böyle değildi. Gelin olma ile hayalim bile yoktu ki benim şimdi gerçek olsundu. Ayaklarım beni taşıyamaz durumdaydı. Ve yere yığılıp hem ağlayıp hem gülmem artık delirdiğimi tescillemek için yeterli bir sebepti. Küçükken oyunlar oynardık yaşıtım kızlar evcilik oynarken ben daima okumaya giden kızları olurdum. Onlar evde koca beklerken ben sınıfta hoca beklerdim. Okudum ve en büyük hayalim olan mesleği oldum. Avukatlık kimine göre sahtelik bir meslek kimine göre adaletti. Ama ben öyle bir avukattım ki haksızlığı savunmak hiç idealim değildi. Belki bu yüzdendi çoğu davayı kazanmam. Oradaki evim arkadaşlarım ortamım ne kadar da farklıydı buradan ne kadar da uzaktı düşünceler..
Ne kadar orada oturdum bilmiyorum ama Bengin'in içeri girmesi ile kafamdaki düşünceler ve gözyaşlarım uçtu bir kuş misali. Bengin'in gözlerinde ki özürü görebiliyordum ardına sakladığı teşekkürleri ile birlikte. Konuşmasa bile anlıyordum herşeyi. Konuşmaması benim için daha iyiydi. Yoksa dizlerini küçük bir çocuk edasıyla sarılıp ağlardım gitmemek için.
"Hadi gel Mersam. Hazırlanman gerek artık."
Mersam Mersam ölen annemin bana sesleniş tarzıydı bu.
"Anne annee Mersa ne demek?"
"Adının anlamını bilmezsin öyle mi?"
"Bilemedim işte söyle hadi."
"Limandır anlamı. Hani denizden gelen gemilerin demir attığı yerdir."
"Hiç gemi gördün?"
"Sadece bir kere. Daha yeni evlenmişken gittik babanla Istanbul a. Bindik kocaman demire balık misali geçtik denizi onunla."
"Güzel miydi?"
"Korkmadın Hiç?""Korkmadım. Neyse dedi kaptan mersa derler limana. Demir attığımız dinlendiğimiz yerdir orası. Her türlü gemi gelir buraya."
"Hepsi mi? Nasıl oldu?"
"Şşş soru sormak yok tek öğüt verecem sana iyi dinle tamam mı? Adının anlamı limandır kızım. Mersam kalbin bir liman olsun anlamın gibi. Herkesi buyur et kalbine ama sahipsiz tut limanını. Bir sahip bulana dek. Herkesin sığınağı yer olsun gönlün omzun. Onlar sana sığındıysa yardım etmekten çekinme. Hep bir elin açıkta olsun yavrum yardıma ihtiyacı olan tutsun diye. Adının anlamını hissettir herkese. Sen busun yavrum Mersam."
O zamanlar ne demek isterdi bilmezdim. Büyüdükçe oldum herkese liman. Hedef bildim annemin öğüdünü. Kalbimi liman yapıp her insanı kabul ettim. Sahipsiz bırakarak limanı. Ilk defa yandı limanım cayır cayır. Yardım istedim el uzattım ama herkes kaçtı uzak yerlere. Içimdeki ben bile tutmadı elimi. O bile bıraktı beni tek başıma."Işte oldun güzelim. Hadi inelim artık."
Ben geçmişe gitmişken şimdiyi ya da geleceği unutmuştum. Geri gelmemek için uğraşmak boşaydı bilirdim. Öğrendim bunları çok şey kaybedip. Bengin beni aynaya doğru ilerletip kendime bakmamı sağladı. Üzerimdeki gelinlik tam bana göre dikilmişti adeta. Kabarık olmaması tek sevdiğim şeydi sanırım. Buydum işte ben sade insandım. Gereği bile yoktu bu gelinliğin. Giymiştim ama şimdiye kadar bakmamıştım. Ben düşüncelerimle boğuşurken anlaşılan Bengin de saçlarımla boğuşmuştu. Tam duvağı takacağı zaman durdurdum fazlasına gerek yoktu. Kendime hayran hayran bakardım bu durumda olmasaydım eğer. Ölü bir ruha göre oldukça gösterişliydi bu beden. Aşağı inme vakti çoktan gelmişti Bengin son tembihleri yaptıktan sonra çıktı tabi. Doğru ne konuşmuştu ki o kadar dakika boyunca. Merdivenlerden aşağı bedenimi sürükleye sürükleye indirdim aşağı. Ruhum arkamdan çığlık çığlığa gitme diye yakarırken. Aşağı avluya indiğim zaman bütün gözler bendeydi. Hayran hayran bakışları önemsemeyip büyüklerin yanındaki yerimi aldım. Karşımdaki ömrüm boyunca çekmek zorunda olduğum adamın gözlerine baktığım da ise bir anlığına küçük bir pırıltı gördüm ya da ben gördüm sandım. Her neyse işte.
" Hadi vedalaş ailen ile."
" Vedalaştım ben. Gidebiliriz artık."
Halbuki sadece abim Reyhan ve Bengindi veda ettiğim kişiler. Çünkü dün gece tüm herkese veda mı etmiştim gözyaşlarım eşliğinde. Ardilin koluma girip arabaya yönetmesi ile ona sadece ayak uydurdum. Ağlamam mı gerekti. Halbuki tek düşündüğüm daha demin duyduğum sözlerdi."Düğün falan istememiş haspam. Şuna baksana kırmızı kurdele de yok zaten temiz olduğuna şüphem vardı artık o da yok. Zaten okumaya diye nereye kaçtığı bile belli değildi ne beklerdin. "
Bu sözleri duyanın tek ben olmadığımı yanımda kasılan adamdan da rahatlıkla anlayabilirdim. Arabanın içerisine tıkarken beni bi paçavra gibi sert davranmıştı. Ne zamandı bu son. Ne zaman diye bağırmak istedim. Bu muydu kader bu muydu ölüm. Her ne halt ise çok yakıcı olduğu kesindi. On dakikanın ardından gözyaşları ile geldiğim eve içim de kanayan birşeyler eşlik etti. Sadece önüne bak kimseye aldırma başın dik hadi bakalım teskinler işte. Ardil ile odaya çıktığım zaman evde tek ses dahi yok olup hava da kararmıştı sanki yutmak ister gibi karanlık. Kapının açılması ile yere fırlatılmam bir oldu. Ve kimseye bahsedemeyeceğim ilk gecemin o sözleri."Bakire dahi değilsin demi. Aşağılık kadın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reyhan Kokusu
General FictionKüçücük bir beden düşünün.Küçücük kınalı elleri titreyen. Gözleri anlamsızca etrafa bakan. Yanında en çok annesini arayan. Peki o küçüğün yerine kim yanacak? Kim o ateşin içinde yanıp kül olacağını bildiği halde kendini kurban edecek? "Adının anlam...