1.BÖLÜM

21K 489 10
                                    

Insanın içi en çok ne zaman yanardı. Ya da insanların kalbinde bilmediği bi volkan mı vardı da daima akan lav tüm vücudunu yakardı. Gözler peki gözler açıklar mıydı gerçeği yoksa arkasına mı saklanırdı o kapkara perdenin. Sanki kalbim mideme inmişte midemden de ağzıma kadar gelip dışarı çıkmak için can atıyordu. Aklımda daima dönüp duran sorular, yanıtlar, olanlar ve daha kötüsü olacaklar..
Hiç vazgeçtiniz mi ya da vazgeçmenin kıyısına yaklaştınız mı? Sanki uçsuz bucaksız bir uçurum. Tek bir adım atsan umut olduğun gözler sonsuza dek kapanacaktı. Yine tek bi adımla olan sana olacaktı. Insan arafta gibi hissetmez miydi? Kim için geçerliydi ki vicdan. Kimdi bu vicdan. Kapattığın an gözlerini olanlar tek tek serilmez miydi önüne. Yastığın taş yorganın kefen olmaz mıydı peki ya ellerin katil edasıyla gezinmez miydi kendi bedeninde..

Düşündüğüm şeylerin beni deli etmesi mümkündü. Ya herşeye geç kaldıysam düşüncesi. Ellerimi nereye koymam gerektiğini bile bilemeyecek haldeydim. Kendimi en çok bu anlarda kaybolmuş gibi hissediyordum. Kim olduğunu unutan geçmişini anımsamak istemeyen insanlar gibi..

"Geldik abla" sesini duymamla taksiden kendimi dışarı atmam bir oldu. Araca bindiğimden beri elimde olan parayı umarsızca adama verdim ve koşarak eve doğru yöneldim. Koşarak gittiğim yere yine koşarak gelmek bana bi ironi gibi geldi. Hayat işte demekten kendimi geri alamadım. Içeri paldır küldür ıçeri dalmam ile bütün gözlerin dönmesi ve anında yüzlerinin şaşkın ifadeyi alması benim ise tek ifadem kızgın bir boğayı andıran nefeslerim.

"Reyhan nerede? Geç kalmadın deyin? Içerde deyip çağırın hadi. Birşey söyleyin bana bakmayın!!!"

Dedemin gözlerine baktığımda ise korktuğum şeyin başıma geldiğini anlamam uzun sürmedi. Çocukluğumdan kalan bir kaç anı ile KARAHANLIlar konağına doğru koşmaya başladım. Zamana karşı yarışmış gibi hissediyordum. Gözyaşlarım rüzgar ile beraber benden uzaklaşırken içimden de dualar etmeye başlamıştım. En sonunda kapısında bekçinin olduğu kapısı kapalı olan eve yumruklar ve tekmeler atmaya başlamıştım. Yanımdaki adamın şaşkın ve anlamaz bakışlarına şahit oldum kısacık bir bakışla. Adamın aklına yeni gelmiş gibi beni kapıdan uzaklaştırmaya çalıştırması ile bağırmaya başladım.

"Reyhan!!! Reyhan!!! Açın şu kapıyı açın. Bırak beni adam bırak. Reyhannn!."

Boğazım yırtılacak derece de hem bağırıyor hemde beni tutan adamın elinden kurtulmaya çalışıyordum. Kapının açılması ve benim adamın elinden sıyrılıp kurtulmam sadece saliseler içinde gerçekleşmişti. Avluya girdiğimde benimle beraber bağıran tok bir ses duydum.

"Reyhan nerdesin Reyhan?!"

" Kim bu saatte kapıma dayanan kim bu destursuz insan evladı?"

Sesin sahibine baktığımda bal rengi gözler öfkedenpatlayacak şekilde etrafı kolaçan ettikten sonra bende durdu. Benim ise tek hedefim karşımda duran bal rengi gözlermiş gibi ona bakmayı sürdürdüm. Reyhan' ın dışarı çıkması ile gözlerim asıl şimdi hedefini bulmuştu.

"Hala ? Hala!" Şaşkın birşekilde hem hala deyip hem bana doğru koşan Reyhan a doğru koşar adımlarla ilerledim. Koca bir sarılmanın ardından onu kendimden biraz uzaklaştırıp kendimce hasar kontrolü yapmaya başlamıştım. Reyhan 14 yaşında olmasına karşın benden bile iri olan bir kızdı. Ama yaşı ve ruhu daha küçüktü. Üzerinde ona ait olmayan gelinliğe baktığımda ise sadece çocukluğuna biçilmiş bir kefen gördüm. Kendi çocuğum gibi gördüğüm büyüttüğüm ve umut aşıladığım kızdı Reyhan. Ta ki ben evi terk edene kadar.

Ağzımdan çıkmak istemeyen kelimeleri zorla da olsa iteleye iteleye çıkardım. " Birşey yaptılar sana ?" Allah'ım bu nasıl bir ıstıraptır ki kelimeler bile ağzımdan çıktığı gibi düşmeye başlamıştı. Içimden binlerce düşünce dilimde dualar ile yeşil gözlere kilitledim kendimi. Her geçen dakika ömrümden geçerken artık dayanamayacak noktaya gelip kaşlarımı hadi dercesine kaldırıp yeşil gözleri yine badem rengi gözlerime odakladım. Reyhan'ın sağa sola kafa sallaması ile içimde yadırgayanamayacak büyük bir rahatlama oldu. Emin olmak için elini sıktım ama yine aynı cevabı almam ile artık emindim yeşitmiştim. Üzerimdeki bakışları fark etmeden duramazdım ve yine fark ettim. Kaçamak anlamsız ne olduğunu anlamaya çalışan ve sinirli gözler.

Herkes benden bir açıklama beklerken ne demem gerektiğine emin olamıyordum. Sadece yanımdaki bana sığınan Reyhan' ı alıp gitmekti şuanda tek isteğim. Daha sonra hışımla girdiğim kapının yine bir hışımla çalınması evdeki insanların kafaları daha da karışırken onların yanına kendimi de katmıştım. Hayır ya başka küçük gelin faciası da mı vardı?

Reyhan KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin