Akşam yemeği için aşağı inerken merdivenler de birbiri ile uğraşan iki kardeşi gördüm. Ardil ile Botanın şakalaşmaları abim ile benim eski günlerimizi hatıraların tozlu sayfalarında yer alırken onlar adına sevinmiştim. Kopmayacak bir bağları olduğu o kadar belliydi ki bizim aksimize. Onlara bakarken gözlerimdeki oluşan parıltıları hissedebiliyordum."Yenge sende aramıza katılmak ister misin yoksa kocanı mı kıskandın benden?" Botan'ın imalı bakışları ve sözleri ile sahte bir gülüş ifadesi takınarak yanlarına doğru ilerleyip Ardil'in kolundan tutup yukarı doğru ilerlerken bir yandan da Botan a laf yetiştirdim.
"Kocamı birazda bana ayırmak ister misin Botan? "
"Ayıp ettin yenge sahibesi sensin zaten bizim ne haddimize."
"Ağız alıştırması mı yoksa sahiplendin mi iyice Karıcım yoksa Botan' ı da mı bu işlere özendirmek istiyorsun.?"
"Ahh emin ol Botan'ın başını yakmak gibi bir niyetim yok."
"O zaman odamıza gidelim de birbirimizi yakalım ya da başka şeylere de alışmanı kolaylaştıralım Karıcım . "
Cümlesinde ki imayı çok net anlamıştım. Daha fazla rezil olmamak için cevap vermeden odaya girmesini sağladım. Odaya girdiğim anda sorumu sordum.
"Avukatlığa.."
" Devamını sakın getireyim deme. Hayır. "
"Ne demek hayır o kadar emek verdim o kadar çile çektim buradan onun için gittim. Aileme düşman kesilip. Bunları göz ardı edemem."
" Avukatlığını bu evde yapıyorsun zaten herkese bir laflar tavırlar. Uğraştırma beni akşam akşam sonuçlarını kabul edemeyeceğin şeyleri yaptırma bana."
"Senden izin değildi bu sadece bilgin olsun demek içindi bu laflarım. "
"Senin de bilgin olsun ki o cübbe üzerine geçtiği an kefen niyetinde say."
" Merak etme kefeni bir kez senin koynuna girmeden önce giydim. Ikinci defa kefen olmaz. "
"Ölüleri nasıl ki toprağa kefen ile gömüyorlar seni de bana öyle gömdüler. Toprağın kefen ile içindekini çürüteceğini bile bile..."
Bu cümle açık açık sonumun kendi ellerinde olacağını ifade etmekten başka birşey değildi. O kadar ki emindi kendinden bir o kadar da zalim. Kalbi vardı ya da yoktu yaşamasını sağlayan tek şeyi sanki nefesleriydi. Bazen ne onu ne de kendimi anlayabiliyordum. Çözülmesi zor bir düğüm gibiydi. Bir gün ince ince sataşmalar olurken diğer gün boynumda eller ile boğuluyorken buluyordum kendimi. Bu da bizi daha fazla dibe çekmeye yetiyordu.
Ettiği son cümleden sonra Ardilin yüzüne dahi bakmadan kapıyı çarpıp çıktım. Aşağı mutfağa indiğim zaman Botan'ı tekrar bir şeyler yerken bulmayı beklemiyordum açıkçası. Bu çocuk hiç mi doymak bilmezdi.
"Afiyet olsun Botan sen daha yeni yemiyor muydun yemek?"
"Sana da merhaba yengecim. Abim bitti sen mi başladın lokmalarımı saymaya. Ya da abimin yanın da çok mu kaldın?"
"Abine benzemek mi! Zombi ya da öcü deseydin bu kadar korkmazdım. Dağlara taşlara uçan kuşlara Allah korusun ona benzemeye."
Dışarıdan gelen sesler ile dışarı çıkmak için adımladım. Büyük bir tartışma olduğu bariz açıktı. Avluya doğru baktığım zaman Güzide Hanım ile başka bir bayanın tartıştığını gördüm. Olayları anlamak için trabzanlara daha çok yaslanıp aşağı biraz daha eğildim o sırada kalçama atılan hafif tokat ile hemen doğruldum. Elim kalktığı zaman tokadın sahibini gördüm. Ne densiz insandı bu böyle daha demin bana kızan o kadar söz söyleyen bu adam değil miydi şimdi gelmiş tövbe tövbe...
"Laf dinlemek ayıp değil mi Karıcım?"
"Laf falan dinlemiyordum ben sadece seslere baktım."
"Seslere bakmak sen nasıl avukatsın kesin bütün davaları hep kaybetmişsindir. Bak kötü mü oldu adamları kurtardık senin elinden. "
"Emin ol kaybettiğim tek dava dahi yok. Haksız insanları savunmanın fıtratımda olmadığı gibi." Daha sonra saçlarımı da savurarak mutfağa tekrar yöneldim. Yönelmem ile karşımda hem telefon ile konuşup hem de kendini yerlere atan bir Botan beklemiyordum. Şaşkın şaşkın Botan' a bakarken ne yapsam bilemedim.
"Bak kızım seni neyle susturacağımı iyi bilirdim de ben o zaman görürdün konuşmayı. "
.....
" Ya hu bi sus be kadın bi sus. Ne çene varmış ya hu. Devamlı boş boş cırlama."
....
"Kulağım kanadı senin sayende kadın denen cinsiyetten soğuttun. He yavrum he Allah versin belamı tek sen konuşarak vermede. Gerçi senden büyük belamı olur lan adama."
.....
"Yenge gözünü seveyim al şu telefonunu sabahtan beri yapmadığını bırakmadı zulüm çektim keşke açmasaydım telefonunu."
"Sen benim telefonumu mu açtın Botan çok ayıp. Abin gibi bir zorba bile böyle şeyler yapmaz."
"Arkamdan beni övdüğünü duymak ne güzel Karıcım. "
"Emin ol övüyorum seni bol bol kocam."
Abi ve kardeşi arkamda bırakarak odama doğru yöneldim. Botan'ın konustuğunun Büşra olması Botan için acımama yetmişti.
" Efendim canım "
"Kimdi o ayı bana neler söyledi ya neymiş efendim ağzıma birşey verirmiş de konuşamazmışım. Yok neymiş ben çok konuşurmuşum da vs vs.."
"Sen onu boşver canım hayırdır birşey mi oldu?"
"Hayır da senden Koçların dava dosyasının bir örneğini almak istemiştim ama o insan evladı demeye dilim de gitmiyor ya neyse sinirimi bozdu."
"Tamam canım atarım biraz sonra mail olarak."
"Görüşürüz bebeğim öpüyorum enişteye selâmlar."
"Bende öpüyorum canım dikkat et kendine."
Ah bu Botan yaktı başını olacaklardan habersiz..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reyhan Kokusu
General FictionKüçücük bir beden düşünün.Küçücük kınalı elleri titreyen. Gözleri anlamsızca etrafa bakan. Yanında en çok annesini arayan. Peki o küçüğün yerine kim yanacak? Kim o ateşin içinde yanıp kül olacağını bildiği halde kendini kurban edecek? "Adının anlam...