24.BÖLÜM

5.8K 219 11
                                    

Ikıncı katta olmama rağmen çoğu ev ve çoğu yer ayaklarımın altında hissini uyandırıyordu balkon. Sanırım eski hayatımdan en çok bu sahneyi özledim..
Hafif esen rüzgar yavaş yavaş tenimi okşarken kendimi bi an anne kucağında şefkatle yoğrulmuş bi çocuk gibi hissettim. Rüzgar saçlarımın arasından geçerken kulağıma minik bir şarkı edasıyla fısıldıyordu. Gözlerimin dalıp gittiği yerde ne hüzünler vardı diye düşünmekten alamıyordum kendimi. Kendimi hüznümü unutup. Belki de ben abartıyordum hayatım düzene girebilirdi. Hadi ama kimi kandırıyorum ki. Hayatımın bir anda çöküntüye uğraması daha kolaydı. Herşey o kadar saçma ve boktan geliyordu ki. Pes etmiş durumdaydım. Duygularım birbirine katılmış benden habersiz sürüklenip gidiyorlardı peşlerinde beni de sürükleyerek. Bugün bir karara varmam gerekiyordu öyle değil mi ? Ya devam edecek ya da pes edecektim. Ya da bir dakika ben zaten pes etmemiş miydim?

Gözlerimin ağrıması ile karanlık ile savaşa girmiş olan düşüncelerimi ve gözlerimi çektim. Pek birşey düşünmemiştim doğrusu sadece gözlerimin ve karanlığın savaşını izlemiştim. Ayaklarımı ağır ağır harekete geçirip yatağa doğru ilerledim. Yatağa kendimi gelişi güzel attım ve daha sonra gözlerimi kapattım. Sabah hafif bir esinti ve güneşin parlaması ile gözlerimi açtım. Sanırım ilk defa rahat bir uyku çekmiştim. Sağ tarafa doğru dönünce bütün huzurumun kaçması bir saniye falan sürdü herhalde. Çünkü şuan rüyadayım ve Ardıl i görüyorum. Tekrar sol tarafa dönerken rüya olmadığını anlamam uzun sürmedi. Attığım çığlık ile sanırım oda korkmuştu çünkü şuan suratıma hem şaşkın hem de sinirli bir şekilde bakıyordu.

"Kafa dinlemek için güzel yer karıcım. "

"Ne.. Nasıl ne işin var burada?"

"Karımla birlikte kafa dinlemeye geldim. Sanırım karım beni beklemiyordu."

"Ahhh!"

Yarım saattir karşımda sırıtarak oturan Ardıl e bakıyordum. Üzerimde ki şoku atınca Ardıl i odada bırakıp aşağı kahvaltı edebilecek bir yer bulmaya gitmiştim. Peşimden gelecek olan Ardıl i unutarak. Daha sonra bahçe deki masalardan birisine oturdum. Yuvarlak masanın üzerine kırmızı puantiyeli örtüler atılarak etrafı canlandırmışlardı adeta. Etrafın yeşili ve masa örtülerinin rengarek oluşları insanın içine huzur konduran cinstendi. Tabi Ardıl gelene kadar. Bakışlarla adam öldürebiliyor muyduk acaba. Her ne kadar suratım asık kaşlarım çatık olsa da. Ama adamın zerre umrunda değildi bakışlarım ya da mutlu oluyordu ben sinirden köpürürken.

"Emin ol bakışlarından zerre kadar korkmuyorum karıcım. "

".."

"Ağzının içinde geveleme sözleri. Ayrıca şu bacağını da sallamayı kes yoksa ben kökten keseceğim."

"Neden geldin."

"Karımı merak ettim."

"Oyun oynamayı kes artık. " Sesim istemsiz bir şekilde yüksek çıkmıştı bunu hem boğazımın ağrıması hem de Ardıl in yüzünün aldığı ifade ile anlamam zor değildi.

"Ne bu tavırlar? Asi, hırçın, yenilmez ikna olmaz şımarık çocuklar gibisin. "

"Bunu bana kim diyor ha kimm?"

"Sesinin düzeyini ayarla ki bir daha konuşabilesin. "

"Sen neden böylesin peki ha neden? Bu tavırların bu.. Bu kalpsizliğin sadece neden bana Ardıl. "

"Ses.."

"Düzeltmiyorum ayarlamıyorum hiçbirşeyi. Cevabın var mı soruma ?"

"Sözümü kesme ve dediklerini kulağın duyarak söyle. Ayrıca o sesini de ayarla."

"Hiç ailen tarafından onayladın mı? Ya da annen resimlerine övgüler yağdırdı mı? Peki baban hiç mezuniyetine geldi mi? Sen düştüğün zaman kaldıran bir ailen oldu mu? "

"Ne alaka şimdi bu sözler?"

"Ben kendi kendimi büyüttüm Ardıl. Ne annem vardı ne babam vardı en zor anımda. Ben aile nedir bilmem. Asi tavrımda bundan işte. Çünkü güçlü olmayı asi olmakla eş bildim ben."

Ardıl yüzüme anlamadığım bir ifade ile bakarken oturduğum sandalyeden kalkıp çıkışa doğru ilerledim. Resepsiyon olan yere geldiğimde bu sefer karşımda elli yaşlarının sonunda olduğunu düşündüğüm bir kadın karşıladı.

"On üç numaralı odanın.."

"Ödenmiş kızım. "

"Ama.. Pekala teşekkürler."

Çıkış olan yere geldiğim zaman Ardıl i beklemeye başladım. Yanıma doğru yaklaştığı zaman düşünceli bir hâli vardı. Yanıma geldiğinde koluma dokunarak kendinden hiç beklemediğim o cümleyi söyledi.

" Senin tek ailen benim Mersa!"

Reyhan KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin